Maalesef “başarılı” olamayacaksın genç arkadaşım…

0
345

Bu yazı “yaratıcı sektörler” olarak geçen kendi sektörümdeki gençlere yazılmıştır,

diğer sektörlerde de benzerllikler olduğu için isteyen göz atabilir,

belki siz de benim gibi benzerlikler bulursunuz…

Sevgili genç arkadaşım, meslektaşım;

“Genç” diyorum çünkü muhtemelen babanız, amcanız yaşındayım, bu “genç” lafını üstünlük kurmak, sektördeki bir çok insan gibi kendimi farklı, yukarı bir yere koymak için söylemiyorum, “sevgili” diyorum, çünkü insan sevmesem de tanışsak muhtemelen bir çoğunuzu çok severdim, belki  siz de beni severdiniz.

Önce kötü haberi vermekle başlayayım; bu yazıyı okuyan çok büyük bir çoğunluğunuz bu sektörde başarılı olamayacak. (Muhtemeldir ki başka bir sektördeyseniz yine olamayacaksınız.)

Burada kısa bir ara verelim, siz inkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme aşamalarını kısaca bir yaşayın, kabullenme aşamasına gelen genç arkadaşlarımla hayatın gerçeklerini konuşmaya devam edelim…

……..

……..

……..

Tekrar merhaba;

Başarılı olamayacaksınız çünkü muhtemelen şu veya bu sebeple ortaöğretim ve lisede iyi bir eğitim alamadınız, iyi bir üniversite bitiremediniz, bırakın birkaç yabancı dili, İngilizce’ye bile hakim değilsiniz, ailenizin sektörle yakın bir ilişkisi olmadığı için sektöre torpille giremediniz, daha sektöre bile giremediniz, çünkü malum stajyer almak için bile iki yıl tecrübe isteyen bir sektörden bahsediyoruz. Sektöre kızmayın, tek bir iş ilanına bile binlerce cv. gelen bir sektörde, en iyisini bulup, en ucuza çalıştırıp üzerinizden daha çok para kazanmak istiyorlar, çünkü onlar bu şekilde başarılılar, siz değilsiniz… Çünkü başarılı olmak sizin gibi gençleri yıllarca kadroya almayıp, stajyer olarak gösterip, sgk vb. gibi yükümlülüklerden kurtulmaktan geçiyor. Başarılı olmak 7/24 iliğinizi, kemiğinizi sömürmekten geçiyor.

Başarısız olmanızın sebebi iyi bir okuldan mezun olmamanız olmayacak çünkü üniversite ve sektör arasında artık bir uçurum var, iyi bir okuldan mezun olsanız bile sektörle ilgili doğru düzgün bir bok öğrenmemiş olacaksınız, sebep yabancı dil de değil, çünkü o zaman içerisinde öğrenebilen bir şey, aileniz, “network”, ilişkiler de değil başarısız olmanızın sebebi… Başarısız olacaksınız çünkü başarı denilen şeyin kriterini onlar koyuyorlar siz değil. Kuralları başkalarının koyduğu, kuralları duruma göre değiştirdikleri, “başarı” denilen şeyi kendilerinin altını çizmek için kaygan bir zeminde tuttukları için başarılı olamayacaksınız. Başarınızı kendilerine mal ettikleri için başarılı olamayacaksınız.

Başarılı olamayacaksınız çünkü iyi bir fikir bulduğunuzda “başarılı” patronlarınızın, yöneticilerinizin egosu zedelenecek. O yüzdendir ki sizin fikrinizle ajans ödül aldığınızda sahneye siz değil yöneticileriniz çıkacak.

Başarılı olamayacaksınız çünkü başarı karşılığını ister, gerek şirketlerin boktan hiyerarşik pozisyonlarında gerekse maddi olarak. O yüzden başarılı olduğunuzda örneğin “group head” olmak yerine size ekibin “abisi veya ablası” (böyle saçma sapan bir pozisyon olmamasına rağmen) olmanız teklif edilecek. Henüz o pozisyon için hazır olmadığınız söylenecek ama o pozisyonun bütün sorumlulukları sizin üzerinize yüklenmeye çalışılacak.  Çünkü “group head” olursanız maaşınızı artırmak zorunda kalacaklar. (Umarım “o” ajanstan birileri okumuştur J))

Başarılı olamayacaksınız çünkü sizden beklenen iyi, yaratıcı, stratejik alt yapısı olan fikirler değil, müşteriye satılabilecek, üstelik yüksek prodüksiyonla iyi paraya, iyi karla satılabilecek fikirler.

Başarılı olamayacaksınız çünkü yönetici olduğunuzda sizden beklenen ekibinizi iyi yönetmeniz değil, ekibinizin maliyetlerini düşürmeniz. İyi yönetici olduğunuzda başarılı olamayacaksınız, çünkü yönetici olmadan önce size yaptıklarını altınızdakilere yapabilecek kadar midesiz olabildiğinizde başarılı olarak tanımlanacaksınız.

Başarılı olamayacaksınız çünkü başarıdan bekledikleri, kendilerinin yüzleri tutmadığı için insanca olmayan çalışma koşulları ile ilgili taleplerini onlar adına altınızdakilere söylemeniz, tampon olmanız.

Başarılı olamayacaksınız, çünkü “müşteri her zaman haklıdır” gibi saçma sapan bir önermeyi dayattıkları için, bilgisi, görgüsü olmayan ama her konuda fikri olan ciğeri beş para etmez yeni yetme, cahil, ego savaşı veren marka/müşteri pazarlama departmanındaki insanlara katlanmanızı bekleyecekler, üç kuruş için sizi ezdirecekler. Çünkü hiçbir zaman paradan daha önemli olmayacaksınız.

Başarılı olamayacaksınız çünkü işler ters gittiğinde ilk suçlanan, başkalarının hatalarını yüklenmek zorunda bırakılan, ilk gözden çıkarılan siz olacaksınız, sizi çok kolay gözden çıkaracaklar çünkü bu sektörleri bir bok zannedip alttan gelen ve sizden daha kötü koşullarda çalışmaya gönüllü başkaları olduğu için.

Başarılı olamayacaksınız, çünkü başarının onlar gibi olmaktan geçtiğini size anlatacaklar, başarı kriterlerini onlar koyacak siz değil. Bir çoğunuz bu tongaya, bu köpek dolabına düşecek. Belli bir yetkinliğe, tecrübeye sahip olana dek sizi ezmeye çalışacaklar, başarısız hissettirecekler.

Başarılı olamayacaksınız, çünkü sadece onlar değil, en yakınlarınız, aileniz, sevgiliniz, eşiniz, arkadaşlarınız da başarıyı kazandığınız para, sosyal haklarınız, altınızdaki araba, evdeki mobilyalarınız, cep telefonunuzun markası, yemeğe, içmeye gittiğiniz mekanlar,  “onlara” benzeyen yaşam standartlarınızla belirleyecek.

Başarılı olamayacaksınız, çünkü kimse size insanca, ahlaklı bir yaşam sürüp, yarın öbür gün çocuğunuzun gözlerine bakabilecek bir yüzünüz, çocuğunuzu geçtim sabah tıraş olurken, makyaj yaparken kendi gözlerinize bakabilecek bir yüzünüz olması gerektiğini söylemeyecek.

Başarılı olamayacaksınız, çünkü kimse size ne iş yapıyorsanız yapın, emeğinizi, bilginizi, görgünüzü, tecrübenizi, en önemlisi zamanınızı satıp karşılığında iş dışında kalan zamanlarda istediğiniz bir hayatı yaşamak için para kazandığınızı, denklemin bu kadar basit olduğunu söylemeyecek, çünkü işlerine gelmeyecek.

Başarılı olamayacaksınız, çünkü size kimse boktan bir sistemde kartvizitinizde ne “title” yazdığından ziyade, çocuğunuzla geçirdiğiniz kaliteli zamanların ne kadar değerli olduğunu, sevdiklerinizle telefona, maillerinize bakmadan geçirebileceğiniz kısa da olsa vaktin değerini, ekmek yapmak için maya hazırlamanın keyfini, otostopla, arabayla, otobüsle, trenle eğer imkanınız varsa bir motosikletle her şeyi geride bırakıp kendinizle baş başa kalarak yolda olmanın ne kadar önemli ve keyifli olduğunu, yeni bir kitap okumanın, yeni bir film seyretmenin, yeni yerler keşfetmenin, huzur içinde kendinizle baş başa kalıp, sosyal medyaya, maillere, haberlere bakmadan kendinizi keşfetmenin önemini, bir yaz akşamı kendi ellerinizle yaptığınız mezelerle kendi başınıza veya sevdiklerinizle rakı içmenin tadını anlatmayacak.

Başarılı olamayacaksınız, çünkü bir gün benim yaşıma geldiğinizde kimseye maddi, manevi borçlu olmadan, örneğin sizin gibi gençlerle, büyüklük taslamadan, ahkam kesmeden, tavsiye vermeden vakit geçirmenin, onları anlamaya çalışmanın, onlarla vakit geçirmenin önemini ve sizlerden öğrenmenin, sizlerin bakış açısını yakalamanın değerini anlatmayacak.

Başarılı olamayacaksınız, çünkü ya onlar gibi olup kendinizi başarılı sanıp aslında bir bok olamayacaksınız, ya da aslında başarılı olduğunuzda maalesef bunun farkında olamayacaksınız, fark ettirmemek için ellerinden geleni yapacaklar.

Başarının yalnızca işinle ilintili değil de topyekün kendi hayatında olduğunu anladığında ancak başarılı olacaksın, gerisi hikaye…

Bir zamanlar, sosyal medya kullanırken söylediğim gibi, siz yine de tavsiyelere kulak asmayın, her zaman burnunuzun dikine gidin… Başarı burnunuzun dikinde…

Önceki İçerikYaz biterken…
Sonraki İçerikKalıcı mı geçici mi?
1966, İstanbul doğumlu. Marmara Üniversitesi, Basın-Yayın Yüksek Okulu,Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin Radyo ve Televizyon Bölümü’nde yüksek lisans yaptı ve doktora çalışmasına devam etti, tez aşamasında ayrıldı. 1984-1989 yılları arasında, bir yandan okurken bir yandan Toros Mühendislik şirketinde İthalat ve Pazarlama Müdürü olarak görev yaptı. , yine aynı yıllar arasında UNESCO’ya bağlı, kar amacı gütmeyen uluslararası programlara sahip “The Experiment In International Living in Turkey”de Program Koordinatörlüğü görevini yürüttü. 1991 yılında Şeker Sigorta’da Reorganizasyon, Pazarlama ve Reklam Müdürü olarak mesleki kariyerine başladı. 1993 yılında Oyak Sigorta’da Reklam Müdürü olarak görev aldı. Dream Design Factory’de 7 yıl Genel Koordinatörlük, (dDf'teki son 3 yılında dDf’nin yan kuruluşu olan dda, Dream Design Advertising’de Müşteri İlişkileri Direktörlüğü) Capital Events’de 2 yıl Genel Koordinatörlük görevlerinde bulundu. 2003 yılında X-event’in kurucu ortaklarından biri olarak, şirketinin genel koordinatörlük görevini üstlendi. 2005-14 yılları arasında Farkyeri Reklam Ajansının Kurucu Ortakları arasında yer aldı. Ulusal ve uluslararası müşteriler için yüzlerce başarılı projeyi hayata geçirdi.Reklamcılık ve Etkinlik Yönetimi alanlarında bir çok ödül aldı. İstanbul Modern Sanatlar Galerisi’nde Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptı. Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği Genel Koordinatör olarak görev yaptı. Çeşitli kitap projelerine katkıda bulundu, çeşitli dergi ve gazetelerde yazı, araştırma ve makaleleri yayınlandı. Halen bir çok ajans ve markaya danışmanlık vermektedir. TTNet'in "Yaratıcıya Destek, Yaratıcı Ekonomiye Destek" projesinin eğitmenlerinden oldu. 2006-2011 yılları arasında Bilgi Üniversitesi, Reklamcılık Bölümü’nde, “Etkinlik Yönetimi” dersleri verdi. Fenerbahçe Kulübü, Yüksek Divan Kurulu Üyesidir Specialties: Advertising, Event Management and Marketing, Special Project