Elektrikte 100 Bin Megavatı Geçmenin Dayanılmaz Maliyeti

0
282

Elektrik enerjisi kurulu güç ve 2021 tüketim değerleri ile dünyanın ve Avrupa’nın sayılı ülkeleri arasında olduğumuzu en yetkili ağızlar söylüyor. Ama elektriğin kalitesi, sunulan hizmetin kalitesi, satın alma gücümüze oranla bize olan maliyeti ve doğaya uyumluluk konularında ne durumdayız, biz de bunlara cevap arayalım.

Elektrik Enerjisinin ülkemizdeki ekonomi politiğini anlamanın en kestirme yolu için 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nu (EPK)üzerinden bir değerlendirme yapalım.

EPK’nın amacı birinci maddede; “elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevre uyumlu bir şekilde tüketicinin kullanımına sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine faaliyet gösteren maliyet açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız ve denetiminin yapılmasının sağlanması” şeklinde ifade ediliyor.

Gelin 6446 Sayılı EPK günlük yaşantımıza amacı doğrultusunda uygulanıyor mu, birlikte değerlendirelim.

EPK’ya göre piyasanın ve dağıtım şirketlerinin bağımsız ve şeffaf denetimlerinin nasıl olduğunu geçen hafta yazmıştık.

Değerlendirmelerimize devam edelim.

Elektrik enerjisi kurulu gücümüz yeterli mi?

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı (ETKB) Fatih Dönmez 28 Nisan 2022 tarihinde yaptığı açıklamada; “Elektrikte 100 bin MW’ı geçtik. Dünyada bu güce sahip 14 ülkeden, Avrupada 6 ülkeden biriyiz. Eskilerimiz hatırlar, günde birkaç saat elektrik kesiliyordu. Şimdi arıza nedenleri ve olağanüstü nedenler hariç kesinti yok. O zaman program dahilinde kesinti yapılıyordu. Çünkü kurulu gücümüz yetmiyordu” diyor. Enerji Bakanı’nın ardından, Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan da; Türkiye`nin elektrik kurulu gücü ve üretiminde 2021 yılı sonu itibarıyla 331 teravatsaatlik elektrik üretimiyle Avrupa`nın üçüncü büyük ülkesi olduğunu söylüyor. Dünyada sayılı, Avrupa’da ise ilk üç – beş’teyiz! 6446 Sayılı EPK’nın amaç kısımda belirtilen yeterlilikte “resmen” bir sıkıntı yok! 

Elektrik enerjisi kalite ve tedarik sürekliğinde ne durumdayız?

Elektrik enerjisinde kalite kısaca, gerilim ve frekans değerlerinin sabit ya da kabul edilebilir sınırlar içerisinde kalması ile değerlendirilir. Elektrik enerjisi kurulu gücü 1 Ocak 2012’den, 1 Ocak 2022’ye kadar olan dönemde 53 bin megavattan (MW), 100 bin MW’a yükseldi. 10 yılda neredeyse %100’e yakın bir kapasite artışımız olmuş. Ancak Türkiye Elektrik İletim A.Ş.’ın (TEİAŞ) verilerine göre bu kurulu gücün günümüzde yüzde 40’tan fazlasının atıl kapasite olarak kaldığı görülüyor. 

Elektrik üretimine hazır gücün (emre amade), anlık olarak maksimum talebi (puant güç) karşılayamadığı yani arz talep dengesinin sağlanamadığı durumlar, elektrik kesintilerinin yaşandığı anlardır. Örneğin 4 Ağustos 2021, 31 Mart 2015 vs.. Türkiye’de elektrik kesintilerinin yaşandığı anladır.

Elektrik enerjisinde kalite ve süreklilikte ne durumda olduğumuzu en iyi anlatan örneklerden biri bu yıl Ocak ayı içerisinde İran’ın doğalgaz sevkiyatında kısıntı yapması nedeniyle sanayide yaşanan kesintiler, diğeri de Şubat Ayında Isparta’nın tümden günlerce buza ve karanlığı teslim olması ile enerji yoksunluğundan ölüm olaylarının yaşanmasıdır.

Bu örnekler de ortaya koyuyor ki herşeyden önce enerji kalitemiz ve sürekliliğimiz yurtdışındaki vanalara ve o vanayı tutan ellere bağlı.

Diğer taraftan da yıl içerisinde mevsim normallerinin üzerinde yaşanan her aşırı meteorolojik olayda örneğin kar yağışında, aşırı sıcaklarda ya iletim – dağıtım şebekelerimiz çöküyor ya da özel sektöre teslim edilmiş elektrik piyasası karaborsaya dönüşüyor ve kesintiler başlıyor.

Kısacası kapasite fazlası kurulu güce rağmen 6446 Sayılı EPK’nın kalite ve süreklilik amacı pek sağlanamamış görünüyor. 

Elektrik enerjisi düşük maliyette sunuluyor mu?

Bu soruya yanıt verebilmek için perakende ve toptan elektrik tarifeleri açısından değerlendirme yapmak gerek.

Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) yüze 100 bir kamu kurumudur ve elektrik kurulu gücümüzün yüzde 21’nin sahibidir. EPDK tarafından belirlenen toptan satış tarifesine göre dağıtım şirketlerine kayıp kaçak elektrik için, perakende elektrik ticareti yapan tedarik şirketlerine de ulusal tarife aboneleri için EÜAŞ’ın toptan satış fiyatı Aralık 2021 – Nisan 2022 döneminde sadece yüzde 34 artışla 31,9 krş/kWh oldu. EPK’nın düşük maliyet amacı burada sağlanmış görünüyor.

EPDK’nın yine toptan satış tarifesi ile EÜAŞ’ın, bedeli kamu tarafından şirketlere yüzde 2,38 net kar ile ödenen genel aydınlatma tarifesi ise aynı dönem içerisinde yüzde 376 artışla 200 krş/kWh oldu. Yani bizim sokak aydınlatmalarımız dağıtım şirketlerine sermaye aktarımının bir aracı haline getirildi. Yüzde 376 artışın bedelini elektrik aboneleri olarak bizler ödüyoruz, şirketlere gelince EÜAŞ toptan fiyatı makul ama bize gelince fahiş bir artış!

Elektrik tarifelerinin Aralık 2021 ile Nisan 2022 dönemi arasında kademe ve KDV manevralarına rağmen artış oranları da en düşük birinci kademede yüzde 37, en yüksek ikinci kademede yüzde 129 oldu.

Elektrik fiyat artışları sadece kendi ödediğimiz elektrik faturası ile sınırlı değil kuşkusuz. Elektrik zamlarını toplumsal maliyetini ölçmek için ulusal tarifeden faturalandırılan tüm abone gruplarının birim fiyatları toplamını Aralık 2021 ve Nisan 2022 tarih aralığı için karşılaştırmak toplumsal maliyetimiz açısından bize fikir verir. Aralık 2021 döneminde 490 krş/kWh olan birim fiyatlar toplamı Nisan 2022 döneminde birinci kademe ve düşük KDV’ye rağmen 985 krş/kWh, kademe üstünde ise bin 116 krş/kWh oldu. Elektrik tarifeleri toplumun satın alma gücü ile karşılaştırıldığında fahiş denilecek düzeyde oldu. 

Öte yandan OECD Mart ayı enerji enflasyonunu yayımladı. Buna göre bir yıllık enerji fiyatlarında artış OECD ülkelerinde %33,7 iken, AB ortalaması %40,2, Türkiye için %120,9 gibi bir oran çıktı. Bu veriler bize, OECD ülkelerinde artış 1 birim iken Türkiye’de 4 birim olduğunu söylüyor. Çünkü bizi fakirleştiren 3 birime yakın fark, kur farkı, özelleştirme ve piyasalaştırma farkı, sermaye aktarımı gibi gerekçelere dayanıyor…

Yani EPK’nın elektriğin düşük maliyetli olarak sunulması amacı da boşa düşmüş oldu.

Türkiye’nin elektrik kurulu gücünde Avrupan’nın ilk beşinde ve tüketimde de ilk üçünde yer alması tek başına bir şey ifade etmiyor. 

Büyüklük övünmeleri ve güzellemeleri üzerinden bizim fakirleşmemizin ve şirketlere sermaye aktarımın gizlenmesine seyirci kalamayız. Biz propagandayı kabul etmiyoruz, izlemiyoruz, propagandayı sorguluyoruz.

EPK’nın amaçları arasında yer alan elektrik üretiminin çevreye uyumlu yapılmasını da başka yazılarımızda değerlendirelim.

Fotoğraf: Thomas Kelley/unsplash.com