Pandemi döneminde, devletlerin bireyler ve şirketlere hibe adı altında yapmış olduğu ödemeler ve destekleme politikaları ile ilk kez bu kadar büyük çapta ve küresel destekleri görmemize sebep oldu.
IMF geçtiğimiz ay açıklamış olduğu ve üye ülkelere Özel Çekim Hakkı tanıyarak vereceği yüksek miktarlardaki parasal desteğin toplamı 650 milyar dolar olarak kararlaştırıldı.
https://www.imf.org/en/Topics/imf-and-covid19/COVID-Lending-Tracker
Peki Evrensel Temel Gelir’e dönecek olursak; oturduğumuz yerden devlet bize her ay para verecek ve biz de ömrümüzün sonuna kadar bu para ile bu para karşılığında bir şey yapmadan hayata devam edecek miyiz?
Bu konuda yapılan bazı deneyler de var ancak işin boyutu deney aşamasını çoktan geçmiş durumda.
https://tr.euronews.com/2020/09/02/almanya-da-evrensel-temel-gelir-deneyi-3-y-l-boyunca-kars-l-ks-z-1200-euro-verilecek
İzlenen neoliberal politikaların da etkisiyle ezilmiş olan, özellikle orta ve dar gelirli kitlelerin gelirlerinin ya yerinde saydığı ya da gerilediği ve gelir dağılımı adaletsizliğinin arttığını herkesin kabul ettiği bir dönemden geçiyoruz.
Özellikle gelişmiş olan ülke ekonomilerinde halka direkt ödeme şeklinde yapılan destek ödemeleri ve şirketlere hibe kapsamındaki yardımların oranları bazı ülkelerde GSMH’nin %35’lerine ulaşmış durumda. Buna ilişkin IMF raporunu bir önceki yazımda paylaşmıştım. Ülkemizde ise bu oran 2.7% civarında…
Asgari yaşam standartlarından giderek daha fazla uzaklaşılması ve pandemi döneminde de bu farkın kapanmaktan uzak hale gelmesi sonucunda atılan adımların, ekonomilerin geri dönüşlerinde de bir etken olarak kullanılma amacı olduğunu unutmamak lazım.
Mali disiplin adı altında yürütülen para politikaları bir kenara bırakıldığı zaman halen 0% faiz hatta eksi (-) faiz ve piyasaya para pompalama şeklinde devam eden salgın ekonomisinde yaşanan bu bolluğun yarattığı finansal balondan faydalanan herkes, aynı zamanda bu balonun patlamasından da endişe duyuyorlar. En çok fayda sağlayanların bu balonun patlamasından da en fazla endişe duyanlar olması normal değil mi sizce de…
İzlenen yanlış politikalar ile borçluluk oranları, ülkeler için ve aynı zamanda bireyler için de artık taşınamaz hale geldi. Gelir dağılımındaki eşitsizlik ekonomilerin ve toplumsal yaşamın yapısını bozarken çevresel felaketler ile de karşılaşmamıza neden oldu.
Bu parasal genişlemenin sonucu olarak ta tüm dünyada her gün artık, enflasyon korkusunun kalıcı mı geçici mi olduğu konusu tartışılıyor. Ancak burada benim görüşüm belli, kalıcı enflasyon ile tanıştık ve bu da bir süre daha hayatımızda kalmaya devam edecek. Kalıcı – geçici tartışmasına biraz da sembolik şekilde atıfta bulunduğum yazımı eşime beğendiremedim; bu hafta daha düz yazıyorum. Allah’ım bir yanda Editörler diğer yanda sevgili eşim… (Bu stres biraz fazla…)
Her neyse sona doğru gelirken; hafta sonunda Jackson vadisinde yapılan, FED ve diğer ülke Merkez Bankası başkanlarının toplantısında (Toplantı bu sene sanal ortamda yapıldı.) parasal genişlemenin sonlanması ve faiz artırımlarının da belli bir takvime bağlı olarak gündeme gelmesi gerektiğinin altını çizdiler. Ancak bu faiz artırımı konusunun bir süre daha beklemesi gerekecek kanımca…
Bir yandan artık devlet desteklerinin azaltılması ve piyasa mekanizmalarının çalıştırılmaya başlanarak yavaş yavaş normalize olması hedeflenirken öte yandan da uzun süren dengesiz ve yanlış ekonomik politikaların bireylerin gelirleri üzerinde bıraktığı yükleri hafifletmeye ilişkin yeni gelir politikaları uygulamaya sokulmaya çalışılırken nasıl bir ortama doğru gidiyoruz konusunda kafalar biraz karışık…
Sonuç olarak, dünyanın hem toplumsal hem ekonomik hem de politik olarak değişim ve dönüşüm geçirdiği bu yıllarda önümüzde çok daha fazla değerin ve alışılagelmiş uygulamanın değiştiğini göreceğiz.
Bir yandan ülkeler ekonomik düzenlerini sağlamaya çalışıp eksi düzen politikalarına dönmek isterken öte yandan da bireylerin gelir düzeylerini kalıcı bir şekilde yükseltip gelir dağılımındaki adaletsizliğe bir çare bulmaya ilişkin adımları atacak.
Her şey aslında Bezos’un servetinin pirinç taneleri ile anlatıldığı videodaki kadar kolay değil.1 pirinç ile otomobil, 250 pirinç ile malikane alırken hala bir pirinç dağı duruyor olması yanında gelir dağılımındaki bozukluk ve bireyler arasındaki gelir eşitsizliğinin yaratmış olduğu sorunların yarattığı sorun dağları daha büyük boyuta ulaştı ve ülkeler artık bunu görmezden gelemiyor.
Görüşmek üzere…