Yaratıcılık, eğitim, pazarlama, bunların hukuksal süreçleri, telif hakları, “Copy Left”, “Copy Right”, içerik üretimleri, dijital pazarlama, etkinlik ve organizasyonlar, menajerlik, festivaller, konser organizasyonları gibi daha birçok alan “Kültür Endüstirileri” kapsamında ve yaptığım işle doğrudan ve/veya dolaylı ilgili olduğu için uzun yıllardır “Kültür Endüstrileri”ni ilgilendiren konuları ve bu konuda yapılan çalışmaları, yayınları, makaleleri yakından takip ediyorum. Üstelik sadece işimle ilgili olduğu için mecburiyetten bir zorunluluk olarak değil, gerçekten keyif alarak, merak ederek, anlamaya çalışarak takip ediyorum. Zaman zaman gerek STK’lar bazında gerekse özel sektör bağlamında yeri geldiği noktalarda da farklı biçimlerde katkı koymaya çalıştım, çalışıyorum.
Funda Lena’yla da LinkedIn’deki konuyla ilgili araştırma, makale paylaşımları sayesinde karşılaştım ve izlemeye başladım. “Kültür Endüstrileri”nin diğer endüstrilere, iş kollarına, disiplinlere göre önemli bir farklılığı var. Konu sanat, yaratıcı süreçler, sanatçılar olduğunda –ve hatta popüler kültür ürünleri bile olsa, bu konuda kuramsal, araştırmaya dayalı, akademik yaklaşımlar diğer sektörlere göre çok ama çok daha zayıf. Bu sektörlerin pazarlamaya dayalı bölümleriyle ilgili çalışmalara rastlansa da, bütünlüklü olarak tüm süreçlerini ele alan çalışmalar ve bu konuda çalışma yapanlar çok kısıtlı.
Aşağıdaki röportajda sizlerin de hemen fark edeceği gibi Funda’nın durumu bu konuda biraz daha ayrıcalıklı. Funda bu işe bir müzik kariyeri yapmak için başlayıp, daha sonra çalışmalarını akademik ortamda ve STK oluşumlarıyla devam ettirdiği için; “masanın her iki tarafını” deneyimlemiş ve çok iyi bilen, bu konudaki deneyimlerini gerek kurumsal gerek kuramsal gerekse bu sektörde “var olmaya” çalışanlara danışmanlık yaparak, destek olan biri.
Bu noktada sözü ona bırakalım ve gerek hikayesini gerekse yaklaşımını, bakış açısını onun ağzından dinleyelim.
Umarım keyifle okursunuz…
Ulvi Yaman
Mart/2022/ Lefkoşa