Bir saat düşünün ki bundan 100 sene önce, saatlerin çoğunlukla cepte taşındığı bir dönemde tasarlanmış olsun ve günümüzün dijitalleşmiş modern dünyasında hala aynı tutkuyla tercih edilsin. Bir model düşünün ki hem kadınlar hem de erkekler tarafından keyifle giyilsin. Öyle bir model düşünün ki hem sanat camiasının büyülü dünyasından, hem kraliyet ailesinin görkeminden hem de dövüş sporları ringlerinden, bambaşka insanların birbirinden farklı yaşamlarında ortak bir zevk noktası yaratsın. Bahsettiğim saat Cartier’in Tank modelinden başkası değil.
20. Yüzyıla geçerken saatçilik dünyasındaki en büyük değişimlerden birisi gerçekleşti. Saatler artık cepten çıkıp kolda taşınmaya başlıyordu. Tabi saatçilikteki birçok yenilik gibi, bu değişim de, yeni şık bir tarz yaratmaktan ziyade ihtiyaçtan doğmuştu. Bu seferki gereksinim askeri alandaydı. 1. Dünya savaşının zorlu ortamında hayati öneme sahip olan zamanı ölçmek koldaki bir saatte daha kolay olacağı için, askeri bir ekipman olarak kol saatleri üretilmeye başlandı. Cartier’in yanı sıra günümüzde hala hayatına devam eden birçok marka askeri alanda kullanılacak kol saatleri üretmeye başlamıştı.
İşte bu savaş zamanları, Cartier’in en ünlü tasarımlarından biri olan Tank modeline de doğrudan ilham verdi. İsmini de tasarımını da 1.dünya savaşının devrim niteliğindeki hafif tankı Fransız Renault tanklarından alan Cartier Tank modeli ilk kez 1917 yılında tasarlanmış ancak 1920 yılına gelene kadar ticari olarak piyasaya sürülmemişti.
Aslında ünlü markanın kurucusu Louis-François Cartier, saatçiliğin geleceğinin cepte değil bilekte olduğunu çok erken farketmiş ve bu hisle ilk kez 1904 yılında ilk modern erkek saati olan Santos modelini tasarlamıştı. Cartier o dönem için yeni bir şey olan kol saati konseptini, sadece cep saatine bir kayış eklemek ve kol saatine çevirmek olarak görmedi farklı geometrik formlarla bambaşka bir çizgi sundu.
Tank’ın bu farklı geometrik formu, tahmin edilenin tersine çok çeşitli bir hayran kitlesine yayılıyordu. Ünlü piyanistler, savaşçı generaller, kraliyet mensuplarının yanısıra Muhammed Ali, Clark Gable Gary Cooper gibi birbirinden tamamen farklı kesimlerden insanın saati olarak statüsünü sağlamlaştırıyordu. Bu küçük kasalı, köşeli saatin takım elbiseyle yarattığı uyum ise sadece bir erkek saati olduğu anlamına gelmiyordu. Madonna, Greta Garbo, Brigitte Bardot gibi bir dönemin efsane isimlerinin bileklerini süslerken, Princess Diana, Meghan Markle ile birlikte adeta Kraliyet ailelerinin resmi sembolü haline geldi. 2017 yılında Amerikan siyasi tarihinin önemli karakterlerinden Jacqueline Kennedy Onassise ait Cartier Tank bir açık arttırma ile 380.000 dolara Kim Kardashian tarafından satın alındı. 1962 yılının önemli bir figüründen günümüzün başka bir önemli figürüne kadar aynı arzuyla sahip olunan model, onun ne kadar zamansız bir tasarım olduğunun kanıtı gibi.
70lere gelindiğinde dünyadaki siyasi ve kültürel çalkantıları moda alanında da etki olmaya başlamıştı. Giyimdeki cinsiyet normlarında ciddi değişiklikler oluşuyordu. Erkek kıyafetlerinin daha feminen kadın kıyafetlerininse daha maskulenleştiği bir dönem başlıyordu. Modadaki bu rüzgarın yanı sıra saatçilik de quartz saatler ile kendi teknolojik değişim rüzgarlarını yaşıyordu. Ne sadece erkek ne de sadece kadınların tekeline girmeyen tasarımının yanı sıra yeni bir teknoloji kullandığı mekanizma ve daha ulaşılabilir bir fiyatla Tank, yelpazesini iyice genişletiyordu.
Dönemin en önemli ikonlarından Andy Warhol tank için şöyle demişti “Saatin kaç olduğunu öğrenmek için değil giyilebilecek tek saat olduğu için tank tercih ediyorum.” hatta saati hiç kurmadığını söylüyordu.
Tank koleksiyonu birden fazla alt koleksiyona ayrılmaktadır. Kurucusunun ismiyle anılan Tank Louis Cartier, daha dikdörtgen ve hafif kıvrımlı bir kasaya sahip ve hem quartz hem mekanik versiyonlu Tank Américaine, Spor ve klasik tarzı bir arada yansıtabilen, Lady Diana, Michelle Obama’nın tercih ettiği Tank Francaise, artık üretimi durmuş olsada Tank Anglaise en bilinenlerinden.
Cartier Tank piyasadaki çoğu saatten çok daha uzun süredir üretimde. Klasik tasarımla modern ilkeleri birleştirmeyi başarabilmiş ikonik bir başyapıt ve muhtemelen de şimdiye kadar üretilmiş en iyi unisex saat.