Denizin Dibinde Unutulan Kız: Lotte Hass

0
163

Denizden uzakta doğup büyümesine rağmen, kendini denize ve sualtına adamış, dalgıç, sualtı fotoğrafçısı ve kameramanı, araştırmacı, bikini modeli, oyuncu, yazar, aşçı ve aşık bir anne: Sualtının First Lady’si Lotte Hass.

Selam, Sualtı yazılarına ara vereli bayağı uzun zaman olmuş, bugün yazarım, yarın yazarım derken aylar geçmiş. Gelin arayı hayatını sualtını keşfe adanmış çok güzel bir kadının  hayat öyküsü ile kapatalım. Sualtı dünyasının first lady’si kendi deyişiyle denizin dibindeki kız Lotte Hass’ı konuşalım. 

Lotte Hass kimdir diye Chat GPT 4o’ya sorarsanız size şöyle dolgun bir yanıt veriyor:  

Yapay zekanın aktardığı Lotte Hass biyografisi doğru ancak Lotte’nin hayat hikayesinin derinlerine daldığımızda göreceksiniz ki çok yavan.  Charlotte Hildegard Baierl denizden çok uzakta, Avusturya’nın başkenti Viyana’nın Brigittenau semtinde 6 Kasım 1928 günü dünyaya geldi. Lotte Baierl daha SCUBA’nın bile gelişme aşamasında olduğu yıllarda sualtı dünyasına ilgi duyuyordu ama o zamanlar bir çok alanda olduğu gibi sualtı dünyası da sapına kadar erkekti. Sualtı araştırmalarında kadınlara yer yoktu. 

Jacques Cousteau ve Emile Gagnan SCUBA ünitesi üzerinde çalışıyorken başka bir sualtı aparatı çoktan kullanımdaydı.  Alman Drager firmasının ürettiği rebreatherlar ile insanların sualtını keşfi başlamıştı. Dr. Hans Hass sualtı keşiflerinin ve filmlerinin en önde gelen isimleri arasındaydı. 

Dr. Hans Hass da tıpkı Lotte Baierl gibi Viyana doğumluydu ama 1937 yılında ailesi ile tatilde tanıştığı deniz ve denizaltı en büyük tutkusu olmuştu. 

Sekreterlikten köpekbalıklarıyla dalan ilk kadın olmaya giden zorlu yol…

Lotte Baierl ile Hans Hass’ın yolu 1947 yılında kesişti. Hass eşinden yeni ayrılmıştı. Menschen unter Haien  (Köpekbalıkları arasındaki adamlar) adlı ilk filmini yeni tamamlamıştı. Lotte, Wenzgasse Koleji’nden mezun olmuştu çalışmalarına hayran olduğu Hass’ın bir sekreter aradığını duyunca üniversiteye gitme planlarından vazgeçti.Hass, Yeni projesi için Kızıldeniz’e gitmeye hazırlanıyordu. Lotte Baierl, Hass’ın sekreteri olarak işe başladı. 

Hans Hass uzun araştırma gezilerinde ekibinde kadınlara yer vermiyordu ama bu Lotte’nin sualtı aşkını engelleyemedi. 

Xarifa yatıyla çekilen araştırma filminin afişi en altta 20 erkek ve bir kadın büyük bir maceraya yelken açıyor ifadesi var.

Lotte Baierl bir yandan Hass’ın sekreterliğini yaparken diğer bir yandan Drager rebreather kullanma eğitimi aldı (kimilerine göre bunu gizlice yaptı). Lotte Baierl Dr. Hans Hass ve ekibi Kızıldeniz’de iken Hass’ın kameralarından birini ödünç aldı ve Tuna Nehri’nde sazan, turna ve yayın balıklarının fotoğraflarını çekti. Bu fotoğraflar 1949 yılında Avusturya’da bir dergide yayımlandı. Lotte Baierl çok güzel bir kadındı. Sualtına korkusuzca inebilen bir kadın Hass’ın filmleri için iyi bir tanıtım olabilirdi. Dr Hans Hass sonunda baskılara dayanamadı. Lotte Baierl kameramanlardan biri çekimlere katılamayınca onun yerini aldı. Hass, Lotte’yi çekim ekibine alırken “Yarından itibaren sen de bir adamsın” diyordu. 

Dr Hans Hass ve Lotte Baeirl’in en bilinen fotoğraflarından biri.

Lotte için bu keşif gezisi zorlu bir öğrenme süreciydi. En iyi çekimleri yapmak için çalışan Hass ekibini tehlikeye atmaktan çekinmiyordu. Lotte ikinci dalışında kendisini mürettebatın geri kalanından ayrılmış ve bir köpekbalığıyla göz göze buldu. Birkaç gün sonra Hass bir baraküda sürüsünü Lotte’ye doğru sürdü.

Kahire’de evlenme teklifi, Zürih’te nikah, 13 yıl sonra Viyana’da düğün…

Takvimler 1950 yılına geldiğinde Dr. Hans Hass Kahire’de “Adventures in the Red Sea” belgeselinin çekimleri sürerken Lotte’ye evlenme teklif etti. Hans ve Lotte, Zürih Gölü kıyısında resmi bir törenle evlendiler. 1963’te de Viyana’da bir kilise düğünü yaptılar. Lotte Baierl artık Lotte Hass olmuştu. “Adventures in the Red Sea” büyük bir sükse yapmıştı. 1951 yılında Venedik Film Festivali’nde kazanılan ödülde bir sualtı filminde yer alan güzel ve cesur bir kadının payı büyüktü. Venedik Film Festivali’nde o yıl Golden Lion ödülünü Akira Kurosawa Rushomon filmiyle almıştı.

BBC radyo ve İngiliz sinemalarıyla gelen şöhret:

NY Times’da filmi eleştiren bir yazıda Lotte için şu ifadeler yer alıyordu:”Bayan Baierl’in sualtı dünyasındaki mercan kayalıkları boyunca pürüzsüz bir şekilde süzülen figürü, oradaki yaşamla aynı derecede büyüleyici ve dramatik bir tezat oluşturuyor.”

Dr. Hans Hass ve Lotte Hass Avusturyalı olsalar da büyük ünlerine BBC’de yayınlanan radyo programları ve İngiltere’de sinemalarda gösterime giren filmler sayesinde kavuştular. Lotte ve Hans Hass toplam 105 film çektiler.

Lotte Hass’ın en sevdiği sanatçılardan biri Zarah Leander‘di. Lotte’nin severek dinlediği bu güçlü sesin şarkılarından bir seçkiyi de yazıyı okurken dinleyebilin diye şuraya bırakıyorum.

Cousteau’nun Calypso’su tam bir araştırma gemisiydi ancak Hass’lar araştırmalarında Xarifa isimli güzel yatı kullanmışlardı.

Filmlerin ticari başarısı sayesinde çift Xarifa isimli 1927 yapımı büyük bir yat satın aldı ve Karayiplerin yolunu tuttu. Tamamen renkli çekilen “Under the Caribbean” filmi 1953’te vizyona girdi.

“Çocuk mu? İş mi?” ikileminde kalan maceracı bir anne: Lotte Hass

Hans Hass’ın ilk evliliğinden bir Hans Hass Jr. adlı bir oğlu vardı. (Hans Hass Junior 2009 yılında intihar etti) 1957 yılında, Lotte ile Hans’ın tüm bu çekim ve çalışmalar arasında Meta adını verdikleri bir de kızları doğdu. Lotte Hass, Meta 13 yaşına gelene kadar araştırma ve çekim gezileri yüzünden kızıyla yeterince ilgilenemedi. Meta Rauning-Hass bu durumu yıllar sonra şöyle açıklıyordu: “babama tapılırdı ve annem onu yalnız bırakmaktan hoşlanmazdı, annem için konumunu savunması önemliydi” 

Çocuk mu, iş mi? Meta, “Annem bir ikilem içindeydi” diyor. “O gerçek bir figürdü, babamın eserindeki mücevherdi, gerçekten çok güzeldi, muhteşem bir kadındı, sportif, cesur.” Meta’ya hamile kaldığında zaten bu keşif gezilerinde yerini almıştı. Tutarlılık, annenin daha sonra kızıyla ilgili hep özlediği bir şeydi. “Disiplinsiz bir çocuktum. Onların dünyasına o kadar uygun değildim ki.”

Böylece Meta kendi korunaklı dünyasında kalmış, Lotte Hass ise geniş dünyaya seyahat etmiş. Lotte kızına onlarca mektup yazarak yanında olmaya çalışmış. ”Çarşamba günü Grete Teyze’ye gittik, televizyonu vardı. Orada önce Bullerbü’deki çocukları izledim, sonra da anne-babalarını gördüm. Annem neden macera arıyordu? “Balık görmek istiyorum demedi. Bütün dünyayı görmek istedi!”

Lotte Has ve kızı Meta mutfakta

Meta bu durumu “Bir kadının çocuk doğurma ayrıcalığı vardır” diyerek anlatıyor. “Bu onu erkeklerden farklı kılıyor. Annemin muhteşem yanı da buydu; zamanının ilerisindeydi ve kariyerini askıya almak istemiyordu.” Ancak Meta, özellikle de kendi çocukları olduğunda, annesinin yokluğuyla uzun süre mücadele ettiğini itiraf ediyor. “Bunu kabullenmem uzun zaman aldı.”

Lotte Hass kızına masallar ve şiirler okumayı da çok severmiş. İşte Lotte’nin Meta’ya okuduğu şiirlerden biri Alman edebiyatının önemli eserlerinden Schiller’in Die Kyranische Des İbikus’u. (İbikus’un Turnaları)

Dalgıç, yazar, maceraperest, oyuncu ve gelenekçi bir aşçı:

Lotte Hass sadece sualtıyla da yetinmiyordu, iyi bir aşçı olan Lotte, güzelliği ve rol yeteneği ile Hollywood’dan da teklifler aldı. Hatta Hollywood efsanelerinden Gregory Peck’e Marillenknödel adlı Avusturya’nın meşhur kayısılı kurabiyesinden pişirmişti. 

Lotte Hass Hollywood’dan gelen teklifleri red etse de 1976 yılında  Alman polisiye dizisi Derrickin bir bölümünde oyuncu olarak yer aldı. 

1960 yılına gelindiğinde Dr Hans Hass ani bir şeklide davranış bilimleri ve antropoloji ile ilgilenmeye başladı. Böylece Hass ailesinin denizlerdeki macera arayışı eski hızını kaybetti. 

Lotte Hass 1970 yılında  Das Madchen Auf Dem Meeresgrund isimli otobiyografisini yayınladı. Lotte 70’lerden itibaren bütün ilgisini ailesine, özellikle kızı Meta’ya verecekti. 

Lotte Hass 2000 yılında Woman Divers Hall of Fame (Kadın dalgıçlar onur listesi) ‘ne girdi . 2011 yılında otobiyografisi ile aynı adı taşıyan bir film çekildi. Dr. Hans Hass 2013’te yaşamını yitirdi. Hayatının son yıllarında demans ile mücadele eden Lotte Hass ise 14 Ocak 2015’te aramızdan ayrıldı. 

Lotte Hass insanlığın sualtını arama macerasında çok çok önemli bir figür olsa da belki de sadece kadın olduğu için zaman içinde hak ettiği ilgiyi göremedi. Fotoğraf sanatçısı Petra Zöpnek bu durumu göz önüne getirmek amacıyla “Where is Lotte?” Ve “Looking for Lotte” isimli iki portfolyo hazırladı. 

Lotte Hass cesareti, merakı ve yaşama coşkusu ile hem sualtı dünyasına duyulan ilgide büyük pay sahibi oldu hem de hakkında dış uzaydan daha az şey bildiğimiz iç  uzayı tanımamızı sağladı. 

Lotte ve Hans Hass 62 yıl boyunca yaptıkları onca önemli işin arasında aşklarını da taze tutmayı başarmışlardı.
  • Kaynakça:
  • https://www.theguardian.com/environment/2015/feb/02/lotte-hass
  • https://www.telegraph.co.uk/news/obituaries/11368317/Lotte-Hass-undersea-film-maker-obituary.html
  • https://rosemarylunn.wordpress.com/tag/hans-hass-institute/
  • https://www.wdhof.org/members/lotte-hass
  • https://isdhf.visitcaymanislands.com/en-us/isdhf-bios/hans-and-lotte-hass
  • https://www.geschichtewiki.wien.gv.at/Lotte_Hass
  • https://retroculturati.com/2015/02/08/death-of-lotte-hass/
  • https://www.derstandard.de/story/2000091443367/erinnerungen-an-lotte-hass-voruebergehend-abgetaucht
  • https://www.independent.ie/life/travel/world/obituary-lotte-hass-underwater-photographer/30953845.html

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz