Bu da bir seçim: Güne Hayata Destek Olarak Başlamak…

0
503

Sinan Dirlik: Çocuklarına bayram armağan eden ilk ülke olmakla övünüyoruz. Çocuklarına çok düşkün, çok önemseyen bir toplum olduğumuzu söyleriz ama… Gelelim çocuklara… Nedir Türkiye’de çocukların durumu? Özellikle de kırsalda?

Serkan Denli: Mevsimlik tarım işçiliği alanında çalışan çocukların sayısı maalesef her geçen gün artıyor. Kırsaldaki durum, ülke genelindeki şartlardan daha da kötü diyebilirim. Tarım alanında çocuklar hep vardı. Geçmişte de vardı, bugün de var. Ancak sosyo ekonomik durumun biraz daha kötüye gitmesi işleri daha da karmaşıklaştırdı. Eskiden aileler yine tarım işçiliği için gidiyordu ama çocuklarını giderken yanlarında götürmüyorlardı. Şimdi ise çocukların tarım işçiliği alanında daha fazla bulunduğunu gözlemliyoruz. Buradaki koşullar çocukların zihinsel ve bedensel gelişimleri için yetersiz ortamlar. Ciddi anlamda olumsuz koşullar bunlar, ziyaret etmenizi, gözlemlemenizi öneririm anlayabilmeniz için. Çok sert yaşam koşulları var. Yetişkinler için bile zor, değil ki çocuklar! Bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyorlar ve her şeyden de uzaklar. Eğitimden uzaklar.

Urfa/ Süleymaniye Hayata Destek Evi’nde Sınır Tanımayan Palyaçolar gösterisi

Sinan Dirlik: Mevsimlik tarım işçileri göçer vaziyette. Yerleşik bir tarım topluluğundan, kendi köyünde, kendi tarlasında, evinde bahçesinde çalışan insanlardan söz etmiyoruz burada. Mesela Karadeniz’e fındık toplamaya, o bitince Çukurova’ya pamuk toplamaya, narenciye toplamaya giden insanlardan söz ediyoruz. Çocuklar da bu tarım alanlarının etrafındaki derme çatma barınma ortamlarında, çok kötü koşullarda yaşamaya çalışıyorlar. Konuyu daha iyi gözümüzde canlandırabilmemiz için biraz bu koşulları aktarmanızı rica ediyorum.

Serkan Denli: Tabii ki, tam da sizin söylediğiniz gibi, Nisan ayında başlayan bir göç yolculuğu bu, kışa kadar devam ediyor. Yılın sadece birkaç ayını evde geçirebildikleri bir hareketlilikten söz ediyoruz. Örneklendirmek gerekirse, bizim çalışma alanlarımızdan bir tanesi Urfa Viranşehir. Viranşehir’in %80’i tarım işçisi ve bu nüfus yılın büyük bölümünde başka şehirlerde çalışmaya gidiyor. Yakından takip ettiğimiz bir bölge burası. Yılın belli bir döneminde mesela Konya’da başlıyor çalışma, oradan Karadeniz’e geçiyor fındık toplamak için, oradan farklı illere geçerek devam ediyor çalışmaya. Bizim arkadaşlarımız da bu yolu takip ediyorlar. Koşullar, yaşam şartları da tabii ki kötü durumda. Bu arada kalıcılığa dönmüş bir mevsimlik tarım işçiliği durumu da var. Mesela Adana sahasında yılın büyük bölümünde “yerleşik” olarak tarım alanlarında kalan çocuklar var. Yerel toplum arasında da, mülteciler arasında da var bu durum. Ama mevsimlik tarım işçilerinin çok büyük bir bölümü yılın yalnızca 2-3 ayını evde geçiriyor. Geri kalan 10 ay boyunca farklı şehirlerde, farklı tarım sahalarında, hatta bazen aynı şehir içerisinde birden fazla tarım sahasına, ilçeye gitmek suretiyle yer değiştiriyor ve burada birçok hizmetten faydalanamayan, fiziksel anlamda da çok kötü şartlarda yaşamak zorunda kalan insan gruplarından bahsediyoruz. Özellikle Güneydoğu dan çıkıp farklı illerde göçer veya yarı göçer şartlarda yaşayan insan grupları mevcut. Bunların içerisinde mülteci gruplar da var tabii…

Sinan Dirlik: Neler yapıyorsunuz peki bu çocuklar için?  

Serkan Denli: Bir yandan onlarla birlikte tarım sahalarındayız. Prefabrik ofislerimiz var bu alanlarda. Buralarda takip ettiğimiz psiko-sosyal destek programlarımız var. Evet bir çok hizmetten mahrum kalıyorlar orada ama bizim ekiplerimiz psiko sosyal destek anlamında neler yapabileceklerini takip ediyorlar. Örneğin bu çocuklarla çeşitli oyun aktiviteleri başta olmak üzere çalışmalar yürütülüyor. Hassas durumdaki, bir an önce hizmete erişmesi gerektiğini gördüğümüz vakalar tespit ettiğimizde hemen ilgili kurumlara yönlendirme yapıyoruz. Adana’da, Viranşehir’de, Ordu’da, bir çok noktada bu çalışmaları sürdürüyoruz. Bunun dışında “savunuculuk” çalışmalarımız var. Kurumlara buralardaki durumu daha iyi anlamaları için raporlar hazırlayarak sunuyoruz. Şu noktalarda, bu gruplar, şu hizmetlerden yararlanamıyorlar, yaşadıkları sorunlar şunlar diyerek raporluyor ve bunlara dair destek mekanizmaları oluşturmaya çalışıyoruz. Özellikle tarım sağlığı konusunda, koşulların iyileştirilmesi için ilgili kurumlarla, karar vericilerle, bizim çalıştığımız donör kurumlarla bu anlamda destekleyebileceğimiz çalışmalar varsa bunları destekliyoruz, savunuculuk çalışmalarıyla da özellikle oralardaki durumun iyileştirilmesi için, koşulların iyileştirilmesi, çocukların bilfiil eğitim başta olmak üzere temel hizmetlere eriştirilebilmesi için biz sahada mentorluk, destek aktiviteleriyle yer alıyoruz. Kısıtlı zaman diliminde yapmakta olduğumuz tüm çalışmaları anlatabilmem mümkün değil elbette. Web sitemize ve sosyal medya hesaplarımız üzerinden yaptığımız çalışmaları takip edebilir isteyenler.

Alışveriş yaparken iyilik de yapabilirsiniz: Destekar‘ı ziyaret ettiniz mi?

Sinan Dirlik: Mülteciler gibi, göçer durumdaki tarım işçileri gibi netameli alanlarda, hele ki BM, AB gibi uluslararası kurum ve kuruluşlarla çalışanlara karşı soru işaretleri artıyor. “Bu işler neden yapılıyor?”, “Kimler destekliyor, neden destekliyor bu projeleri”, “Kimler neden, ne kadar fonluyor” gibi sorular uçuşuyor havada. Ülkemizde sivil topluma karşı bir güvensizlik pompalanıyor. O zaman öncelikle sorayım, ben/ biz/ bizler ne yapabiliriz sivil toplum kuruluşları için, Hayata Destek için? Neden bir şeyler yapmalıyım/ yapmalıyız? Ve tabii “nasıl yapmalıyız”? Ve tabii en vurucu soru: “Bütün bu işleri sizler neden, ne adına, hangi ajandayla yapıyorsunuz?”

Serkan Denli: Çok güzel sorular. Temelde niçin yapıyoruz bütün bu işleri? İhtiyaç temelli yapıyoruz. Sahada var olan ihtiyaçlar bunlar ve bu ihtiyaçların karşılanması için rol almamız gerekiyor. İnsanların temel hizmetlere eşit biçimde erişebilmeleri için destek mekanizmalarına ihtiyaçları var. Bizler sivil toplum kuruluşları olarak sahadaki ihtiyaçları görüp çözümler üretiyoruz. Çıkış noktamız bu. Evet ağırlıklı olarak uluslararası kurumlardan destek alıyoruz ama ulusal kurumlarla, kamuyla, özel sektörle, diğer paydaşlarla ciddi anlamda destek mekanizmalarımız var. Bunun dışında bireysel olarak bize destek sunabilir insanlar. Çeşitli platformlarımız var bunun için. Örneğin Destekâr dan bahsetmeliyim. El emeği ürünlerin satılarak Hayata Destek Derneğine kaynak oluşturmaya çalışan bir e-ticaret platformudur. Buradaki ürünlerin satışından elde edilen gelirle bizler sahadaki bir çok ihtiyacın giderilmesi için kaynak oluşturuyoruz. Bütün bu işleri birlikte yapmaya ihtiyacımız var. Bireysel bağışlar yapabilir, sahada bizzat çalışmak, gönüllü olmak isteyebilir insanlar, kurumlar… Onlara durumu, nelere ihtiyaç olduğunu da anlatıyoruz. Her bir çalışmayı değerlendirerek daha iyi nasıl yapabileceğimizi, nasıl geliştirebileceğimizi de öğreniyor ve tartışıyoruz. İhtiyaç çalışmalarımızı sürekli güncelliyoruz. Sahaya indiğinizde, büyük resme baktığınızda bir çok kurum ve kuruluşun bir çok şey yaptığını görebiliyorsunuz. Yeter ki ihtiyaçları bilelim, bunların çözümüne dair motivasyonumuz olsun. Bizim gibi bağış alan kurumların bir özelliği de tamamen ihtiyaç odaklı kullanabiliyoruz bu kaynakları. Fon aldığımız projelerde biraz daha yapısal bir durum çıkıyor ortaya. Ancak o projenin içeriğine göre hareket edebiliyorsunuz. Ama bireysel ve kurumsal bağışlar tam anlamıyla ihtiyaca dönük değerlendirilebiliyor, sahadaki çalışmalarda kullanılabiliyor, o açıdan da bizim için çok değerli bireysel bağışlar.

Sinan Dirlik: Bize ayrılan süre bitti. Sözü toparlamanız, eklemek istedikleriniz için size bırakıyorum.

Serkan Denli: Çok teşekkür ediyorum. Sivil toplum kuruluşlarına desteğin artması çok önemli. Türkiye olarak pek çok sorunla karşı karşıya kaldık, deneyim de ürettik bu arada. Sivil toplum örgütleri açısından çok olumlu deneyimler de ürettik. Evet afetleri çok yaşadık maalesef, göçleri yaşadık ama bütün bu süreçten çok şey öğrendik, yetişmiş uzmanlarımız var artık. Toplumun sivil toplum kuruluşlarıyla daha fazla ilgilenmesi, daha yakından incelemesi, saha çalışmalarımızı takip etmeleri, bizimle birlikte sahada yer almaları en çok istediğimiz şeyler. Çünkü işin içinde ne kadar yer alırlarsa, durumu daha iyi kavrayabilecekler. Sivil toplum örgütlerini daha yakından tanıyabilecekler. Tüm iletişim kanallarımız açık. Web sitemizi, portallarımızı ziyaret ederlerse, sosyal medya hesaplarımızı takip ederlerse bize kolaylıkla erişebilir, çalışmalarımızı yakından izleyebilirler.

Sivil Ağlar Programı’nın 18 Nisan 2022 tarihli konuğu Hayata Destek Derneği Dış İlişkiler ve Koordinasyon Yöneticisi Serkan Denli idi…

Ziyaret Ediniz:

Hayata Destek Derneği Web Sitesi

360 Hayata Destek

Alışveriş Yapınız:

Destekâr Alışveriş Sitesi

Kapak Görseli: Annie Spratt/ Unsplash