Geçtiğimiz günlerde bir sabah İran medyasını tararken karşıma pek çok mecrada yer bulan bir haber çıktı; İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf’ın eşi, kızı ve damadı bebek malzemeleri (Sismoni) satın almak için İstanbul’a gelmişti ve 20 bavulla İran’a geri döndükleri esnada havaalanında objektiflere yakalanmışlardı. İran medyasının “Sismoni Gate” diye adlandırdığı bu olay önce “İran halkının ambargolar altında çok zor şartlarda yaşadığı bugünlerde Meclis Başkanı’nın ailesi ülke dışına şahsi alışveriş yapmaya gidemez” üzerinden tartışılmaya başlandı ancak olayın boyutu birkaç gün içinde bambaşka bir şekilde değişecekti.
Sonrasında meslektaşım gazeteci/aktivist Masih Alinejad’dan bir mesaj aldım. Masih bana İran Meclis Başkanı Galibaf’ın damadı üzerinden İstanbul Maslak Skyland’de lüks daireler satın aldığını ve bebek malzemesi alımının işin kamuflajı olduğunu söylemişti. Bu konuyu hemen araştırmaya başladım ancak İstanbul’da yaşayan ve Iran Wire haber portalının yayın kurulu üyesi olan gazeteci Amirhossein Miresmaeili benden önce Skyland alışverişine dair belgelere ulaşıp yayınladı. Ardından Independent Farsça Servisi’nden gazeteci Dariush Memar bu haberi genişleterek İstanbul’da daire satın alan İranlı üst düzey yetkililere dair yeni detaylar paylaştı.
İranlı iki gazetecinin yayınladığı belgelerde iddia ettiklerine göre, İran Meclis Başkanı Galibaf’ın eşi ve kızının beğenmesi üzerine damadı tarafından Maslak Skyland A Blok 22. katındaki 162 ve 163 numaralı 90 metrekare ve 65 metrekarelik iki adet 1+1 dairenin satışı için ön anlaşma imzalanmıştı. Belgrad Ormanı ve Boğaz manzaralı bu dairelerinden birine 12 milyon TL, diğerine ise 8 milyon TL fiyat biçilmişti. 20 Nisan’da yapılan bu anlaşma Skyland’in sahiplerinden olan Nurettin Eroğu’ya ait olduğu iddia edilen Food Court Restaurant’ta imzalanmıştı ve paranın yüzde ellisi peşin olarak Türkiye’de yaşayan Alavitabar isimli bir dövizci (sarraf) tarafından Galibaf’ın eşi ve kızının huzurunda ödenmişti. Galibaf’ın eşi, kızı ve damadı 4 gün boyunca İstanbul’da kalmıştı ve bu süre içinde TAPİCO Holding eski Yönetim Kurulu Başkanı Hossein Abouie Mahrizi’nin yine Skyland’de bulunan evinde konaklamıştı.
Tabii bu bilgiler bir anda hem İran’ın iç basınında hem de diaspora basınında geniş yankı uyandırdı ve farklı kesimlerden farklı tepkileri de beraberinde getirdi. İran Meclis Başkanı Galibaf’ın oğlu başta olmak üzere yakın çevresi, danışmanları ve bazı devlet yetkilileri bu iddiaları reddedip belgelerin sahte olduğunu söylediler ancak kopan gürültü dindirilebilmiş değil ve kimse bu yalanlamalara pek de inanmışa benzemiyor. Olay sadece Galibaf’ın iki dairesinden ibaret değil; Independent Farsça Servisi’nin aynı haberdeki iddialarına göre, Maslak 1453’teki 53 daire İran petrokimya sanayisinin yöneticilerinden Mohammad Shams Biranvand’e ait. Ayrıca Zorlu Center’daki 21 daire de İranlı bir bakanının oğluna ait. Öte taraftan Skyland’deki 1500 daireden 500’ünün İranlı iş insanları ve devlet yetkililerine ait olduğu başka bir iddia.
Yolsuzluk Lordu Galibaf Kimdir ve Nasıl Yükseldi?
Burada İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf’ın profili üzerinde biraz durmak istiyorum. Galibaf kim ve servetinin kaynağı nedir?
Galibaf, 1979 sonrası oluşan İran müesses nizamının radikal muhafazakâr kanadının en önemli isimlerinden biri, ayrıca en kirli ve karanlık isimlerinin başında geliyor. İslam Devrimi’nden iki yıl sonra, 1981 yılında Devrim Muhafızları Ordusu’na katılan Galibaf, Tuğgeneral rütbesiyle emekli olana kadar 25 yıl en üst düzey noktalarda görev yaptı. İran-Irak Savaşı sırasında cephede savaşan ve kardeşi Kerbela 4 operasyonunda savaşta ölen Galibaf’ın en önemli görevlerinin başında Devrim Muhafızları Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve İran Güvenlik Gücü Komutanlığı (Polis-Emniyet Genel Müdürü) geliyor. Bunların dışında dört kez Cumhurbaşkanlığı adaylığı, Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Üyeliği, Meclis Başkanlığı, Tahran Belediye Başkanlığı ve milletvekilliği bulunuyor. Galibaf ayrıca Fransa’da Airbus uçaklarının eğitimini almış bir pilottur.
Galibaf, 1999’da dönemin reformist Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’yi askeri darbe yapmakla tehdit eden metni, öldürülen Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ile birlikte kaleme alan kişidir. Galibaf’ın polis komutanı olduğu dönemde sokaklarda pek çok kanlı baskın yapıldı ve halk bastırıldı. Tüm ülkedeki öğrenci eylemlerinin kanlı bir şekilde bastırılmasındaki ana isim Galibaf’tı. Onun döneminde pek çok gazeteci, aktivist, yazar ve sanatçı polis tarafından gözaltına alınıp bastırıldı. Galibaf, polisin “Ahlakî Emniyet” uygulamasını da yapması gerektiğini ve toplumun ahlakını denetlemesi gerektiğini düşünüyordu ve bu doğrultuda adımlar da attı.
Galibaf, 2005 yılında Tahran Büyükşehir Belediyesi Başkanlık koltuğuna oturdu ve üç dönem yaptığı belediye başkanlığında astronomik pek çok yolsuzluğun ana ismi oldu. Belediyenin 2000 arazisi ve taşınmazını yok pahasına kendi adamlarına, devlet ve askeri bürokrasinin üyelerine, güçlü mollaların yakınlarına ve pek çok devlet kurumuna peşkeş çekti ve bunlardan büyük rantlar elde etti. Arazilerin değer tespitlerini kendi adamları olan eksperlere yaptırarak fiyatları neredeyse yarı yarıya düşürüp sattı ve buralardan astronomik komisyonlar elde etti. Kendi karısının yöneticisi olduğu kurum ve vakıflara Tahran Belediyesi’nden astronomik rakamlarda paralar aktardı, Devrim Muhafızları ve pek çok devlet kurumunun Tahran Belediyesi’ne olan borçlarını ya sildi ya da tahsil etmemek için görmezden geldi. Arkasına polis teşkilatı ve Devrim Muhafızları’nı alarak pek çok yasadışı anlaşmanın altına imza attı ve rantı topladı. Daha da önemlisi İran Meclisi’nde hakkında açılan araştırma komisyonunda yolsuzluklarının kapatılması için komisyon üyesi milletvekillerine 65 milyar Tümen rüşvet dağıttı ve kendisi şu an o meclise başkanlık ediyor. Sırtını Rehber Ayetullah Hameneyi’ye dayadığından, kimse Galibaf’a dokun(a)madı ve tüm yolsuzluk dosyaları tek tek örtbas edildi.
Çok kısa bir özet geçmeye çalıştım çünkü Muhammed Bakır Galibaf’ın yolsuzluklarını ve içinde bulunduğu hukuksuzlukları anlatmaya sayfalar yetmez. Şimdi böylesi bir profile sahip olan bir kişi karısı, kızı ve damadını İstanbul’a göndererek Maslak’ın en gözde yerlerinden birinde 20 milyon değerinde iki daire satın alabiliyor. İran halkının canı, malı ve kanı üzerinden elde edilmiş paralarla hükümranlığa devam ediliyor. Türkiye’de 250 bin dolara mülk edinen yabancılara vatandaşlık verilmesi uygulamasıyla birlikte İranlı oligarklar, devlet mensupları, bürokratlar, iş insanları ve İran mafyası üyelerinin çoğu başta İstanbul, Antalya, Ankara ve İzmir olmak üzere Türkiye’nin tüm illerinden ya açık ya da örtülü biçimde akın akın daire ve çeşitli gayrimenkuller almaya devam ediyorlar ve şu an bu rakamın 400 bin dolara çıkarılmış olması bunu değiştirmeyecek. TÜİK verilerine göre de Türkiye’den en çok konut ve gayrimenkul alan yabancılarda son birkaç yıldır İran vatandaşları başı çekiyorlar ve bunun farklı sebeplerini daha önce yazmıştım.
Özetlemek gerekirse; Türkiye, son yıllarda İran devletinin, oligarklarının ve mafyasının yatırım yaptığı ve mülk edindiği bir yer haline geldi. Halkların kanı ve canı emilerek elde edilen kara paralar döviz kaçakçısı İranlı sarraflar tarafından Türkiye’ye sokuluyor ve yolsuz hırsızların bir gün İran’dan kaçıp Türkiye’de “prestijli” bir hayat sürebilmeleri için gökdelenlere yatırılıyor. Türkiye devlet erkânı bu işe ne diyor dersiniz?!
Fotoğraf: Hamed Malekpour/ Tesnim Haber Ajansı