(Fonda Müzeyyen Senar çalmaktadır Önce Benzemez Kimse Sana)
(O eser bitince Kimseye Etmem Şikayet çalacaktır.)
Anne- Zeyneeeeeep!
Kız- Anne beyaz gömleğim yıkandı mı?
Anne- Ne bileyim ben? Bak işte ütü sepetine.
Kız- Ya söylesen ne olcak ki?
Anne- Aaa bilmiyorum, herşeyi ben mi bilecem? Artık istifa etti anneniz. Bıktım hepinizden. Çamaşırınıza, ayakkabınıza kendiniz sahip çıkın. Yeter.
Kız- Yine kavga mı ettiniz akşam?
Anne- O ne be?
Kız- Ne zaman gece babamla kavga etseniz sabaha istifanı basıyon masaya. Pirom benim. (annesine sarılmaya çalışır, anne sarılmasına izin vermez.)
Anne- Aman git başımdan be. Kendisi yetmiyodu 3 tane de yumurtlattı, hepsini bana bıraktı. Bir kere de ona sordunuz mu? Baba nerde benim gömleğim? Bu çorabın teki yok. Akşama ne yiycez? Ha? Sordunuz mu?
Kız- Niye çoğul konuşuyosun benle? Tek kişiyim şu anda?
Anne- Aynı otun soyusunuz. Üçünüz de babanızın kopyası gibisiniz. Al abin Batur, Kardeşin Rasim, sen Zeynep Hanımefendi. Küçük Hasipler gibi görünüyonuz gözüme.
Kız- Anne bak çok iyi dedin. Şimdi hakikaten ben bu burunla babama benziyorum di mi?
Anne- Onu mu diyoruz be? Hallerin, davranışların aynı baban. İşten gelir bir kere sormaz ‘sen nasılsın Aybige?’ Aybige hep iyi. Hep işinde gücünde Aybige. Size baksın, yedirsin içirsin, arada beyefendinin akrabaları gelsin, onlara hizmet etsin, akşam gelsin o kasap kokulu tişörtleriyle su aygırı kokulu çoraplarını odanın ortasına atsın. Çünkü Aybige var halleder. Aybige o yeni yaptıkları konuşan akıllı robot gibi. Kimse halini hatrını sormasın, o herkese faydalı olsun ama.
Kız- Evet çok haklısın. Bence babama nasıl benzemeyebilirim biliyo musun?
Anne- Aman soydur çeker b@ktur kokar. Tıpkısının aynısın.
Kız- Evet de. Bak bu burundan böyle işte.
Anne- Hık demiş burnundan düşmüşsün evet. Biriniz de bana çekseydiniz. Benim babama çekseydiniz. Babacığım nurlar içinde… Tut şu çarşafı. Nasıl iyi insandı. Bana da dedi, bu Hasip senin ruhunu okur mu? diye sordu. Oradan değil, iki ucundan tut şunu çeke çeke düzleştirecez de katlayacaz. Ben ne dedim?
Kız- Ne dedin?
Anne- Kasap diye ruhsuz mu sanıyorsun, çok ırkçısın.
Kız- Ahahah anne ya. Kasaplık ırk mı?
Anne- Biz de biliyoz. Abuk sabuk konuşuyodum işte senin yaşındayken aynı böyle.
Kız- Anne, Ceren burnunu yaptırmıştı ya.
Anne- Şunu da tut bakayım. Evladım köşelerden tutucan. Hey Allahım.
Kız- Tamam köşeden tuttum çek. Ceren hani yaptırdı ya burnunu. Bu sene okulun tiktok reklamında onu çıkaracaklarmış.
Anne- Okulun tiktoku mu var?
Kız- Ya anne ben ne diyorum sen nereye takılıyosun ya?
Anne- Okulun tiktoku dedin, oraya takıldım.
Kız- Ben de burnumu yaptırmak istiyorum.
Anne- Hı hı tabii…
Kız- Ya anne dalga mı geçiyosun?
Anne- Tamam bırak. Katla şuradan. Al şimdi bu çorapların hepsini içiçe katlayıver.
Kız- Anne. Yemin ederim bu burnumu yaptırmazsam intihar ederim.
Anne- Sus aptal aptal konuşma bana.
Kız- Yemin ediyorum bak. Allahın adını veriyorum. Bu burunla kimse beni beğenmiyor. Ayrıca dalga geçiyorlar. Herkes yaptırıyor. Sadece Ceren değil, bu sene 6 kişi yaptırdı okulda, ikisi de erkek ayrıca. Ben bu burunla insanların arasında dolaşmak istemiyorum. Yaptırıcam. İzin vermezseniz evden kaçarım.
Anne- (Terliğini ayağından çıkararak kıza doğru fırlatırken) Sen mi kaçıcan evden. Al bunu da götür yanında. Yalınayak dolanma sokaklarda.
Kız- (Kaçınırken) Ben neden yaptıramıyorum estetik ya? Herkes yaptırıyor artık. Sadece fakirler estetik yaptıramaz. Millet zaten fakirliğimizi konuşuyo, şu elimdeki telefona bak. Çıkaran firma bile bilmiyor zamanında böyle bi modelleri olduğunu. Üstelik babam kasap diye, Zeynepin burna bak üç kilo pirzolaya benziyo diyolar ya.
Anne- Desinler. Estetik yaptıramazsın.
Kız- Ama neden ya neden ama?
Anne- Aaa delirdin mi sen kızım?
Kız- Delirdim evet. Kimse beni sevmiyor. Erkek sanıyolar tipimden. Sürekli ‘gelsene bilader’ diyo bana sınıftaki erkekler. Bıktım ya yemin ederim, bak zarar vericem kendime. Zaten üç yıldır aynı paltoyu giyiyorum. Sınıfta üç yıldır aynı paltoyu bi ben giyiyorum bir de Efelek Nuri giyiyo. Yapıştı bu palton sana diyolar. Anne ben bu burnumu yaptırıcam. Dudaklarımı da doldurtacam. Ama burnumu bak kesin yaptırıcam. Ne derseniz deyin.
Anne- Paran var mı?
Kız- Ya izin istemiyorum zaten para istiyorum, bana para ver.
Anne- Aa delibozuk. Nereden bulayım sana para. Baban haftalık veriyo bana mutfak alışverişine.
Kız- Kartını ver.
Anne- Kredi kartıyla burun ameliyatı mı olucan?
Kız- Evet. Çok ucuz bi yer buldum. Yarı fiyatı. Şimdi bir de yılbaşı indirimi yaptılar. Anne vallahi çok ucuz yemin ederim.
Anne- Sen iyice delirdin. Okula kayıt yaptıracak para bulamıyoz. Akşam baban gelince hesabını verirsin bu delirmelerin. Mülkiye teyzenin yanında gördüğü oğlanı da anlatırım babana, bütün hesapları toptan görürsünüz. İkinci tura mı kalırsın artık adaylıktan mı çekilirsin bilemem sonrasını.
Kız- Ya Mülkiye teyze evde kaldığı için herkesin özel hayatıyla uğraşıyo.
Anne- Sen elin oğluyla elele gezerken Mülkiye mi seninle uğraşıyo oldu? Ben görseydim sokakta yemiştin dayağı zaten.
Kız- Anne ayrıldık biz söyledim sana.
Anne- Birleşmiş miydiniz de ayrıldınız?
Kız- (Ağlamaya başlamıştır) İşte dedi burnun kocaman dedi, arkadaşlarım benle dalga geçiyo senle çıkıyorum diye dedi. Bütün gün telefonuna kocaman burun fotoğrafları yolluyolarmış. ‘Öpüşürken burunu gözüne girmiyor mu?’ diye soruyolarmış. Nezle olunca sular seller mi boşanıyo? diyolarmış, Yanına yatınca burnu da yana yatıyor mu? Çay içerken pipet yerine burnu mu giriyo bardağa önce? diyolarmış, özel eşyalarını içine koyuyo mu? Üzerine kuş tüneyebiliyor mu? Evlerine gidince paltonu buruna mı asıyon? diyolarmış. İstemedi işte beni. İstemedi bıraktı zaten. Mutlu musunuz hepiniz? Herkes okul pikniğine giderken bana para vermediniz, beni yollamadınız, orada herkes çok yakın arkadaş olmuş, beni yanlarında istemediler. Ben yanlarına gidince hemen ayrılıp başka yönlere gittiler hep. Tek başıma bıraktılar. O da istemedi, bıraktı beni. Kimse istemiyo zaten beni. Kimse sevmiyo. Siz de sevmiyonuz. Sevseniz burnumu estetik yaptırtırdınız beni böyle hilkat garibesi gibi yollamazdınız okula. Nefret ediyorum, hepinizden nefret ediyorum.
(Zeynep masadaki elma kabukları ve koçanının yanındaki bıçağı alıp karnına saplar.)
Anne- (Çığlığı basar) Zeyneeeeeep!