Yavaş derin bir nefes aldım, nefes alırken içimden saydım, 1001, 1002, 1003, 1004… Sonra aldığımdan daha da yavaş bir şekilde nefesimi saldım, regülatörümün egzozundan dışarı fokurdayarak çıkan hava kabarcıkları önce yanaklarımı yaladı, sonra yüzeye yükselmeye başladı. Kafamı kaldırıp yüzeye baktım ama ne fokurtusu devam eden kabarcıkları görüyordum, ne de yüzeyi kestirebiliyordum. Öyle zifiri karanlık bir geceydi. Fenerimi kapatmıştım, çünkü elimi kolumu sallayıp yakamozlar yaratacaktım. Ellerimi şöyle bir salladım ama ellerimi de göremiyordum. Sallantıyla birlikte 20 metre derinde karanlık suyun içinde planktonlar parıl parıl yalazlandı. Yakamozun şavkında aydınlandım. Yaklaşık 1-1,5 dakika kadar yakamozla oynadıktan sonra o anda üstünde durduğum yamaç boyunca sakince palet vura vura dip akıntısının tersine ilerledim. Su sıcaklığı 25 dereceydi. Sıcak bir yaz gecesinde keyifli bir gece dalışının olmazsa olmaz yakamoz ritüelinden sonra, dalışa başlarken 200 bar olan tüpümdeki hava 130 bara düşene kadar buddym ile birlikte akıntıya karşı gezimizi sürdürdük. Dalış boyu, kovuğundan dışarı uzanmış rengarenk mürenler, süngeri üzerinde uyuklayan orfozlar, gece ava çıkmış ahtapotlar gördüm. Gece dalışının en güzel yanı gündüz görme fırsatı yakalayamadığımız birçok canlının türlü sebeple açığa çıkmasıdır. Bir de kuvvetli bir feneriniz varsa canlıları gündüze göre çok daha doğru renklerle görürsünüz. Üstelik karanlıkta fener ışığı birçok balığın “fener tutulmuş tavşan” gibi sabit kalmasını sağlar.
Aletli dalışa aşina olmayanlar yukarıda anlattıklarımı okurken “Nasıl bu kadar emin konuşuyor?”, “Zifiri karanlık bir gecede suyun metrelerce altında, regülatörünün bozulmasından, vertigodan, vurgundan, paletinin kırılmasından, fenerinin bozulmasından hiç korkmadan nasıl sülün gibi salınıyor?” diyebilir. Bütün bunların cevabı teknolojide saklı. Daha önceki yazılarımda da söylemiştim, belki hatırlayan olur, dalış malzemesi bozulduğunda bile bizi kurtaracak şekilde tasarlanır. Buddyli takım halinde dalış sistemi de grup halinde dalış da hep ekipteki en zayıf
Kişiye göre tasarlanır. Mesela sualtında regülatör bozulsa serbest akışa geçer. Tüpünüzdeki havayı gösteren basınç göstergesi bozulsa bile, buddyniz o an sizinle hava paylaşamasa bile, 40 metre derinden ciğerlerinizdeki havanın genleşmesi sayesinde sadece nefes vererek palet vurup yükselip, sağ salim kurtulabilirsiniz. Buddy sistemi sayesinde ekipmanınızda sıkıntı çıksa buddyniz size destek olur.
Tabii malzemenizin sizi yarı yolda bırakmaması için sizin de malzemenize iyi bakmanız gerekir.
Şimdi bunca ayrıntıyı neden anlattım? Çünkü ülkemiz bir uçurumdan aşağı yuvarlanıyor ve neler olduğu konusunda ne yaparsak yapalım hiçbirimizin tam doğru bir bilgisi yok. Özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiğinden bu yana giderek göstergeler, ülkenin nabzını tutan kuruluşlar ve veriler bozuluyor. Ülke öyle bir halde ki ne seçim sonucuna ne resmi döviz kuruna, ne açıklanan işsizlik oranına güvenemiyoruz. Bir hasar tespiti yapmak için referans alabileceğimiz hiç bir resmi veri yok. Daha da kötüsü bildiğimiz tüm veriler ya sansürleniyor ya makyajlanıyor. Ülkemizi yöneten insanların sağlık durumu hakkında bile düzgün bir veri yok elimizde. Üstelik bu durum muhalefete de bulaşmış durumda. Hileli ya da hilesiz bir seçim süreci sonunda muhalefet unsurları büyük bir başarısızlık yaşadı ama yine de herkes kendine bir başarı gömleği dikip onunla sahnede kalmaya devam ediyor.
Dedim ya göstergeler önemli, birçok alanda vatansever akademisyen ve araştırmacılar, işleri, gelirleri pahasına hala doğru verilere ulaşmak ve bunları duyurmak için kelle koltukta didinirken. Muhalefet milletvekilleri Meclis’te aynı çabanın onda birini göstermiyor. İktidar zaten devlet medyası ve ana akım medyayı tam anlamı ile kontrol ediyor. Bu yetmiyormuş gibi objektif gazetecilik için yola çıktığını söyleyenler ya para kazanmak için ya da gazeteciliğin temel ilkelerini unutup iktidar aleyhine olduğunu düşündükleri her şeye bodoslama atlıyor ve güvenirliğini daha da yitiriyor.
Ülkenin referans ve gösterge sistemi öylesine bozuk ki mevcut darbe kalıntısı anayasa hem bir türlü yenilenemiyor hem de sanki hiç yokmuşçasına delik deşik ediliyor. Örnek mi? Anayasaya göre tekrar aday olamayacak adaylar seçime giriyor. Kamu görevlisi bakanlar kamu imkanlarını kullanarak milletvekili seçiliyor. Halkın oylarıyla seçilen milletvekili serbest bırakılmıyor ve yeminini edemiyor…
Muhalefet tüm bu yaşananlara birlik olarak demokrat ve barışçıl tepki verip iktidarı bezdirmek, halka umut vermek şöyle dursun, en olmadık yerde iktidara ya destek çıkıyor ya da önce mangalda kül bırakmayıp sonra türlü bahanelerle bir türlü demokrasi treninden her gün bir adım daha uzaklaşan ülkeyi geri döndürmek için yapılacak hamleleri yapma cesaretini göstermiyor.
Kısacası hep beraber derin bir karanlıktayız ve artık nefes almak her zamankinden daha da politik bir eylem, çünkü bu kapkaranlık ve bulanık suda ancak alıp verdiğimiz nefesimizi dinlersek, yüzeye çıkan kabarcıkları takip ederek ülkemizi kurtarabiliriz.
Kapak Görseli: Ameen Fahmy/Unsplash