Çek Kürekleri, dertler dümen suyunda kaybolsun… 

0
374

Temmuz güneşi Ege Denizi’nin muhteşem koyları üzerinde yükselmeye başlayalı neredeyse üç saat olmuş. Sabah serini yerini inceden sıcağa, neme, pusa bırakıyor. Bodrum Bitez’de deniz uysal, sakin, çarşaf gibi. Koyun en ucunda sabahın altısından bu yana her yaştan insan çeşit çeşit kano ile kürekleri çekmeye çıkıyor.

İskeleye yanaşıp baktığınızda dümencilerin tekneye nasıl binildiğinden başlayıp, küreğin nasıl tutulduğuna, kanonun ve küreklerin aksamlarının isimlerinin neler olduğunu anlattıklarını duyuyorsunuz.

Çeşit çeşit kano var ve bunların kullanıcı sayısına, boyuna, kürek sayısına göre isimleri var. Eğitimler genellikle dört çifte denilen, 4 kürekçinin Çifter kürek çektiği ve bir dümencinin olduğu kanolarda yapılıyor. Gerçi kürekçiler bu teknelere kano değil, deniz kürek teknesi veya olimpik futa diyor. İyi bir kürekçi olmak uzun sürse de temel eğitim için 1 saat yetiyor. Bu bir saatte önce kanoyu, küreği, malzemeyi ve komutları öğreniyorsunuz, sonra daha ilk günden küreklere asılıp öğrendiklerinizi uyguluyorsunuz.

Kürek çekmeye başlarken öğrendiğiniz ilk terim “Alma”. Alma yani kürek çekme bekle. “Al” komutu geldiğinde kürek çekiyorsunuz.

Dört çiftede dümencinin hemen önünde yer alan kürekçiye “Hamla” deniyor . Dümencinin komutlarını uygularken herkes hamlaya uyuyor. Hamlanın hemen arkasında yer alan kürekçi hamla sırtı. Dümenci daha iskeleden ayrılmadan komutlara başlıyor. Kürek gittiğiniz yönün tersine oturduğunuz enteresan bir spor. Sadece dümenci gidilen yönü görüyor. Küreği terse çekmeye siya deniyor. Dümenci kimin küreği nasıl çekeceğini çok net bir şekilde anlatıyor başta, örneğin hamla ile birlikte siya, hamla ile aynı anda kürek çekerek geri yani baktığınız yöne gitmek için kürek çekmek demek. Dümenci iskeleden ayrılırken örneğin şöyle bir komut verebiliyor:

-Palalar dik!(Küreğin suya giren ve gücü denize aktaran kısmına pala deniyor) Hamla ve hamla sırtı sol (iskele) kürekler siya (geri)…

1 ve 2 numara al sağ(sancak) kürek al üstüne…

İskeleden ayrıldıktan sonra önce sadece kollar, daha sonra yavaş yavaş tüm beden kullanılarak, komutlar eşliğinde kürek çekiliyor. Burada kullanılan bir çok terim var ama bunlara bu yazıda değinmeyeceğim. Kürek çekerken yüzde altmış bacaklar, yüzde otuz üst gövde, yüzde on da kollardan kuvvet alınıyor. Kürek çekerken çalışmayan kas yok desek abartmış olmayız yani.

Denizcilikte yol üstünlüğü çok önemli ve temel olarak yol üstünlüğü her zaman kürek ile kol gücü ile ilerleyen teknelerde.

-HOP!

Dümencinin bu komutunu duyan kürekçiler en öndeki hamlayı takip ederek aynı anda kürekleri suya sokuyor. Aynı anda çıkarıyor. Aynı anda dizler çekiliyor, kollar geriliyor. Sırtlar dik şekilde kollar yana açılarak, küreğin elcikleri okşar gibi ittirilerek palalar suyu yarıyor. Aynı anda oturakların sabit gıcırtısı, küreklerin yuvalarına oturma sesi dalga ve rüzgar sesine karışıyor.

-HOP!

Kürekler suda

-HOP!

Kürekler havada

-HOP!

Kürekler suda

-HOP!

Kürekler suyun üstünde…

İnce uzun kano, dümencinin komutları, hamla ve ona uyan diğer kürekçilerle birlikte Ege sularını yararak ilerliyor.

Kürek sporu, denizi, güneşi, rüzgarı, teri vücudunuza işleyen bir spor. Yukarıda dediğim gibi kürek çekerken bütün kaslar çalışıyor. Kürekte de tıpkı dalışta olduğu gibi her şey ekibin en zayıf halkasına, gücü en az olana, en acemiye göre yapılıyor. Bir süre tempolu ve akışkan kürek çekildikten sonra bir noktada mola veriliyor. Molalarda sohbet denizin, güneşin rüzgarın da etkisi ile baldan tatlı. Dümenci hariç herkesin sırtı birbirine dönük ama omuz omuza verilmiş bir birlik var. Ben kürek sporunun daha çok acemisiyim, hiç katıldığım yarış yok. Gözlemlediğim kadarıyla takım olup yarışanlar bundan çok büyük keyif alıyor. Benim yarışım şimdilik kendimle. Şimdilik elciği daha iyi kavramaya, dümenciyi daha iyi dinlemeye, küreği daha efektif çekmeye odaklıyım. Kürekte de dalışta olduğu gibi başlangıçta ekipman ve kendinle ilgilenmekten çevreni hiç fark edemiyorsun. Kürek çektikçe hem sesleri dinlemeyi hem de çevreyi izlemeyi de öğreniyorsun.

Kürek aslında ülkemiz için gerçekten müthiş bir spor. Malzemesi görece ucuz, bakımı kolay. Başka bir çok spora göre maliyeti az, kısa zamanda çok etki eden bir spor.

Düzenli kürek çeken insanlar bu sayede kısa sürede daha zinde ve daha atletik hale gelebiliyor. Deniz, rüzgar, güneş, sabahları erken kalkmak da bir çok şeyi düzene koyuyor. Kafanız düşüncelerle dolu olsa da o ilk “al üstüne” komutu ile birlikte kürek çekmeye başladığınız anda, tüm dertler dümen suyunda kaybolup gidiyor. Kaslar ısınıyor, gözler çevrede güzelliklere doyuyor, tempo ile düşünceler dağılıyor.

Kürek sporuna ben daha yeni başladım ama oğlum geçen yazdan beri çeşitli kulüplerde kürek çekti. Sonunda onu beklerken ben de başlayayım dedim. Sanırım çok iyi yaptım. Türkiye’de denize, göle kıyısı olan her şehirde kürek okulu olsun isterdim ama maalesef öyle değil, yine de gelişmeler umut verici. Örneğin sadece Bodrum’da bile 5 kürek kulübü var. Biz Dağhan ile bu kulüpler arasında Bodrum Halikarnas Kürek Kulübünü seçtik.

Geçtiğimiz yıl Dağhan Ayvalık’ta Kratos Kürek Kulübü’nde kürek çekmeye başlamıştı. Kratos Kürek Kulübü’nü ise bize Ayvalık’ta sevgili Sedef Yolgeçenli önermişti. İyi ki önermiş. Kürek hakkında daha detaylı bilgi almak isterseniz, size önereceğim ilk adres 1966’dan beri kürek sporuna gönül vermiş olan Rasih Celal Gürsoy’un https://celalgursoy.com/ ve https://www.kurekrehberi.com/ siteleri.

Eğer hayatta her şey üzerinize geliyorsa, bunaldıysanız, kürek sporuyla ilgilenmek kafayı toparlama, canlanma vesilesi olabilir.

Kapak Fotoğrafı: Arım Arıman