Merhaba,
Bize kendi hayatımıza ve geleceğimize dair sizin paylaştığınız incelikli temenniler dışında pek bir şey bırakmadılar.
Umut ölmüyormuş, hep varmış, her şeye rağmen kendini var edebiliyor, buna şaşırıyorum.
Umut edilecek pek de bir şeyi olmayan ama hayatın incelikli tarafında kalmakta ısrar eden insanlar genellikle sosyal medyada kendine benzeyen bu küçük çaresiz ve masum canlılarda kendilerini buluyor. Onların yaşam mücadelesi, birinin onların masumiyetine ve yaşam hakkına sahip çıkmasına özdeşim kuruyor. Onun da bu savaşı verip veremeyeceğine büyük bir heyecanla eşlik ediyor.
Sizin 25. Gününüzde benim de hayatıma gözleri enfekte bir miyavsu girdi. Miyavistlerin dayanışmasına hayran kaldım.
“Umut bazen geleceği görmek gibi” demişti birisi. Gelecek anın neşesi ve şifasıyla gelsin. Umut kavramına tutunmaya yer aramadığımız, gerek duymadığımız bir gelecek gelsin. Sevgiler/ Müneccim Tercüman
Selam Ortak!
Ufaklık adını öğrenmiş ya, kulakları açmıştır simdi. Ama ben sadece onu değil, ‘ortak’ derken sizi de kastediyorum.. Hesapsız, koşulsuz, kibirsizce sevginizi ve emeğinizi esirgemeyişinizi izledim… Ve birine yakın hissetmek için tanışmak gerekmediğini, ortak bir duygunun yettiğini öğrendim. (Bir kez daha :)..
Emeğinize ortak olamasam da, miniği sevmenize ortak oldum haberiniz olsun. Ortak kendi hikayesini yasarken, onun hikayesini ne güzel yazdınız. Herkesi bilmem ama Ortak’ı severken, beni bu hikayede saran duyguları da çok sevdim. Bazen bir bebeği severek yaşatan Sinan oldum, bazen payıma düşeni yasamaya mecburken, bir mucizeyle kurtarılan bir kedi yavrusu oldum.. İkisi de güzeldi. Küçüklük yaralarımızı saramıyoruz ya, bir küçüğün yaraları sarılınca biz iyileşiyoruz sanki. Ortak sevildikçe ben hem sevmeye, hem sevilmeye doydum. Sizi izlerken hem ‘ne zor bir is yapıyor’ dedim, hem de ‘aslında bu kadar da kolay’ dedim. Bu kadar kolay iyi olmak , iyi kılmak , iyi kalmak..
İyi ki varsınız.. Sevgiler…/ Nurgül Doğan