Sınav Heyecanını Yenmek…

0
295

Bundan yıllar önce, Amerika’da dost meclisinde, meslekler hakkında sohbet ederken, ülkemizde yapılan ulusal sınavlardan, sınavdan aldığımız puana göre meslek tercihlerimizin değiştiğinden bahsetmiştik. Sistemin, sınavdan önce tercih yaptırdığını, sınav sonuçları açıklandığında da hangi üniversitelere ve bölümlere yerleştirildiğimizi öğrendiğimizi anlatmıştık. Ben o zamanlarda da  sınavların kişinin istediği meslek için, yeterli donanım ve alt yapıya sahip olup olmadığını ölçmesi gerektiğini, oysaki yapılan sınavların başarıya göre sıralama yaptıkları için öğrencilerin bir üst eğitim hayatlarındaki okul seçimlerinde yönlendirici olamadığını dile getirmiştim. Yine yıllar önce Prof. Dr. Selçuk Şirin hocamızın liderliğinde yapılan Türkiye’deki meslek seçimleri üzerine bir toplantıya katılmıştım. Biz eğitimciler, Türkiye’de aile ve çocukların devlet kuruluşlarında çalışılabilme imkânı sağlayan meslekleri tercih ettiğini, ailelerin çocuklara bu konuda baskıcı tutum sergilediğini aktarmış, hocamızı bu geleneksel yapı ile epeyce şaşırtmıştık. Ülkemizin ulusal sınavları, seçeceğimiz okullar, yapmak istediğimiz meslekler üzerine yazılacak çokça yazı, konuşulacak çok başlık vardır elbet ama ben ulusal sınavlar yaklaşırken çocuklar için sınav taktiklerinden, aslında bu taktikleri genel olarak hayatımızın tamamında kullandığımızdan bahsetmek istiyorum. 

Sevgili çocuklar ve gençler, gelin ilk olarak sınav öncesi yaşanan heyecanla başlayalım. Tüm yıl boyunca hazırlandığınız, şimdiye kadarki eğitim hayatınızın size verdiği alt yapı ile öğrendiklerinizi göstermeniz beklenilen ve 1 kere girme hakkınızın olduğu sınav için heyecanlanmanız çok normaldir. Önemli olan, yaşadığınız heyecanı, strese çevirmemenizdir. Stres, herhangi bir konuda kişilerin hissettikleri baskı, gerginlik halidir ve çok yoğun olduğunda başa çıkmakta zorlanılır, yarattığı fiziksel ve duygusal değişimlerle odaklanamamaya neden olur. Sınava yaklaştıkça artan bu heyecanı tüm öğrencilerin yaşadığını, yalnız olmadığınızı unutmamalı, amacınızın sınav ve sınavda bildiklerinizi göstermek olduğunu düşünebilirsiniz. 

Eğitim hayatlarınız bitip de birer yetişkin olduğunuzda bildiklerinizi sakince anlatmanızı gerektirecek çokça an yaşayacağınızı, bu anları heyecana kapılmadan, kendinizi en iyi şekilde ifade etmeye çalışarak atlatabileceğinizi göreceksiniz.

Sınav esnasında soruları okurken aklınızın bir köşesinde sınav ve sonrası ile ilgili başka şeyleri düşünmemeye gayret etmelisiniz. Sorulara odaklanmak yerine başka şeyler düşünmek dikkatinizi dağıtacak, okuduklarınızı anlamınızı zorlaştıracaktır. Soruları okuduktan sonra, soruda yer alan olumlu, olumsuz soru kökünü dikkate alarak cevabı bulmaya çalışmalısınız. Sorulara önyargı ile yaklaşmamalı, çok uzun ve karmaşık gözüken bir soruyu belki de kolayca cevaplayabileceğinizi hatırlamalısınız.

Yetişkin birer birey olarak çözmeniz gereken bir problemle karşılaştığınızda, problemi ve sebeplerini analiz ederek, nasıl çözebileceğinizi düşünmeniz, dikkatinizin dağılmasını önleyecek, olumlu-olumsuz sonuçlara göre karar vermenizi sağlayacaktır.  Hatta bazen tersten giderek önce yanlışları elemeniz problemi çözmenizi kolaylaştırabilir. 

Zamanınızı hayatınız boyunca iyi yönetmelisiniz. Yapamadıklarınıza kitlenmek yerine, yapabileceklerinizden başlamak, süreniz kalırsa yapamadıklarınıza tekrar göz gezdirerek çözümü bulmaya çalışmak hem sınav anında hem de yetişkin hayatlarınızda size her zaman fayda sağlayacaktır. 

Unutmayın ki, hayat sınavlarla bir bütündür. Sizler, sadece sınav anlarında değil, hayatın her anında planlı, zamanı iyi yöneten, problem çözmeye odaklı, önyargısız, kendisine güvenen, morali yüksek kişiler olursanız, başarıya daha hızlı ulaşırsınız…

Fotoğraf: Victoria Müzesi/unsplash.com