Son dönemlerde sık sık Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)’in Türkiye topraklarında İran İstihbaratı’nın unsurları tarafından planlanan çeşitli operasyonları deşifre ettiğine dair bilgilerle karşılaşıyoruz. İran İstihbaratı tarafından Türkiye’de yaşayan rejim muhaliflerine yönelik pek çok kaçırma ve suikast operasyonu yapıldığı bilinen bir detay. En son örnekte İran İstihbaratı’nın Türkiye’de savcıdan başlayıp polis ve askere varıncaya kadar devlet kademesinde de kendisine adam devşirdiği ortaya çıktı. Geçtiğimiz gün İran İstihbaratı’nın Türkiye’de yakalanan unsurlarına savcılık tarafından 30 yıl hapis cezası istendi.
Tam da böylesi bir dönemde İran’da zorunlu örtünmeye karşı yaptığı eylemlerle tanınan İranlı aktivist Shima Babaei’den bir mesaj aldım. Şu an Brüksel’de yaşayan Shima, babası İbrahim Babaei ile ilgi Van’ın Özalp ilçesine bağlı Aşağı Tulgalı Köyü’nde meydana geldiğini öne sürdüğü bir takım olaylar anlattı. Siyasi mahkumlardan olan ve defaatle hapis ve kırbaç cezasına çarptırılan İbrahim Babaei, insan kaçakçıları vasıtasıyla İran’dan hareket etmiş ancak Türkiye-İran sınır hattında ortan kaybolmuş ve 21/12/2021 tarihinde kızı Shima ile yaptığı son telefon görüşmesinden sonra kendisinden bir daha haber alınamamış.
İşte olaylar tam da burada karmaşıklaşıyor; İbrahim Babaei’yi İran’dan çıkarması için anlaşılan İsmail isimli İranlı insan kaçakçısı, Shima ile temasa geçip babasının İran sınırından geçerek Van’a ulaştığını söylüyor ancak buna rağmen Shima bir türlü babasına ulaşamıyor. Üç gün sonra ise aynı İranlı insan kaçakçısı bu kez İbrahim Babaei’nin Van’da başka bir kaçakçının evinde öldüğünü ve cesedinin Türkiye polisine teslim edildiğini söylüyor. Bunun üzerine Babaei ailesi tarafından Van’daki bir avukat vasıtasıyla polise ulaşılıyor, hastane ve morglarda araştırma yapılıyor ancak İbrahim Babaei’nin kimlik ve eşkaline uyan herhangi bir cesedin Van’da olmadığı bilgisi alınıyor.
İranlı insan kaçakçısı İsmail yine Shima ile irtibat kurup bu kez İbrahim Babaei’nin cesedinin Van’ın Özalp ilçesine bağlı Aşağı Tulgalı Köyü’nde olduğunu ve babasının cesedini alması için bu köye gelmesi gerektiğini söylüyor. Bunun üzerine Van’daki avukat Aşağı Tulgalı Köyü’nde araştırmalar yapıyor ve resmî makamların da incelemeleriyle Aşağı Tulgalı Köyü’nde herhangi bir cesedin bulunmadığı bilgisi alınıyor. Shima Babaei, bu durumun şöyle geliştiğini öne sürüyor: “Babam İbrahim Babaei İran devlet yetkilileri tarafından alıkonuldu ve benim Brüksel’den Van’ın Özalp ilçesine bağlı Aşağı Tulgalı Köyü’ne getirilmem sağlanarak İran İstihbaratı tarafından sınırdan İran’a kaçırılmam planlandı!”
Shima Babaei’ye neden babasının İran İstihbaratı tarafından alıkonulduğuna ve kendisinin de Van’dan İran’a kaçırılmak istenildiğine inandığını sorduğumda bana şu detayları anlattı:
“Tahran Üniversitesi’nden doktora dereceli bir veteriner olan babam İbrahim Babaei İran-Irak Savaşı’nda savaşmış bir gaziydi ancak zamanla bir muhalife dönüştü. İlk tutuklanışında 16 ay hapis cezası aldı ve bu cezasının tamamını Sari Cezaevi’nde hücrede tek başına geçirdi. Daha sonra sürekli polis ve istihbarat tarafından alıkonulup sorgulandı. 2009 yılında rejim karşıtlığı suçlamasıyla 5 yıl 9 ay hapis ve 74 kırbaç cezasına çarptırıldı. Bu cezasının bir kısmını Kerec Cezaevi’nde, bir kısmını da sürgün olarak gönderildiği Tahran’ın Evin Cezaevi’nde tamamladı ve 74 kırbaç cezası da Evin’de uygulandı. 182 gün hücrede tek başına kalan babam hem psikolojik hem de fiziki işkenceye maruz kaldı, her iki ayağının parmakları işkence esnasında kırıldı ve herhangi bir tıbbi müdahale yapılmadığı için yamuk kaynadı. Babamın 11 dişi işkencede kırıldı, kalp hastası oldu ve kalbine beş stent takıldı, bastonla yürümeye mahkum oldu ve bel fıtığı oluştu.
Babamla birlikte İran’daki zorunlu örtünmeye karşı eylemler yaptığımız için yine tutuklandık. Babam üç yıl İran’da gizlenerek yaşadı. Sonrasında gıyabında yapılan yargılamada kendisine 5 yıl daha hapis cezası verildi ve bu hüküm kesinleşmeden babam İran’dan kaçarak Türkiye’ye gelmek istedi. Babamı yakalamak için İran devlet yetkilileri evini bastılar. Bizim araştırmalarımıza göre babam hiç Türkiye’ye geçmedi ve Türkiye-İran sınırında devlet yetkilileri tarafından yakalanarak alıkonuldu. Beni Brüksel’den Van sınırına getirip oradan İran’a kaçırmak için İran İstihbaratı tarafından plan yapıldı ve bunun için babamın öldüğü ve cesedinin Van’da olduğu söylendi.”