Öldürmenin Pek Çok Yolu Vardır

0
297

Bertolt Brecht; Öldürmenin pek çok yolu vardır. Karnına bıçak saplamak, ekmeğini elinden almak, hastalığını iyileştirmemek, kötü koşullarda yaşatmak, ölesiye çalıştırmak, intihara sürüklemek, savaşa yollamak vs…

Mustafa Sait Türk tedavi edilmeden ölmesi için bekletildi.

86 yaşındaki Mustafa Sait Türk için Manisa 3. ACM 10 yıl ceza verdi. Yargıtay onadı. Yatağa bağımlıydı. Bel fıtığı hastasıydı. 2 defa beyin kanaması geçirmişti ve kalbinde iki stent takılıydı. Günde 4 defa İnsülin takviyesi alıyordu. Bu insanı hasta yatağından ambulans marifeti ile aldılar, hapishaneye götürdüler. Doğal olarak orada tutamadılar, acile kaldırıldı.

Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi 9 Ağustos 2023 tarihli düzenlediği raporda “R tipi kapalı/açık ceza infaz kurumlarında kalmasına gerek vardır” dedi.

Neyse ki kamuoyu baskısı ile Adli Tıp Kurumu 2 Ağustos 2023’te yatalak hasta Mustafa Said Türk’ü muayene etmek için İstanbul’a çağırdı. Çıkan rapor neticesinde Tahliye edilen Mustafa Said Türk, evine yara bere içinde getirildi.

Mustafa Sait Türk’ün tüm vücudunun yara bere içinde kaldığı fotoğraflarda görülüyordu. Oğlu Doktor Süleyman Türk “Keşke fotoğraflarıyla birlikte babamın hapishanede bakımsızlığını sembolize eden kokusunu da kaydedip gönderebilseydik. Çok üzülerek söylüyorum, ölmesi için bekletilmiş” dedi.

Şimdiiiii! Bu haberden görüldüğü üzere, bu adama hapishanede kalamaz raporu verileceği yetkililer tarafından başından beri biliniyor muydu? Bence evet! Neden 1 ay boyunca hapishane ve hastane köşelerinde süründürüldü? 1 aylık süreçte tüm sorumlular neden cinayete teşebbüsten yargılanmadı? Çünkü öldürmenin pek çok yolu vardı…

20 Ağustos 2023 tarihinde 16 yaşındaki Mehmet Reşat Erçakır intihar etti.

Kanun Hükmünde Kararname ile işine son verilen polisin çocuğu olan Mehmet Reşat Erçakır neden yaşamından vazgeçti? Bana birçok Psikolojik, Sosyolojik neden sıralayabilirsiniz. “Normal” koşullarda bu nedenleri de dikkate alabilirdik.Tabii eğer Türkiye’de KHK ile sorgusuz sualsiz meslekten atılmalar, KHK’lıları hedef gösteren İntikamcı bir iktidar olmasaydı. Toplumun bir kesimi iktidarın oyununa gönüllü kulluk ederek toplum baskısı oluşturmasaydı…

Mehmet Reşat Erçakır 16 yaşında intihar etti. KHK ile yüz binlerce insanı hedef gösterenler neden cinayetten yargılanmadı? Çünkü öldürmenin pek çok yolu vardı…

Kocaeli’nin Körfez ilçesinde atama bekleyen 23 yaşındaki Edebiyat öğretmeni Aziz Alptekin, evinde intihar etti.

“Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre kardeşini Alptekin’i evde intihar etmiş halde bulan ablası, sağlık ekiplerine haber verdi. Yaralı olan Alptekin, olay yerine gelen sağlık ekiplerinin müdahalesine rağmen, hastaneye ulaşamadan hayatını kaybetti.”

Aziz, üniversiteye gitti. Çalıştı, diplomasını aldı. Hepimiz gibi mezun olduktan sonra işe girip, kendi parasını kazanıp, iyi bir yaşam sürmeyi hayal etmişti. Özel okulların sömürüsü içinde kalmaktansa halkını dikkate alan sistemlerde olması gerektiği gibi devletin ona iş güvencesi sağlayacağını düşündü.

Oysa bizim ülkemizde çocuklarımızın makus kaderini çizer, sonra onları sorunların içine atıp sağ kalanlarla yola devam etmeyi düşünürdü iktidarlar… Aziz öğretmen neden intihar etti? Onu bu yola sürükleyenler neden cinayetten yargılanmadı? Çünkü öldürmenin pek çok yolu vardı…

“İstanbul Kadıköy’de tartıştığı Fatma Duygu Özkan’ı 4. katın penceresinden atarak ölümüne neden olduğu öne sürülen ve serbest bırakılan avukat Doğan C.G. tanıkların ifadeleri üzerine tutuklandı.”

Yüzlerce kadın cinayetinden son haberini aldığımız Fatma Duygu Özkan oldu. Bu cinayette de tanıklar olmasa “kendi atladı” ya da “düştü” denilecekti. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, 2023 Temmuz Kadın Cinayetleri Raporu’nu açıkladı. Rapora göre, Temmuz ayında 33, yılın ilk 7 ayında 227 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Kadın cinayetlerinde en çok ateşli silah kullanıldı.

Erkekler de öldürülüyor diyenler için başka bir platformda başka bir tartışma yürütülür. Çünkü evet hiçbirimizin yaşam güvencesi yok artık ülkemizde. Ancak son dönemlere özgü daha katı ama tarih’in derinliklerinde hep var olmuş kadın cinayetlerinde özellikle erkeği kışkırtma, erkeği kadına düşmanlaştırma vardı. Kadını aşağılama, bir nesne gibi görme vardı. Kadını öldürmeyi bir erkeği öldürmekten daha meşru gösteren bir propaganda vardı. Bu propaganda sistemi yürüten iktidarlar eliyle yapılıyordu.

Bu erkek siyaset akıl, kadınların özgür olmasını istemiyordu. Ve onları korkutmak sindirmek için erkekleri kullanılıyordu. Peki, bu propagandayı yürütenler neden cinayetten yargılanmıyordu? Çünkü öldürmenin pek çok yolu vardı…

“İSİG’in raporuna göre 2023 yılının ilk dört ayında 585, AKP’li yıllarda en az 31 bin 131 işçi hayatını kaybetti

İSİG-İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’dir. ‘İSİG’in açılımını Google’da aradığınızda “ İş sağlığı ve güvenliği” diye açıklamalar görürsünüz. Genellikle sistemin içindeki kurumlar “iş sağlığı ve güvenliği” tabirini kullanırlar. Burada ince gibi görünen ama çok kalın bir ayrım söz konusudur. Çünkü patronlar ve onların gönüllü kulları için iş sağlığı ve güvenliği, işçi sağlığı ve iş güvenliğinden önemlidir. Bakın daha da önemlidir demiyorum, önemlidir diyorum.

Oysa İSİG, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği der. İş kazası demez, çünkü tedbirin işçiyi gözeten yerden alındığı çalışma alanlarında kaza olmaz. Dolayısı ile çalışırken ölen işçiler öldürülmüştür. Bunlar birer cinayettir… Çocuk, genç, yaşlı her ay yüzlerce işçi neden çalışırken hayatını kaybeder ama kimse cinayetten yargılanmaz? Çünkü öldürmenin pek çok yolu vardır…

Derin yoksulluğa mahkum etmek de öldürmenin bir yoludur

Hacer Foggo bir röportajda şöyle diyor: “Kirasını ödeyemeyen, gıdaya erişemeyen, evine icra gelen, ısınamayan milyonlar var. Okulu terk eden çocuklar, üniversite kayıtlarını donduran öğrenciler, iş kuyruklarında, askıda ekmek bekleyen yaşlılar. Yoksulluk artık bir insan hakları ihlali durumuna geldi. Sadece Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre devlet yardımı alan yoksul hanelerde yaşayanların sayısı bir yılda 2,5 kat arttı.”

Beslenemediği için hayatını kaybeden bebekler… Yaşam koşulları zor olduğu için çalışmak zorunda bırakılan çocuklar… Emekli maaşı yetmediği için ek iş yapmak zorunda olan yaşlılar… Açlık sınırında yeterli beslenemediği için hastalıklarla karşılaşan insanlar… Bunlar normal ömürlerini tamamlayamadan hayata veda ediyorlar. Tüm bu ölümlerin de cinayetten tek farkı yasalarda cinayet olarak tanımlanmamış olması…

Yani karnına bıçak sokmadıkları, silahla ateş etmediği, suda boğmadığı, yakmadığı (ki onlar bile cezalandırılmadı), yüksekten atmadığı (ki bunlar için de şahit gerekli) zehirlemediği vs. için katil demiyor yasa. Oysa güpegündüz, apaçık birileri zenginlik içinde keyif çatarken, halkın hakkından servet biriktirirken halka gerekli koşullar sağlanmadığı için ölüyoruz. Hiçbiri cinayetten ya da cinayete teşebbüsten yargılanmıyorlar! Neden? Çünkü öldürmenin pek çok yolu var ve sadece yasada belirtilen yollardan öldürmüşseniz cinayet sayılıyor…

Burada sadece birkaç örneğini verdiğim ama yüz binlercesini her gün yaşadığımız bu vakaların bizim kontrolümüz dışında olduğunu söyleyebilir misiniz? Hepsinden sadece iktidarın sorumlu olduğuna, bizim bu işlerde sorumluluğumuz olmadığına yemin edebilir misiniz?

Hz. İsa’nın dediği gibi “ilk taşı günahsız olanınız atsın!”

Sessizliğimizden tutun, bilinçsizliğimize, korkaklığımıza, işbirlikçiliğimize kadar bu işlerin içinde olduğumuzun pek çok kanıtı var. Evet, Brecht ne güzel demiş; öldürmenin pek çok yolu var…

Öldürenin önüne set olmamak, susup izlemek… Onlar da şunu yapmasaydı iyi olmuş, bizden değil ki, ben kendimi kurtarırım başkasından bana ne demek… Halkla bütünleşmemek, onları yalnız bırakmak… Bencillik, bireycilik, gemisini kurtaran kaptan mantığı ile hareket etmek vs… Bunların hepsi, öldürmenin ve ne hazin ki ölmemizin pek çok yolundan biridir…

Siz bu cinayetlere hangisi ile ortak oldunuz?

Kapak Görseli: Elyse Chia/ Unsplash