Kamyon Dorsesinden Şehre Akanlar

0
330

“Neresi sıla bize, neresi gurbet” çalıyor…  Yeni Türkü, sıralıyor dizeleri…  “Al bizi koynuna ipek yolları / Üstümüzden geçiyor gökkuşağı / Sevdalı bulutlar uçan halılar / Uzak değil dünyanın kapıları”! Savaş, şiddet, yoksulluk, yoksunluk yollara düşürüyor. Yeni yurt arayışı, yeni memleket arayışı. Hüzün, acı, gözyaşı dolu nice öyküler, nice dramlar! “Ekmek herkese yetecekti aslında …” diyor ya şair ([1])! “Tarlaya karga, ambara fare, fırına hırsız, memlekete harami” dadanmasaydı. Bu kadar “şerefsizliği” yapan da “biz”den olacak değildi ya, elbette “gelenler”dendi. Öfkenin içinde ırkçı vurgu da kendini gösteriyor. Bu kadar “şerefsizliği” kim yapabilirdi ki, muhtemelen kökü dışarda olanlardı. Aynı öfke, ırkçı yaklaşım sokakları da kavramıştı. İşsizliğin, ekonomik gidişin, ahlakın bozulmasının sorumlusu kim olabilirdi ki!

Gebze’de bir kamyon! Sürücüsü, jandarma trafik denetimine takılıyor. Sürücünün belge eksikliği ya da yetersizliği nedeniyle gözaltına alınıp, araç da yediemin parkına çekiliyor. Öykü bundan sonra başlıyor. Dorsenin kapağının açılmasıyla, araçtan inen onlarca insan koştura koştura, sokak aralarına dalıp, izini kaybettirmeye çalışıyor. Aralarında çocuklar da var. Aracın plakası 59 olunca, Tekirdağ Valiliği’nden hemen açıklama geliyor.[2] “…plaka rakam grubunun ilimize ait olması sebebi ile kamuoyu nezdinde olayın başlangıç veya geçiş noktasının ilimiz olduğu yönünde intiba uyandığı görülmüş…” tür, denerek olayın Tekirdağ’la ilgisi olmadığı açıklanmıştır. Kocaeli Valiliği de olayla ilgili açıklama yapmış: “… 24’ü Afgan, 9’u Pakistan, 1’i İran ve 1’i Bangladeş uyruklu olmak üzere toplamda 35 yabancı uyruklu şahıs yakalanmış olup işlemlerinin tamamlanmasına müteakiben sınır dışı edileceklerdir.”!

Hikâye elbette bundan ibaret değil. Çünkü, olayın sosyal medyadaki yankısı video görüntüsüyle oldu. Dorsenin kapağının açılmasıyla birlikte onlarca insanın kaçışı görüntülenmiş ve video çoktan sosyal medyada dolaşıma girmişti. Dorsenin kapağı şehre kimleri salıyordu? Hırsızlığın, cinayetlerin, tecavüzlerin potansiyel zanlıları mı Kocaeli sokaklarında kayboluyordu? Tıpkı yıllar önce ABD’de bir kampanyaya konu olan Willie Horton olayında olduğu gibi.

Willie Horton Olayı – Kampanyadaki Döner Kapı!

Video görüntüsü tam da yıllar önce, 1988’de ABD’deki bir seçim sürecindeki olayı hatırlatıyor. Cumhuriyetçi aday Bush ve Demokrat aday Dukakis arasında geçen seçim yarışında, Bush, seçim kampanyasında “Döner Kapı”lı bir kampanya filmiyle rakibini sıkıştırıyor.

Willie Horton, 1974 yılında, Massachusetts Eyaleti’nde bir cinayet işliyor ve ömür boyu hapis cezası alıyor. Olaydan yıllar sonra cezaevinde hükümlülere bir rehabilitasyon programı uygulanıyor; hafta sonu dışarı çıkma izinleri veriliyor. Horton da, mahkeme kararlarıyla bu haktan yararlanan hükümlülerden biri. Gel zaman git zaman, Horton da önce 9 kez izne çıkıp geri dönmesine rağmen, son çıkışında (6 Haziran 1986) bir daha geri dönmüyor. Haftalar sonra Maryland’da bir kadına tecavüz edip, silahlı soygun ve darp eyleminde bulunuyor. Olayların yaşandığı zaman, Dukakis vali!

1988 seçimlerinde Cumhuriyetçi Bush, Dukakis’i bu olayla sıkıştırıyor. Bir kampanya filminde hapishanede, bir döner kapı, turnike… Suçlular turnikeden, kapıdan geçerek toplum içine giriyor. [3]Dukakis, bu kampanya karşısında rehabilitasyon programı sürecindeki suç oranlarını karşılaştırmalı olarak veriyor ve suç oranlarında bir yükselme olmadığını anlatmaya çalışsa da, döner kapılı kampanya etkili oluyor ve Dukakis, süreçten zararlı çıkıyor.

Horton, siyahi bir hükümlü. Yıllar sonra kendiyle yapılan röportajda (The Nation), anayasal haklarının elinden alındığını ve kurgu bir karakter yarattıkları iddiasında bulunuyor.  Kendisi için yaratılan kurgu da; “büyük, çirkin, aptal, şiddetli, siyah” Horton!

Kampanya belki Bush’a seçim sonucu açısından bir kazanç sağladı, ancak kampanyanın ırkçı boyutu da tepki topladı. Şiddetin, suçun kaynağı insan derisinin rengine bağlandı, bağlanıyor.

22 Mayıs’ta, Gebze’deki görüntüler de tıpkı Bush’un döner kapılı reklamı gibi. “Kapılar açılıyor ve suçlular toplum içerisine salınıyor”! Görüntü neredeyse aynı. Tablonun ağırlığı valilerin telaşından belli değil mi? ‘Olayın bizimle ilgisi yok’, ‘olayla ilgili gerekli takip yapıldı, 35 kişi yakalandı ve sınır dışı işlemleri gerçekleşecek’ açıklamaları art arda yapıldı.

Jiletli tellerle ayrılan sınırlar gibi her yer. Açıklama yapan valiler arasına Van Valisi de katılıyor. İran sınırına 4 metre yüksekliğinde 40 kilometresi tamamlanan, 150 km duvar yapılacağını söylüyor. Tıpkı Suriye, Irak sınırında olduğu gibi. Trump’ın “ulusal acil durum” koduyla Meksika sınırını çelik duvarlarla kapatma çabası belli ki örnek olmuş!

27 Mayıs’ın yıldönümünde Menderes’i de anmak gerekir. Galiba “Küçük Amerika” olacağız, ama sınırlara çekilen duvarlarla, yoksulluğun, derin yoksulluğun yarattığı uçurumlarla benzeyeceğiz ABD’ye… Bir de “büyük özgürlükler ülkesi” mitiyle!

Siz iyisi mi, Yeni Türkü’ye, Derya Köroğlu’na kulak verin, “Dönmek” şarkısıyla! Konserler yasaklanırken, engellenirken, evlerin kapılarına kadar duvar örmeye çalışanlara inat!


[1] Neyzen Tevfik

[2] https://twitter.com/tekirdaggovtr/status/1529433798626234368

[3] http://www.livingroomcandidate.org/commercials/1988/revolving-door