(Mahmut Çınar/ SÖZ) Sanat Özgürlüğünü İzleme Platformu’nun sorularına yanıt veren Onur Çalı, “sadece Parşömen değil, geçtiğimiz birkaç yılda pek çok dergi yayın hayatına son verdi. Bu bir kültür politikası sorunu” diyor.
Parşömen Edebiyat Dergisi yayın hayatına son verdi. Okurlarla 2007 yılının Ekim ayında buluşan dergi, yayın hayatını 16 yıldır aralıksız sürdürüyordu.
Derginin web sitesinde yayınlanan veda yazısında “Hatasıyla sevabıyla ömrümüzü tamamladık. Yine de, Parşömen için ‘öldü’ demeyelim, ‘16 yıl yaşadı’ diyelim” ifadesi kullanıldı.
Yayın Yönetmeni Onur Çalı Parşömen Edebiyat Dergisi’nin yolculuğunu ve neden bu yolculuğa son verdiklerini, Sanat Özgürlüğünü İzleme Platformu’ndan Mahmut Çınar’a anlattı.
Parşömen Edebiyat yayın hayatına nasıl başladı?
Parşömen için edebiyat platformu, e-dergi, edebiyat sitesi, dijital dergi gibi ifadeler kullanılıyor ama ben başta Parşömen Sanal Fanzin adını vermiştim ve ‘sanal fanzin’ diye bir ifade yoktu Parşömen’den önce. Fakat adı ne olursa olsun içerik olarak basılı bir edebiyat dergisinden farklı düşünmedik biz Parşömen’i. Baştan beri öyle hareket ettik. Niteliği önde tutmaya çalıştık.
Veda yazınızda “emeği geçmiş herkese ama en çok da okurlarınıza” teşekkür ediyorsunuz? Derginin kadrosunda kimler vardı? Katkılar nasıl sağlanıyordu?
Çok küçük bir ekibimiz var. Vardı demeliyim artık. Benimle beraber, Aysun Kara ve Rukiye Yıldız da çok büyük emek verdiler. 16 yıl içinde yazılarıyla, öyküleriyle emek veren çok insan oldu. Parşömen’i yaşatmak adına maddi destek veren, dayanışma gösteren dostlarımız oldu.
Sonradan kitapları çıkan pek çok yazarın ilk öyküleri Parşömen’de yayımlandı. Bugün Parşömen’in yayın hayatını sonlandırdık ama verilen emekler, bir yerde büyümeye devam eder umarım. Hatıramız bir yerde kalır.
Ekonomik koşullar dergileri olumsuz etkiliyor. Notos, Varlık, Sokrates gibi dergilerin ekonomik zorluklar nedeniyle yayına son verdikleri ya da ara verdiler son dönemlerde. Parşömen için de benzer bir durum var mı?
Kendi tecrübemden de biliyorum, edebiyat dergiciliği yapan başka yazarların anılarından da biliyoruz ki Türkiye’de dergicilik, sürdürülebilirlik açısından hep çok zor oldu. Türk edebiyatı tarihi bir ölü dergiler mezarlığıdır bir bakıma. Peki, neden böyle? Öncelikle edebiyatın büyülü dünyasından ‘gerçek’ dünyaya döndüğünüzde karşınıza çıkan en büyük sorun maddi şartlar. Türkiye’de telif veren edebiyat dergisi çok az. Oysa böyle olmamalı. Telif, yazı hakkıdır. Yazı emeğinin karşılığı Türkiye’de maalesef yok. Sadece dergi çıkaranlar için değil editörler, çevirmenler ve diğer yayın emekçileri için de durum bu.
Hal böyleyken, biz daha fazla dayanamadık. Çok çaba gösterdik, yorulduk.
Dediğiniz gibi sadece Parşömen değil, geçtiğimiz birkaç yılda pek çok dergi yayın hayatına son verdi. Bu bir kültür politikası sorunu aslında. Bireysel çabalarla bir yere kadar gidilebiliyor. Nasıl yapılır bilmiyorum ama basılı ve dijital edebiyat dergilerinin desteklenmesi gerekiyor.