Moto Kurye Samet Özgül’ün Kardeşi Berna Özgül;
“Bu dünyadan bir Samet Özgül geçti, o güzel motoruna binip aramızdan ayrıldı.”
Özellikle son 4-5 yıldır daha görünür hale gelen moto kuryelerin, sayısının yüzbinleri aştığına dair tespitler de çeşitli raporlarda yer alıyor. 10-12 saat çalışmanın verdiği yorgunluk altında, puanlama sistemi ve hızlı teslimat garantisi verilmesi nedeniyle hız yapmaya zorlanıyorlar. Motosiklet ile seyir halinde olmanın risk yarattığı yağışlı havalarda bile yollardalar. Tüm bu koşullara rağmen hala “Çok Tehlikeli Meslekler” listesine alınmış değiller.
Kurye Hakları Derneği’nin Ocak 2024’de yayınladığı “2023 Moto Kurye Ölümleri Raporu” dikkat çekici bilgiler sunuyor kamuoyuna. Rapora göre 23’ü İstanbul’da olmak üzere 68 moto kurye sadece 2023 yılında hayattan koparıldı. 2024’ün ilk altı ayında ise 25 moto kuryenin ölümü kayıtlara yansıyan gerçekler arasında. Çoğu 18-25 yaş aralığındaki üniversite öğrencileri ve hatta aralarında 15 yaş altı çocuklar da var.
Kurye ölümlerine ve güvencesiz çalışma koşullarına karşı 15 Nisan 2021’de moto kuryeler ve İşçi Dayanışma Derneği’nin İstanbul Levent’te açmış olduğu pankartta yazan “Sipariş mi, canımız mı? Hangisini daha hızlı teslim edelim?” sorusu bir tokat gibi çarpmıyor mu sizin de yüzünüze?
“Sipariş mi, canımız mı? Hangisini daha hızlı teslim edelim?”
Röportajımızın konuğu Berna Özgül. Kendisi, Samet Özgül’ün kardeşi. 28 yaşındaki Samet, üniversite öğrencisiydi. Bir yandan da moto kuryelik yapıyordu. 5 Kasım 2022 gecesi Ankara’da trafikte tartıştığı 3 kişi tarafından darp edildi ve boğazından bıçaklanmış halde ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. O günden bugüne annesi Hacer Baran ve kardeşlerinin adalet mücadelesi sürüyor.
İki yılı aşkın süren mücadelelerini, nelerle karşılaştıklarını ve elbette Samet Özgül’ü, hayallerini, umutlarını konuşacağız. Ama yakınını kaybetmiş ve adalet mücadelesi veren bir aile ile yapacağınız sohbetin benim için oldukça zor olacağını ifade etmeliyim.
Alev Şahin: Sizi ve mücadelenizi sosyal medya üzerinden takip ediyorum. Samet Özgül’ün adalet mücadelesine, sesinizin kitlelere ulaşmasına bu röportajımız ile bir nebze de olsa katkıda bulunabilir isek ne mutlu bize.
Kasım 2022’den bu yana yaşadıklarınıza ve neden adalet için mücadele etmek zorunda kaldığınıza sohbetimizin ilerleyen aşamalarında detaylıca değinmek niyetindeyim. Ama önce sizden kardeşiniz Samet’i dinlemek isterim. Kaybettiklerimizin birer rakam değil kardeş, evlat, insan olduklarını unutmamak adına soruyorum bunu. Paylaştığınız fotoğraflarında doğayı ve hayvanları çok sevdiğini görüyorum. Bize nasıl anlatırsınız kardeşinizi?
“Bu ülkenin aydın gençlerinden biriydi.”
Berna Özgül: Abim Samet Özgül, 28 yaşındaydı ve bu ülkenin aydın gençlerinden biriydi. Aynı anda iki üniversitede okuyordu: Gazi Üniversitesi Tarih Bölümü ve İstanbul Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü. Eğer hayatta olsaydı, kısa bir süre sonra mezun olacaktı.
Geçimini sağlamak için Trendyol-Go şirketinde kurye olarak çalışıyordu. Ancak motor kullanmayı o kadar çok sevdi ki kendisine keyif için kullanabileceği bir BWS motor aldı ve onunla gezmekten büyük mutluluk duyuyordu.
Samet, çocukluğundan itibaren hayvanları ve doğayı çok seven biriydi. Aynı zamanda sporla da ilgilenirdi; Muay-Thai ve Capoeira sporlarıyla uğraşıyordu. Capoeira’yı birlikte yapmıştık, bu benim için çok değerli bir anı. Kendine ait küçük bir odası vardı. Boş zamanını bilgisayar başında geçirir, İlber Ortaylı ve Celal Şengör’ün programlarını izlerdi. Kendini geliştirmekten büyük keyif alırdı ve bana da bu konuda hep ışık tutmuştur.
Samet, nazik, kırıcı olmayan ve sorunlarını karşılıklı iletişimle çözmeye çalışan bir insandı. Bugüne kadar ne birini diliyle kırdı ne de bile isteye kimseye zarar verdi. Çok saf, temiz ve iyi kalpli biriydi. Olayın yaşandığı gece de büyük ihtimalle karşı taraftan böyle bir saldırı beklemiyordu, konuşarak anlaşacaklarını düşünüyordu. Ancak bu dünyadan bir Samet Özgül geçti, o güzel motoruna binip aramızdan ayrıldı…
Alev Şahin: Ülkemizde en ucuz şeyin insan canı olduğunu düşünenlerdenim. Evinizden çıkıp akşam geri dönebileceğinizin hiçbir garantisi yok. Kafanıza rüzgardan kopan bir tabela düşebilir. Kaldırım çökebilir. Yolunuzda yürürken ya da durakta otobüs beklerken araba çarpabilir. Samuray kılıcı ile hiç tanımadığınız biri size saldırabilir. Bu haberlerin hepsi gerçek ne yazık ki.
Samet ise trafikte ışık ihlali yapan kişilerin saldırısına uğruyor.O’nu sizden alanların, ömrünü çalanların ikisinin beraat ettiğini, birinin ise takdir indirimi ile sadece 25 yıl ile cezalandırıldığını okumuştum. Bildiğim kadarıyla dosya şu anda Yargıtay’da. Yargılama süreci hakkında detaylı bilgi verebilir misiniz bize?
“İki yıldır adalet arayışımızı sürdürüyoruz.”
Berna Özgül: Tabi ki. Samet Özgül’ün katledilmesine ilişkin dava, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, görüntüleri, şahit tutanaklarını ve sanıkların sabıkalı geçmişlerini dikkate alarak Halil İbrahim Demirci’ye indirimsiz müebbet hapis cezası verdi. Mustafa Demirci ve Bülent Açıkgöz ise suça yardım ve iştirak nedeniyle 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak İstinaf Mahkemesi, bu kararı bozarak yeniden değerlendirilmesini talep etti. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk kararında ısrar etti ve tekrar aynı cezaları verdi. Bu karar, şu anki şartlar göz önüne alındığında bir nebze de olsa içimizi rahatlatmıştı. Mahkeme başkanının o an ki kararlı bakışı, benim için unutulmaz bir an olarak kaldı. Fakat İstinaf Mahkemesi kararı tekrar bozdu ve duruşmalı bir davayla yargılama yapmaya karar verdi.
Son duruşma, 28 Haziran 2024’te İstinaf Mahkemesi’nde görüldü. Burada adalet duygularımızı derinden sarsan bir karar çıktı. Halil İbrahim Demirci’nin müebbet hapis cezası, sabıka kaydı olmasına ve iyi hal göstermemesine rağmen 25 yıla indirildi. Daha da vahimi, 20 sabıkası bulunan ve uyuşturucu ticareti yapan Mustafa Demirci ve Bülent Açıkgöz beraat ettirildi. Bu kişilerin, beraat kararından sonra hâkime ve savcıya teşekkür ederek mahkeme salonunu terk etmeleri, acımızı daha da katladı. Bülent Açıkgöz, abim Samet’in ölümünden sonra da suç işlemeye devam etti ve adam yaralama suçundan hüküm giydi. Sabıka kayıtlarına baktığımda, suç işlemeye ne kadar meyilli olduğunu açıkça görüyoruz. Böyle bir geçmişe sahip birinin beraat alması, adalet sistemindeki çarpıklığı gözler önüne seriyor.
Ben ve ailem, yaklaşık iki yıldır adalet arayışımızı sürdürüyoruz. Bu süreçte ülkemizde işini vicdanlı ve doğru yapan yargı mensuplarına da minnettarız. Ancak İstinaf Mahkemesi’nin bu kararı yalnızca bizim değil, tüm Samet Özgüllerin adalet duygusunu derinden yaralamıştır. Bu kararı asla affetmeyeceğim.
Düşünce suçundan cezalar yağdırılırken, toplumun huzurunu tehdit eden suçluların cezasız bırakılmasını anlamak mümkün değil. İstinaf Mahkemesi heyeti yalnızca bize değil, bu ülkedeki tüm adalet arayan insanlara özür borçludur.
Alev Şahin: Adaletin kantarı epeydir bozulmuş halde. Adil işlediğini, adil karar verildiğini düşündürten çok az davaya rastlıyoruz.Sayısı azımsanmayacak kadar çok ailenin ise yıllar süren adalet arayışı içerisinde olduğunu siz de takip ediyorsunuzdur. Peki, mücadeleniz boyunca kamuoyunun desteğini yeterli buluyor musunuz? Siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, hukuk örgütleri ve muhalif medyayı yanınızda görebiliyor musunuz?
“Yanımda olun. Omuz verin. Ses verin.”
Berna Özgül: Ne yazık ki kamuoyunun desteği yeterli değil. En son görülen duruşmada Samet’in katilini savunanlar bile bizden daha fazlaydı ve bu durum beni derinden yaraladı. 2022’den beri hiçbir siyasi parti, örgüt ya da kişiyi ayırmadan herkese ulaşmaya çalışıyorum. Mail, sosyal medya ve her türlü iletişim kanalını kullandım. Yanımda olanlar oldu; özellikle Kemal Kılıçdaroğlu, Ümit Özdağ, Okan Konuralp ve Perihan Koca gibi isimler bu davada desteğini hissettirdi. Ancak hukuk örgütlerinden ya da diğer pek çok kesimden gerçek bir dayanışma göremedim.
Adalet aramak, bir insanın kendi ülkesinde mücadele etmek zorunda kaldığı bir şey olmamalı. Adalet talep etmek, bir bireyin çaresizce omuzlamak zorunda olduğu bir yük olmamalı. Ama ben, abimden sonra tutunacak hiçbir şeyim kalmasa da mücadele ediyorum. Onu yaşatamadık ama başka Samet Özgüller ölmesin diye bu savaşı sürdürüyorum.
O yüzden diyorum ki, kimse uzaktan izlemekle yetinmesin. Kimse “uzaktan takip ediyoruz” gibi göstermelik bir cümleyle vicdanını rahatlatmasın. Yanımda olun. Omuz verin. Ses verin. Ancak hep birlikte bu çürümüş düzeni yenebiliriz. Samet’in hatırası, adaletin yeniden inşası için bir umut ışığı olsun.
Alev Şahin: Evladını kaybetmiş ama katili bulunmayan ya da bulunsa da çok az cezalarla serbest bırakılan ailelerin yanında olmak, sesine ses vermek, omuz vermek çok kıymetli bir dayanışma örneği. Ailenizin bundan sonra mücadelesi nasıl devam edecek? Okuyucularımızdan bundan sonrası için nasıl bir dayanışma talebiniz var? Adalet mücadelenizi yeni öğrenen ve ne yapabilirim diye düşünenlere bir çağrınız var mı?
“Mücadelemiz, adalet arayan tüm aileler içindir.”
Berna Özgül: Evladını kaybetmiş, katili bulunamayan ya da hak ettiği cezayı almayan ailelerin yaşadığı acı tarifsizdir. Aile olarak bizim mücadelemiz şu anda Yargıtay aşamasında ve amacımız, sanıkların hak ettikleri en ağır cezayı alması. Bunun için kampanyalar düzenliyor ve kamuoyu desteği oluşturmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda, adalet arayışındaki diğer ailelerle dayanışma halinde olmaya özen gösteriyoruz. Bu süreçte, Sinan Ateş’in ailesi, Rabia Naz’ın babası Şaban Bey ve Ezgi Apartmanı davasından Nurgül Hanım gibi isimler bize destek oldu, biz de onların davalarını yakından takip ediyoruz. Mücadelemiz, sadece kendi ailemiz için değil, adalet arayan tüm aileler içindir.
Okuyucularımıza çağrımız çok net: Bu mücadele dayanışma olmadan başarıya ulaşamaz. Sosyal medya paylaşımları, farkındalık kampanyalarına destek vermek veya mahkeme süreçlerini takip ederek adalet talebini yaymak gibi yöntemlerle bize destek olabilirsiniz. Bu, sadece bireysel bir dava değil; toplumsal bir adalet arayışıdır.
Bana ulaşan birçok aile, “Biz ne yapabiliriz?” diye soruyor. Öncelikle, onların bu acıyı yaşamasına çok üzülüyorum ve elimden geldiğince yol göstermeye çalışıyorum. Ancak bu mücadele, bireysel değil toplumsal bir ses gerektiriyor. Benim en büyük isteğim, adalet arayan bütün ailelerin ortak bir şehirde bir araya gelerek büyük bir toplantı yapması. Bu şekilde medya, siyasiler ve toplum bizleri daha ciddi şekilde ele alır.
Son olarak, çağrımız adalet arayan herkese: Gelin, hep birlikte sesimizi yükseltelim. Gelin, hep birlikte “Adalet” diyelim. Mücadelemize destek olmak isteyen herkesi dayanışmaya davet ediyorum. Umudumu kaybetmiyorum ve asla kaybetmeyeceğim. Birlikte bu düzeni değiştirebiliriz.
Alev Şahin: Umarım röportajımız çağrınızın duyulmasına vesile olur. Ayrıca eminim ki röportajımızın ulaştığı herkes adalet mücadelenizi paylaşmaktan, Samet Özgüllerin sesi olmaktan da onur duyacaktır. Teklifimi kabul ederek bu değerli sohbete imkan verdiğiniz için teşekkür ederim. Sizin eklemek ya da bir kez daha vurgulamak istediğiniz şeyler var mı?
“Bu mücadeleyi birlikte kazanacağımıza inanıyoruz.”
Berna Özgül: Teşekkür ederim, bu fırsat bizim için gerçekten çok değerliydi. Son olarak şunu söylemek istiyorum: Bu dava sadece bizim değil, toplumda adalet arayan herkesin mücadelesi. Samet’in yaşadığı bu korkunç olay, maalesef benzer şekilde birçok kişinin başına gelebiliyor. İnsanların bu davaya sahip çıkması, adaletin sağlanması ve bir daha böyle acıların yaşanmaması için ses vermesi çok önemli. Hep birlikte bir şeyleri değiştirebiliriz, buna inanıyorum. Bu süreçte bize destek olan, yanımızda duran, sesimizi duyan ve duyuran herkese gönülden teşekkür ediyorum. Dayanışma bizim için en büyük güç kaynağı. Adaletin yerini bulacağına olan inancımızı koruyoruz ve bu mücadeleyi birlikte kazanacağımıza inanıyoruz.