Uzayı fethettiler lakîn, âbâd edemediler!

0
302

İnsanlığın aya intikal etmesinin üzerinden neredeyse 53 sene geçti. Bundan tam 19 bin 188 gün önce Armstrong pek meşhur ve tarihe geçen “insan için küçük, insanlık için büyük bir adım” sözünü söyledi ama, gelin görün ki o kadar zaman geçmesine ve uzay yarışına karşılık ayda halen bir dikili ağacımız bile yok!

Büyük uzay yarışı…

Geçen zaman içinde; 1996’da Pathfinder’ı Mars’a, 2006’da New Horizons’ı güneş sisteminin dışına, 2018’de Parker Solar Probe’u da güneşe gönderen insanlık, ayda başarılı bir yerleşimi ne yazık ki gerçekleştiremedi.

Eski Sovyet Rusya’nın 1957 yılında, tam olarak ne işe yaradığı bugün dahi anlaşılamayan, Sputnik’i dünyanın yörüngesine yerleştirmesi ile büyük uzay yarışı da başlamış oldu. O dönemde ABD halkının endişe ve korkusuyla, yaratıcılığının ürünü sputnik görünümlü burgerleri ile dondurmalarının dahi Sputnik’den daha etkili ve başarılı olduğunu söyleyebiliriz.

Sovyet Rusya’nın uzay yarışını başlatan Sputnik’i Amerikan halkında önce endişeye neden olduysa da, kapitalizm kısa sürede bunu fırsata çevirmenin çeşitli yollarını bulmuştu.

Zaten uzay çalışmalarımızın bu kadar sıkıntılı ve verimsiz olması da bilimsel bir gayeden çok bir yarışa konu olmasındandır. En uzağa kim gidecek sorusu uzay ile ilişkimizde her zaman ilk sırada yer alırken, naif bilim insanları da aralarda topyekûn faydamıza olacak bir şeyler öğrenme çabası içinde oldular. Ancak keşifler hep yetersiz oldu, ve insanlık 7 milyar cem-i cümle dünya dışında kendisine yaşayacak bir mekan bulamadı. Buldukları da kara kuru yerler oldu ki yaşamak mümkün değil, ot yok ocak yok. Bu arada, hepi topu İstanbul’a Ankara-Van mesafesinde bulunan uyduların olduğu kuşağı da uzaydan saymadığımı belirteyim. Bu bölgeyi insanlığın uzay çalışmaları alanı değil, lakin silikon vadisinin az üzerimizdeki şubesi olarak kabul ediyorum.

En münasip zevât!

Metaverse’de bile pırasa yetiştirmeyi başaran insanlığın ayda, güneş sistemimizde ve derin uzayda bu kadar beceriksiz olmasının nedeni, bu görevlerin başında hep ehliyetsiz insanların bulunmasından kaynaklanıyor bence.

İrtifa hasebiyle uzaya gitme çabasının ilk kısmının yüksek bir mühendislik gerektirmesi doğaldır. Ancak gitme çabasına esas oluşturan gaye ile varılan noktada yapılacakların neler olacağının belirlenmesi açısından bu mühendisliğe pek ihtiyaç olmadığı aşikar. Bugün insanlık olarak en büyük endişemiz açlık olduğuna göre, gidilen yerlerde sebze meyve yetiştirilmesi konusunda bilgi sahibi olunması pek daha önemli gibi görünüyor.

Özellikle, artan inşaat ihtiyacımızdan mütevellit, hemen burnumuzun dibindeki münbit arazilerin tarımsal üretim amacı için kullanılamadığı dikkate alınırsa, uzayda sebze ve meyve yetiştirme mecburiyetimizin ne denli önemli olduğu daha rahat anlaşılacaktır. Ancak bu elbette ki bir ileri görüş gerektiriyor. İşte bu ileri görüşe sahip kişilerin önlerinin açılarak, uzay çalışmalarına iştiraklerinin desteklenmesi hususunda somut adımlar atılması da pek mühimdir.

Şimdi durumun zaten böyle olduğunu, dünyada uzay çalışmalarını yürüten ekiplerde mühendisten mimara, zoologdan sosyoloğa, mineralogdan nöroloğa, her bilim alanından insanın görev aldığını söylediğinizi duyar gibiyim. Lakin, MIT benzeri bilim kurumlarından mezun olmuş bu kişiler arasında acaba domatesi tarlasında görmüş olan, portakalı dalından koparmış, pırasayı kökünden sökmüş olan var mıdır? Yoktur elbette. İşte bu noktada işin pratiğine hakim insanların da bu görev güçlerinde iş bilirlikleri ve vizyonları ile yer almalarının ne derecede önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Okur kitlemizin idrakından zerre şüphem olmadığı için, bu kişilerin itikadı olan insanlar arasından seçilmesinin önemini ayrıca anlatmama lüzum olmadığını düşünüyorum.

Bunlar hep komünist kumpası!

Yeşil gezegen dururken bir kızıl gezegenin peşinde olmanın ne alemi var? Sovyet Rusya’nın başlattığı uzay macerası, her daim renksiz ve tektip komünist bir gezegen yaratma arzusunun esiri oldu. Bu olası renksiz veyahut kızıl seyyarelerin fethini takiben âbâdının ne denli önemli olduğunu, kuru kızıllıklarının bize bahşedilmiş olan körpe ıspanakların, çıtır salatalıkların, marulların ve bostan patlıcanları ile boy boy sırık fasulyelerinin yeşili ile donatılmasının gerekliliğini şuraya not düşmem lazım.

Bu kabiliyette bir gezegenin tesisi ise ancak bu işten anlayan kişilerin uzay çalışmalarına yön vermesi ile mümkün olacaktır. Bu nedenle, insanlık için öncelikle dikkate alınması gereken yüksek menfaatleri anlamaktaki aczimiz ve sınırlı bilgimiz ile, bu yönde alınan kararları ve yapılan çalışmaları eleştirmemizin de büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum.

Dünyada olduğu gibi uzayda da sağlanacak düzenin mimarı olacak kişilerin, hakkaniyetin kaynağı ve sağlanması uygulamaları hakkında yüksek ilme sahip kişilerden seçilmesi doğrudur. Ayrıca bu bilgi ile mücehhez kişilerin, insanlık olarak her dem karşı karşıya olduğumuz en büyük tehlike olan sinsi komünist faaliyetlerin de önünün alınmasına olanak sağlayacağını rahatlıkla farkedebiliriz.

İnsanlık aydaki bostanın sebzelerini yemeyi çoktan hak etti, hatta geç bile kalındı. Bu sebeple, soğuk uzayı insanlık için yaşanacak bir yer kılacak olan tüm zevâta yolları açık olsun, ayaklarına meteor değmesin diyorum.

Kalın sağlıcakla.

Önemli Not : Samimiyetli ve ciddi fikrim olarak; dünyada ve ülkemizde tarımın herhangi bir alanında eğitim alan, bu eğitimi ile elde ettiği bilgi ve becerileri kullanarak, insanlığın aydınlık geleceğini tesis etmek için büyük özveri ile çalışan ve çalışacak olan herkesi, pırıl pırıl her gencimizi saygıyla ve minnetle selamlıyorum. Ayrıca nasıl ve ne şekilde tertip edildiği belli olan küresel eğitim sisteminin hiçbir bireye çelikten gömlek olamayacağını, herkesin yetenekleri çerçevesinde hemen her alanda özgürce var olabileceğini de peşinen kabul ettiğimi belirtmek isterim.