Ölümü Beklemek

0
213

Bazen öfkeden bazen kırgınlık ve kızgınlıktan bazen özlemden çoğu zaman ihtiyaçtan yazıyorum. Bu yazıya hepsinden bir parçayla oturdum. Hepsinden bir parça var var çünkü yıllardır hatta yüzyıllardır kadın olarak maruz kaldığımız ayrımcılığa, kıyıma çok öfkeliyim. Onur Haftası dolayısıyla daha yakından tanık olduğumuz homofobiye, transfobiye bu kadar sessiz kalınmasına çok kırgın ve kızgınım. Ve hepsine karşı bir ses çıkarma ihtiyacı hissediyorum.

Geçen hafta (14.06.2022) Danıştay’da görülen İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararına ilişkin itiraz duruşmalarından üçünsünü bizzat yerinde izledim. Duruşma boyunca siyasi parti, sendika, baro gibi 18 farklı kurum ve kuruluşun yanı sıra bireysel iptal başvurularına ilişkin savunmalar vardı. Kadınların her gün nasıl katledildiğini, buna karşın kadınların hakkını savunmaya çalışırken avukatların çabasını ve ne yazık ki bunu haberleştiren kadın gazetecilerin gördüğü ikinci şiddet sarmalını dinledim. 1 Ocak 2022’den bu yana öldürülen kadınların tek tek isimlerini dinledim. En ağır olanı da tüm bu yaşananların ardında İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının “usulen” uygun olduğuna ilişkin davalı tarafın savunmasını dinlemek oldu…

Duruşma sonunda Danıştay savcısı üçüncü kez “İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararı iptal edilmelidir, hukuka uygun değildir” yönünde görüş bildirdi. Bu sırada da kamuoyunda pek çok kişi tarafından izlenen Pınar Gültekin cinayetinde ise bir anneyi buz gibi donduracak bir karar alındı… Müebbet hapis cezası verilen zanlıya haksız tahrik indirimi verildi, zanlıya yardım eden aile üyeleri ise beraat etti.

Bazen ekrandaki imlece bakıyorum hem de epey uzunca. Ne yazacak ne de söyleyecek kelime bulamıyorum. Kadınları, çocukları, hayvanları kısacası ülkesini koruması, kollaması gereken devlet, her gün hakkımızda başka bir ölüm fermanı çıkarıyor, her gün bizi yok eden birini sistematik bir şekilde koruyor. Pınar Gültekin’e yapılanları reva görüyor, hak görüyor, binlerce kadının hayatını riske atıyor. Yetmiyor, senelerdir binlerce kişinin katıldığı ve katılmaktan “onur” duyduğu “Onur Yürüyüşü”nü yasaklıyor, LGBT bireylerden illegal örgüt yaratıyor, varlıklarını yasaklamaya çalışıyor.

Bugün yanındakini yalnız bırakan herkese çok kırgın ve kızgınım. Senelerdir kol kola verdiğimiz mücadeleyi yok sayanlara çok kırgın ve kızgınım. Bir kadın olarak bir kişinin daha acı çekmesine tahammülüm kalmadı. Ama biliyorum ki yolda yürürken sadece o sokaktan yürüdüğüm için samuray kılıcıyla öldürülmeyeceğimin de garantisi yok. Ölümü beklemek istemiyorum, hiçbirimiz de istemiyoruz. Bir gün bir sayıya dönüşmek istemiyoruz hiçbirimiz.

Çok değil isteğimiz; insanca, eşit koşullarda ve özgürce yaşamak istiyoruz. Çok değil, öldürülmemek, dövülmemek ve huzurlu yaşam sürmek istiyoruz. Onur Yürüyüşü yaklaşırken; saklanmadan, gizlenmeden, yasaklanmadan özgürce var olmak istiyoruz. Yan yana olmak, bir arada durmak zor değil.

Unutmadık, unutmayacağız.


Görsel: Sara Rampazzo / Unsplash