21 Haziran yılın en uzun gündüzü ve en kısa gecesinin yaşandığı zamandır. Tam da Pınar Gültekin kararı ile tüm ülkenin karanlığa büründüğü gün sonrası 21 Haziran’da Türkiye, yaklaşık 15 saat gündüzü yaşadı. Türkiye’nin gerçek aydınlıklara, umuda ve adalete ihtiyacının olduğunu çok hissettiğimiz bir gün bugün. Gerçek aydınlıkların önce biz, sonra siz gençlerle yeniden doğacağı inancı ile yazıma başlıyorum. Günlerin uzayıp, gecelerin kısalması, mevsimler, döngüler üzerine yazılacak çokça yazı, konuşulacak çok başlık vardır elbet ama ben hayatlarımızdaki değişimlerin, dönüşümlerin başlangıçlarından bahsetmek istiyorum.
4 Haziran Pazar günü LGS sınavını verdik, 17 Haziran Cuma günü karnelerimizi aldık, hatta 18 ve 19 Haziran YKS sınavından çıktık. Artık bir nefes alma ve tüm yılın yorgunluğunu atma zamanı. Üstelik bu yıl pandeminin etkisiyle değişen davranış ve bakış açılarımıza rağmen tamamladığımız, “yeni normale” alışmaya çalışarak geçirdiğimiz bir yıl. Şimdi önümüzde güzel bir yaz tatili var ve 21 Haziran belki bizim için de kırılma noktası olur, belki hayatımızda değiştirmek isteyip değiştiremediğimiz birçok şey için, bu en uzun gün ile değişim başlar.
Değişim, kendi farkındalığınız ile başlar. Önce bu seneyi, bedensel ve zihinsel yorgunluklarınızı düşünerek, kendinizi takdir edip sonra eleştirerek değerlendirin. İyi olduğunuzu düşündüğünüz zamanları ve orada size bu an için motivasyon sağlayan destek noktalarınızı belirleyin. Bunları netleştirmek, ilerleyen dönemde ihtiyacınız olduğunda size iyi gelen destek noktalarınızı kolay bulmanızı ve oradan güç almanızı sağlayacaktır. Sonra bu yıl içerisinde yeterli olamadığınızı hissettiğiniz anları düşünün. Neden yetemediğinizi, eksiklerin neler olduğunu, bu eksikleri geliştirmek için neler yapabileceğinizi, hangi iyi destek noktalarınızı bunun için kullanabileceğinizi düşünün. Nelerde iyi olduğunuzu, bunlarla ilgili daha fazla nasıl gelişebileceğinizi düşünün. Sizler henüz yolun başında olan çaylaklarsınız, bu kadar düşünüp farkına varmanız bence yeterli, fazlasını isteyene çok da kulak asmayın. Çünkü geçmiş geçmişte kalır, geçmiş için yapabileceğimiz; değerlendirme ve farkında varmadır. Asıl yapmamız gereken bu farkındalık ile sonrasını planlamak olacaktır.
Öncelikle beden yorgunluğunuzu atın. İyi bir uyku, iyi bir tatil başlangıcı olacaktır.
Doğada vakit geçirin. Ailenize, doğada vakit geçirebilecek aktiviteler yapmak istediğinizi söyleyin.
Okuyun, ne ise okumak istediğiniz, onlar üzerine tatil kitapları, dergileri, çizgi romanları alın ama mutlaka yaz boyunca okuyun. Okuduğunuz her yeni hikâye ile zenginleşin, tecrübe edinin.
Sevdiğiniz şeylere zaman ayırın. Bisiklete binmek mi? Kaykay yapmak mı? Yüzmek mi? Resim yapmak ya da fotoğraf çekmek mi? Ne ise sevdiğiniz, ailenize, sevdiğiniz şeylere zaman ayırmak istediğinizden bahsedin. Yeni hobiler edinin. Yeteneklerinizi keşfetmenizi sağlayacaktır.
Yeme-içme alışkanlıklarınızı gözden geçirin. Evet, yaz, dondurma demektir, limonata, süt mısır, karpuz demektir. Ekonominiz elverdikçe ve sağlığınız tehlikeye girmedikçe, her şeyi yiyebileceğinizi ama ölçüsüne dikkat etmeniz gerektiğini unutmayın.
Evinizde değilse bile dışarıdaki canlara dokunun, onlarla vakit geçirin, onlarla bağ kurun. Hayatınızda sizden başka bir cana yer açın, onunla ilgilenin ve onunla ilgili sorumluluk alın. Büyüklerinizin sizinle ilgili sorumluluklarını yerine getirirken ve sizler için hep iyiyi isterken neler hissettiklerini anlamanızı sağlayacaktır.
Yeni insanlarla tanışın. Yeni arkadaşlar edinin, yeni etkinliklere katılın. Anılar biriktirin. Yazmayı seviyorsanız eğer sizin için değerli olanları bir yerlere yazın.
Ne olursa olsun, tatil size özel kıymetli zamandır. Başardıklarınızın ve başaramadıklarınızın farkına vararak kendinize değişmek için bir fırsat verin. Size özel bu zamanı kıymetli kılacak her şeyi yanınıza alın ve hakkını verin…
Görsel: Vitolda Klein/ Unsplash