Merhaba,
Bugün gelin aletli dalışın çok farklı bir branşından bahsedelim, sportif ve eğlence için yapılan dalışı bir kenara bırakalım medeniyetimizin gizli kahramanlarından sanayi dalgıçlarından konuşalım. Sanayi dalgıcı deyince herkes bu mesleğin yeni bir meslek olduğunu düşünür ancak sanayi dalgıçlığı insanın denizle tanıştığı ve sualtına merak saldığı günden bu yana sanayi dalgıçlığı bir biçimde yapılmış. Ben de 2008 yılında bir süre sırf meraktan Türkiye’de bu işi en iyi öğreten üstelik dünyada sanayi dalgıçlığı konusunda en güvenilir, bilinen sertifikalandırma sistemi olan ADAS yani Australian Diver Accreditation Scheme sistemi ile eğitim veren Boğaziçi Sualtı Araştırma’dan birinci seviye sanayi dalıcı eğitimine başladım. Başladım ancak bitirmedim çünkü gördüm ki sualtında elde kaynak, ingiliz anahtarı ile çalışarak para kazanmak çok cazip gibi dursa da benim dalıştan beklediğim bir şey değil.
Sanayi dalgıçlığının tarihi çok eskilere dayanıyor ancak sanayi dalgıcının sağlığına dair gerekli önlemlerin alınmaya başlaması, bilimin sanayi dalışının oluşturduğu risklere karşı önlemleri geliştirmesi ise çok çok yeni sayılır. İşin doğası gereği sanayi dalgıçları sığ sayılabilecek sularda bile çalışsa aşağıda geçirilen uzun süreler sebebiyle ömür boyu dekompresyon hastalığı yani vurgun tehlikesine yakın yaşıyorlar. Derin sularda uzun süre SCUBA’nın izin vermediği çalışma sürelerini satıhtan aşağıya uzun borularla gönderilen hava ile yapan ve sportif dalışa göre çok daha uzun sürelerde soğuk, karanlık ve bulanık sularda çalışan üstelik ağır işler yapan sanayi dalgıçlarının bu işleri hep kısıtlı sürelerde ve neredeyse sıfır hata ile bitirmek zorunda oluşu da düşünülürse işin ciddiyeti anlaşılır. Sanayi dalgıcı için aşağıdaki riskler fazla, şartlar zordur ve çoğu zamanda çalışılan projeler denizin ortasında, çevrede yakında medeniyete dair izler olmayan yerlerdedir. Çalışma saatleri dışında kalan vakti geçirecek mekan yoktur. Çalışma şartları ağır, üstü gökyüzü altı deniz şantiyelerde sevdiklerinden uzakta, kaynaklar sınırlı yaşanır, o kadar ki çok para kazansanız bile o parayı harcayacak yeriniz yoktur sanayi dalgıcının çalıştığı şantiyede.
Sanayi dalışı zor ve tehlikeli olduğu için dalışa dair disiplin yer yer askeri kurallardan bile sert işler, dalgıçlar derin sulara inerken hayatlarını hem birbirlerine hem de çalışmanın yürütüldüğü platformda yüzey işlerini, aşağı ile irtibatı, kontrolü sağlayan başta dalış amiri olmak üzere yüzeydeki çalışanlara bağlıdır. Dalış amirinin aldığı her karar, iletişim sorumlusunun işine nasıl sarıldığı onlarca metre sualtında kaynak yapan, çekiç sallayan, montaj yapan sanayi dalgıcı için gerçek anlamda hayati önemdedir. Üstelik aylar haftalar süren şantiye şartlarında insanın moralini yüksek tutmasının en doğru yolu sadece ve sadece yapılacak işe odaklanmak, kafa karıştırıcak “gerçek dünyadaki” problemleri unutmaktır.
Uzaktan bakınca sanayi dalgıçlığı çoğu zaman çok para kazandıran eğlenceli bir iş gibi gözükse de gerçekler öyle değildir, sevdiklerinden uzakta zorlu iklimlerde aylarca çalışan sanayi dalgıçları, normal yaşama döndüklerinde aslında çoğu zaman psikolojik desteğe ihtiyaç duyar. Bazen sanayi dalgıçları şantiyelerinde platformlarında canlarını gerçekten dişlerine takarak çalışırken adına iş yaptıkları patronları şirketi iflas ettirip sırra kadem basabilir ve dalgıçların elinde hiçbir şey kalmaz. Veyahut sualtında uzun çalışma saatlerinin ardından yüzeye çıkılsa bile saatlerce günlerce basınç odasında beklemek hayatı küçücük minnacık mekanlarda sürdürmek gerekir.
Sanayi dalgıçlığı şu dünya üzerinde aslında astronotluğa denk bir iş olsa da, sağlam kafa, sağlam vücut, kıvrak zeka ve beceri gerektirse de tıpkı sınıfdaşları madenciler gibi hiç bir zaman tam olarak hak ettikleri ilgi ve desteği görmezler. Tıpkı maden kazalarında olduğu gibi sanayi dalgıcının başına gelen kazalar her zaman gizlenebildiği kadar gizlenir, gençlikte iş çabuk ve ucuza bitsin diye yapılan yüklemeler ileri yaşlarda çeşitli sağlık problemleri olarak ortaya çıkar ve çoğu sanayi dalgıcı yeterince para kazanıp bu işlerden elini eteğini çekse de uğruna yıllarını verdikleri sevdikleri ile yeterince uzun ve mutlu yaşayamadan aramızdan ayrılırlar.
Üstelik ülkemiz gibi kanun ve düzenin laçka olduğu yerlerde sanayi dalgıçları da tüm işçi sınıfı gibi haklarını alamaz, koruyamaz, sağlıklarını mesleklerini koruyacak düzenlemeler hep başka bahara kalır.