Reportare’den herkese merhaba,
Ekonomik ve siyasi çalkantıların, yolsuzluk haberlerinin ve bu yolsuzluk haberlerine getirilen yayın yasaklarının artık gündelik değil anlık yaşandığı ülkemizde “Bayram” günleri yaşıyoruz. Ülkede şiddet her geçen gün artıyor. Doktora, sağlık çalışanına, avukata, kadına, çocuklara sözlü şiddet şiddetten sayılmıyor bile. Dayak, işkence normalleştirilirken cinayetlere bahaneler bulmak için kafa patlatanlar sosyal medyada boy gösteriyor. Halbuki bazı şeyler çok basit “Şiddetin her türlüsüne karşı olmak” insanlık görevi. Tabii başta devlet ve devlet organları bireyler, vatandaşlar olarak bizim toplumun refahı ve huzuru için verdiğimiz şiddet tekelini hem kötü hem de umarsızca kullanıyor. Örneğin İstanbul’da bir emniyet müdürü neredeyse bütün protesto ve benzeri sivil eylemlerde kadınları taciz etmekten, gazetecilere şiddet uygulamaktan çekinmiyor, üstelik bunu her yaptığında pişmiş kelle gibi sırıtıyor. Ekonomik şartlar da her geçen gün daha zorlaşırken özellikle orta gelir grubu ve az gelir grubu giderek daha da fakirleşirken yine devlet eliyle olmadık alanlarda olmadık harcamalarla milli servet çarçur ediliyor.
Tabii durum sadece ülkemizde değil tüm dünyada çok çalkantılı karışık ve zor günler yaşanıyor. Her yerden savaş tamtamları duyuluyor. Ülkeleri yöneten kapasitesi düşük zengin liderler, kendi refahları için vatandaşlarını ve komşularının vatandaşını ateşe atmaktan, kendi siyasi geleceklerini kurtarmak adına nefret tohumları ekmekten geri durmuyor.
Kısacası adı bayram olsa da hep birlikte keyfine varamıyoruz, birlik ve dirlikten uzak günlerde bayram olmuyor, olamıyor. Ülkemizin önünde bir seçim yılı var ve şiddet sarmalından, ekonomik gidişatın daha da ağırlaşmasından kurtulmanın yolu bu seçime çıkıyor. Gelecek yıl yapılacak seçim ile umudumuz yeniden bayramların birlik içinde eskisinden de mutlu ve umutlu bir şekilde kutlandığı, bayram deyince gerçekten yüzümüzün güldüğü günlere yelken açarız.
Tamer Durak
Ayvalık
10 Temmuz 2022