“Amerikan Rüyası” kavramı “tüm insanların yaşam, özgürlük ve mutluluğu arama” hakkıyla eşit yaratıldığını ilan eden “Bağımsızlık Bildirgesi”ne dayansa da terimi ilk kez kullanan 1931 yılında James Truslow olmuştur.
2. Dünya Savaşından sonra 1950’li yıllarda lüks, rahatlık, tüketim çılgınlığıyla kendini gösteren Amerikan rüyasının klişeleri arasında banliyöde müstakil bir ev, güzel bir mutfak, çekirdek aile yapısı, köpek, çamaşır makinesi, kurutucu, elektrik süpürgesi, elektrikli tıraş makinesi vb. yer almaktadır. Savaş sonrası gelen refahın yansımaları olan rahat ve lüks bir yaşam özlemi otomotiv sektörünü de derinden etkiledi.
Steven Heller’a göre; “Amerikalılar otomobili modern hayallerin, dürtülerin ve tutkuların vücut bulmuş hali olarak kabul etmeye başladılar” Bunu fark eden otomobil üreticileri daha önceki yıllarda araçların mekanik özelliklerini, dayanıklılıklarını ön plana çıkarırken artık tasarım ve yaşam tarzını ön plana alarak üretimlerini şekillendirdiler. 50’li yıllar Chevrolet, Pontiac, Packard, Ford, Oldsmobile gibi markaların gerek üretimde, tasarımda gerekse pazarlama söylemlerinde büyük bir değişikliğe ve savaşa dönüştü.
Bunun yanı sıra yıllar boyunca gerek otomotiv sektörü konsept arabalarıyla, gerek özel şirketler ve tasarımcılar yaptıkları otomobil modifiyeleriyle gerekse Hollywood bilim kurgu filmleri geleceğin otomobillerini şekillendirmeye çalıştılar. Ancak bunlardan bir tanesi var ki; hem Amerikan rüyası hayal sınırlarının ötesine geçebilmiş hem de bugün kullandığımız otomobil aksesuar konseptlerine öncü olmuştur.
1966 yılında ilk Batmobil’i ve bir çok çılgın sinema ve televizyon otomobillerini tasarlayan George Barris, 1953 yılında kazalı bir Lincoln Capri’yi alarak son derece gelişmiş, o yıllar için hayal sınırlarını zorlayan bir başyapıta dönüştürdü ve Golden Sahara’yı tasarlayarak hayata geçirdi. Golden Sahara’nın bitmiş halini gördüğümüzde başlangıç noktasının ve kasanın Lincoln Capri olduğuna inanmak oldukça zor. Fazla kilometre yapmamış olan Capri başka bir aracı çekerken bir kamyon kasasına çarpmış, kasa ve tavandaki büyük yüzey hasarlarına rağmen motor ve aktarma organları sağlam kalmıştı.
Barris için otomotiv sektörünün Michelangelo’su demek yanlış olmaz sanırım. Barris ve ekibi aracı parçalayarak her şeyi baştan yaptılar. İlk olarak ön ucu tamamen kesildi ve oval şekilli bir ızgaraya sahip alternatif bir yüz yapıldı. El işçiliğiyle yapılan yeni bir gövde, etrafı saran ve dönen, Lincoln Mercury bayi parça departmanından temin edilen füturistik bir ön cam ve altın çerçeve, pleksi panellerle oluşturulan bir T-Top kanopi ve Los Angeles’taki yerel bir şirkete yaptırılan devasa ve kavisli bir arka cam, Kaiser Manhattan’dan alınan ve arka lambaların etrafına takılan ikiz dört kuyruk kanadı, bagajın üzerinde 1930’lardan kalma bombeli çelik bir yedek lastik kapağı… Mükemmel ve parlayan bir sedef rengini bulmak için balık pullarını öğütüp boyaya kattılar ve altın kaplama parçalarla kontrast yarattılar. Muhtemelen Lincoln’un tavanı parçalanmasaydı da Barris üstü açık bir arabaya yapmak için kesecekti. Aracın beyaz renkteki sadeliği ön ızgara, kaputun ortasından, tekerleklerden, arka tamponlara kadar uzanan şerit üzerindeki altın kaplama süsler bu sadeliği iddialı bir hale getiriyordu.
İlk Golden Sahara aynı zamanda Batmobil’in prototipi haline de gelecekti. Aksesuar ve detaylar inanılmazdı; bagajı açmak için arka plakayı çevirmek gerekiyordu ve bagaj elektrikli bir amortisör sayesinde yavaşça kendiliğinden açılıp kapanıyordu, iç mekanda beyaz o zamanlar için oldukça yenilikçi olan suni deri ve altın friz döşeme kullanıldı, iki inchlik pedli tüylü kilimden zemin kaplamaları ve altın süsleme parçaları bulunuyordu. Eğimli arka koltukta bir buzdolabı; bardakları, kadehleri, buz kovası ve malzemeleriyle bir kokteyl bar yer alıyordu. Ön panele tüplü bir televizyon ve altına da hi-fi bir radyo yerleştirilmiş, sürücü ve ön yolcu koltuklarının arasında da bir o zamanlar çok moda olan makaralı, aynı zamanda kayıt da yapabilen bir teyp yerleştirilmişti.
Barris bununla yetinmedi ve 1956 yılında otomobil koleksiyoncusu Jim Street (gerçek adı Jim Skonzakes) tarafından Dayton, Ohio’daki Delphos Machine and Tool mağazasında yapılacak olan Golden Sahara II için 75.000 dolar gibi büyük bir yatırım aldı. ( O günlerin 75.000 doları hemen hemen bugünün 700.000 dolarına denk geldiğini de unutmamak lazım. )
Golden Sahara II’de ekstra olarak kapılar elektronik olarak uzaktan kumanda ile açılıyordu. Titreşimli masaj koltukları takıldı. Daha fazla lüks için vizon halılar konuldu, çalışmasa da ön panele bir telefon aplike edildi. Bir gün herkesin otomobil telefonlarıyla konuşacaklarına inandıklarının vizyonu olarak oldukça önemliydi. Uçak dümeninden esinlenilmiş bir direksiyon, yine uçak kokpitlerinden esinlenilmiş ve vites yerinde bulunan bir çubuk yer alıyordu. Bu çubuk ileriye itildiğinde araç hızlanıyor, geriye çekildiğinde yavaşlayarak fren görevi sağlıyor, sağa ve sola itildiğinde ise direksiyonu çeviriyordu. Ayrıca motoru çalıştıran ve durduran, kapıları açan, hatta hızlanma ve frenlenmeyi yöneten bir uzaktan kumandaya sahipti. Tamponlara gömülmüş olan antenler otomobilin bir şeye çarpacağını algılayarak otomatik olarak frenleme yapıyordu.
Golden Sahara II’nin en çarpıcı görsel unsuru ise Goodyear tarafından özel olarak üretilen ve “Neothane” olarak bilinen, yarı saydam lastikleriydi. Goodyear o yıllarda kötü hava şartlarında araçları daha iyi görünür hale getirmek için ışıklı lastikler fikrini denemekteydi. Ledli ve frene basıldığında yanan lastikler otomobilin tasarımına ayrı bir hava katmıştı. Ayrıca siyah jantların ortasında yanıp sönen, sinyal görevi gören ayrı ledler de yer alıyordu.
Otomobil bittikten sonra Street yeni oyuncağıyla Amerika Birleşik Devletlerinin bir çok eyaletini gezdi, gerek basın gerekse kamuoyu çılgına dönmüştü. Çok kısa bir sürede Amerika’nın en popüler otomobillerinden biri haline geldi ve ünü dünyaya yayıldı. 1960 yılında Golden Sahara II “National Championship Custom Car Show”da “Best Show Car” ödülünü kazandı. Street 1962 yılında “I Got Secret” yarışma programında aracının uzuktan kumandayla neler yapabileceğini gururla gösteriyordu. Daha sonraları ise Golden Sahara II Jerry Lewis’in oynadığı ve bir Hollywood klasiği olan “Cinderfella” filminde yer alacak, Florida Güzeli seçilmiş Mrs Street tarafından Maxwell Buick Showroom’unda çekilen bir televizyon haber bülteninde de kendini gösterecekti.
Golden Sahara II 60’lı yıllarda tıpkı oryata çıktığı gibi bir serap gibi aniden ortadan kayboldu ve uzun bir zaman haber alınamadı. Street 2018 yılında hayatını kaybedene kadar otomobil hakkında şehir efsaneleri dışında hiçbir bilgi alınamadı. Otomobil ise Street’in Ohio’daki evinin garajında duruyordu. Klairmont Collection’ın sahibi Larry Klairmont, Golden Sahara II’yi müzayedede 385.000 dolarak satın aldı ve bu ileri görüşlülüğün deha ile birleştiği vizyoner otomobili hassas ve özenli bir restorasyon için Chicago merkezli “Speakeasy Customs and Classics” e teslim edildi.
Golden Sahara II’nin yeniden ortaya çıktığını duyan Goodyear, 1950’lerin “Neotan” lastiklerine saygı duruşunda bulunmak üzere Led ışıklarla donatılmış orijinal yeni lastikler üretip vererek katkıda bulundu. Yeniden aslına uygun hale getirilen ve Cenevre fuarı başta olmak üzere bir çok fuarı ziyaret eden Golden Sahara II; iki yüzden fazla konsept araçlarını sergilediği Klairmont Collection müzesinde hala ziyaretçileri kendine hayran bırakmaya devam ediyor.