Ulvi Yaman: Rus edebiyatında vodkanın nasıl bir yeri var? Roman ve hikayelerde uzun ve detaylı yemek anlatımları, gastronomik göndermeler olduğunu biliyoruz, vodka bunlar arasında nerededir? Rus edebiyatçıların vodka ile ilişkisi üzerine bir şeyler dinleyebilir miyiz sizden?
Ulaş Gökçe: Rus edebiyatının altın çağı dediğimiz dönemde, yani 18. yüzyılın sonu ile 19. yüzyıl Rusya’da Fransız ve Alman etkisinin yoğun olduğu bir dönemdir. Böylece şarap ve konyak seçkinlerin içkisi, vodka ise taşralıların, işçi ve köylü kesimlerin ile ticaret erbabının içkisi olmuştur. Bu nedenle bu kesimlerin betimlemelerinde yer alır. Yani Dostoyevski’nin veya Tolstoy’un alt ve orta kesimlerini anlattığı eserlerde vodka varken aristokrasiyi anlattıklarında vodka yoktur. Ancak Gogol‘da vodka, yani samogon her yerde mevcuttur. 20. yüzyıl Rus edebiyatında vodka önemli bir yerdedir. Zorlu dönemlerde zorlu içecek ön plana çıkmıştır. Devrim olmuş, sanayileşme başlamıştır. Bununla birlikte alkol tüketimini kısıtlayan kilise ve cami devreden çıkmıştır. Şehirlerde fabrikalar açılmıştır. Bu kitle için, Britanya’daki sanayileşmede de görüldüğü gibi yüksek dereceli, kolay üretilen alkol gerekliydi. (Sanayileşmenin tamamlanmasından sonra SSCB’de şarap ve şampanya üretimi ciddi oranda artmıştır.) Bu nedenle vodka şehirlere, işçi devletinde geri gelmişti. Bu şüphesiz edebiyata da yansımıştır. Şolohov’dan Bulgakov’a vodka tüm edebi eserlerde ön plandadır. Bulgakov’un Köpek Kalbi eserinde Profesör Preobrajenskiy İngiliz vodkasını içmeyi reddeder. Zaten düşük dereceli olan vodkaya İngilizlerin ne eklediğinden emin değildir. Yardımcısına “sıradan Rus vodkası” dökmesini söyler. Profesöre göre vodka sadece ve sadece 40 dereceli olmalıdır. Sanayileşme sonrasında vodka edebiyatta artık övülen değil, bir sosyal tehlike olarak tanıtılır. Özellikle durgunluk dönemi, yani Brejnev döneminde alkolizmin artması, vodkanın sanattaki itibarını azaltmıştır.
Ulvi Yaman: Çar 3. Ivan’dan başlayarak, Çar 2. Nikolay’a hatta yakın zamanda Gorbaçov’un alkol karşıtı kampanyalarına dek Rusya’da vodkanın devlet tarafından tekelleştirilmesi, kontrol altına alınması gibi pek de sonuç vermeyen çabalar oldu. Hatta ironiktir Gorbaçov’dan sonra iktidara vodkaya düşkünlüğü ile bilinen Boris Yeltsin geldi. Nedendir bu yıllar süren vodka va alkol kontrol çabası, yalnızca aşırı tüketimin önüne geçmek mi yoksa altında başka siyasi, ekonomik gerekçeler de var mı?
Ulaş Gökçe: Rusya’da alkol satışının tekelleşmesi veya standartlaşması çabaları ile Gorbaçov’un alkol karşıtlığını ayırmak gerekir. Çarlık Rusya’sında bazı dönemlerde alkol tüketimine karşı mücadele edilse de tekelleşmedeki temel neden vergi toplama isteği ve sağlık gerekçeleridir. Gorbaçov ise alkolizmle mücadele için doğrudan içki yasağı getirmiştir. Gorbaçov sonrası dönemin de gösterdiği gibi salt yasaklardan oluşan bu mücadele başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Rusya tarihinin alkolizmle mücadelede tek başarılı olan lideri Putin’dir. Dünya Sağlık Örgütü’nün alkol tüketimi üzerine yazdığı raporlarda da görüleceği gibi Rusya’da yüksek alkollü içki ve genel olarak içki tüketimi çok ciddi oranda azalmış, bu alanda Rusya özel olarak örnek gösterilen bir ülke haline gelmiştir. Alkolizmle mücadelede Putin yasaklara başvurmak yerine sporu ve sağlıklı yaşamı itibarlı hale getirmiştir. 90’lı yıllarda tümden sarhoş bir ülke gözlemlenirken günümüzde Rusya’da sarhoş görmek için çok ciddi uğraş vermek gerekmektedir.