Meslektaşları: Can ve Erdem Yalnız Değildir!

0
393

AHMET ŞIK (Cumhuriyet)
“Bu baskı ve zulümden yepyeni bir hayat çıkacak”
Tarih bir biçimde tekerrür ediyor. Geçmişin kullanışlı sözcüğü “Ergenekon” du, şimdinin kullanışlı sözcüğü ise “Paralel”… Geçmişte Cemaatin savcı ve hakimleri vardı, şimdi AKP’nin savcı ve hakimleri var. AKP-Cemaat iktidarı dönemi, ileride hukukun evrensel normlarıyla soruşturma konusu edildiğinde bütün suçlar ortaya dökülecek, bütün suçlular ve onların işbirlikçileri de yargı önüne çıkacak. Bunca baskı ve zulümden bu iktidarın korktuğu ve bizimse özlemini çektiğimiz ve mücadelesini verdiğimiz, vermeye devam edeceğimiz bir hayat çıkacak. 

AKIN OLGUN (Jiyan)
“Artık kapımızı çaldıklarında “kim o?” demeyeceğiz, kim olduklarını bileceğiz…”
Gazetecilik, bir özgürlük işçiliğidir. Özgürlükler ise gerçekleri yazarak, anlatarak ve en önemlisi dik durarak çoğalır. Her baskıcı iktidar bu yüzden gözünü önce medyaya diker, onu kuşatır. Önce tek tek koparır, sonra dönüştürür ve kendisine benzeştirir. Medyanın içi boşaltıldığında, özgürlüklerin de içi boşalır. Baskı meşrulaşır, güce tapınma, fırsatçılık doğallaşır ve hızla topluma sirayet eder. Bu yüzden kişisel duruşlar evet önemlidir ama daha acil olan, basının etiğini ve bilimsel duyarlılığını koruyabilecek bir duruşun örülmesi gerektiğidir. 
Baskı rejimleri, suskunluğu sağladıkça, kendini daha güçlü hisseder. Bu yüzden, sürekli susturabileceği kurbanlar arar, yaratır. “Tehdit” algısını, “ülke ve devlet güvenliği” üzerine kurarak, “bertaraf” etmeye “milli” onay çıkartanlar, asla ama asla durmazlar, durmayacaklar. 
Can Dündar ve Erdem Gül de yetmeyecek onlara. Muhalif olduklarını düşündükleri herkese, her kesime yönelecekler. İşlerine son verilecek ve hukuk yoluyla  tehdit edilecek başka gazeteci arkadaşlarımızın da haberlerini alacağız. 
Baskının en korkuncu sistemli hale gelenidir. Şimdi bu korkunçlukla yüzleşiyoruz. Artık, kapılarımızı çaldıklarında “kim o” demeyeceğiz. Kim olduklarını biliyor olmak, suskunluğumuzun da özetidir. 

AYÇA SÖYLEMEZ (Bianet)
“Bu kötü günler de geçecek”
Can Dündar ile Erdem Gül, yayınlandığından beri sadece Türkiye’de değil dünyada yankı uyandıran çok önemli bir gerçeği haberleştirdiler. En ufak eleştiriye bile tahammülü olmayan iktidarın başı da, haber kamuoyuna açıldığından beri çeşitli defalar intikam yeminleri etti. Dolayısıyla bugünkü tutuklama kararı gazeteciler için kötü bir kehanetin gerçekleşmesiydi. Tümüyle gazetecilikten tutuklandıkları açık olan Dündar ve Gül; gizlemeyi bırakın, kamuya açtıkları belgeler ve görüntüler nedeniyle casuslukla suçlandı. Absürt bir komedinin parçası olabilecek suçlamaları ilk kez görmüyoruz ama her gördüğümüzde öfkeleniyoruz. Biz gazetecilere düşen de her zamanki gibi meslektaşlarımızın ve mesleğimizin yanında olmak. Kötü günlerden geçiyoruz, kötü günler de geçecek.