Evet, ben ekonomist değilim! Allah’tan değilim. Yoksa bugünün ekonomistleriyle bir anılır, ekonomiden zerre kadar anlamaz duruma düşerdim. Bu yüzden kendimi şanslı buluyorum.
Geçenlerde bir dost meclisinde elli yaş üstü gençler olarak oturuyoruz. Yine her zamanki gibi “ne olacak bu memleketin hali?” üzerine koyu bir sohbete dalmışız. Bilirsiniz işte ana gündem ekonomi, işler iyi değil, ülke giderek fakirleşiyor. Yani küçük bir azınlık dışında…
Ne olacak bu memleketin hali?
“Bu ülke artık nah toparlanır” diyen mi ararsın “bir Atatürk daha gelse hayatta kurtaramaz” diyen mi? Türlü türlü olumlu (!) fikirler havada uçuşurken içimizden biri aniden orta yere dalarak “bana bıraksalar bir yılda hallederim arkadaş, ben ekonomistim” demez mi?
Bastık kahkayı… Kim basmaz birader, halimiz ortada.
“Ya yapma Allah’ını seversen. Öyle şak diye söylenir mi bu?”
“Niye inanmıyor musunuz ha uşaklar?”
“Abi o kaçıncı kadeh?”
“Tövbe estağfurullah, deli etmeyin adamı ya!”
“Sana inanırız da böyle demeyeydin keşke.”
Laflar, atışmalar havada uçuşup dururken, “durun ha durun, şimdi size ispat edeceğum” diyerek cep telefonuna sarıldı. Bir süre arandıktan sonra “hah işte” şimdi görürsünüz diye bana doğru uzattı.
“Hocam, hocammm! Gülüyorsunuz ama ben sahiden ekonomistim. Karadenizliyum ama başkaları gibi yalandan ekonomist değilim.”
Masadaki herkes nefesini tuttu. Akşamın bilmem kaçı, kafalar güzel işte…
Bir fotoğraf. Ekran görüntüsünü büyütmeli… Biraz dikkatlice bakınca bir diploma fotoğrafı olduğu anlaşılıyor.
“Olan da böyle gösteriyor işte… Bu senin mi gerçekten?”
“Bak hocam bak, bütün uşaklara da göster. Ben Uludağ Üniversitesi’nden mezun oldum. Bizim zamanımızda diplomalarımızda ekonomist yazardı.”
Sonra içimizden maliye mezunu olduğunu bildiğimiz arkadaşa döndü. “Sizinki de universite mu ha?” diye söylendi.
“Valla haklısın abi. Bizde adam gibi hoca yoktu. 12 Eylül’ün adamları işte. Ezberlemişler gibi batı ekonomi modelini anlatıp, kakalayıp gittiler. Baktım derslerin yarısı boş, bir yerden sonra devam etmeden bitirdim.”
Sesini yükselterek söze girdi: “Ha bu yüzden ekonomi bu halde değil mu uşağum?”
Gördüğüm ilk ekonomist!
İlk kez “ekonomist” yazan bir diploma görüyordum doğrusu. “Bak şimdi tescillendin. Başkalarına benzemezsin, konuş konuşabildiğin kadar ekonomist abim” dedim. Nihayetinde tapu gibi, elinde ne olduğunu gösteren bir belgesi vardı.
“Hocam sen bilirsin. Belki buradaki herkes bilmeyebilir. Nihayetinde serde eski solculuk var. Ha öyle solculuk ama bunları da desteklemiş biriyum. Şimdi de bana, tüm krizlerde olduğu gibi bütün yük yine kerizlere binecek mi?”
“Hem de alası.”
Sonra herkese dönerek devam etti. “Göreceksiniz. O düşük faiz yüksek enflasyon maliyeti var ya, ha bi dirun göreceksinuz, hepsi fitul fitul gelecek burnunuzdan.”
Bilmez miyim? Şu yaşıma kadar kaç kriz görmüştüm. Böylesi kapitalist düzenlerde sistem kumar gibi işler. Eninde sonunda “kasa” yine kazanır.
“Bu masadakilerin tuzu kuru abicim. O dediğin fitul herkesin burnundan gelmez. Yine sermaye kazanır. Sen ona bak!”
“Hocam onlar da görecek ginunu. Öyle kısa dönem kazançlar hep oluyor. Gemi batarken görürüz kim neymuş. Şimdi ha şu garibanlar, fakurler düşunsin.”
“Yahu boşverin işinize bakın. Size ne fakirlerden? Kendileri böyle olmasını istemediler mi? Kazandığınıza bakın…”
“Deme öyle arkadaş. Şimdi her oy veren fakir de bunlara vermedi.”
“Abi muhalefetdekiler de iktidara gelmiş olsa yine aynı olacaktı. Sonuçta bu ağa da diğerleri de aynı güçlere, aynı patrona çalışıyor. Belli ki Batı böyle istedi, bu adama da yol verdiler. Şimdi iktidar tabanı düşünsün. Kimmiş milli, kimmiş yerli…”
Konuşmaların başından beri sessiz bir şekilde izleyen, söze girmemek için adeta kendini dizginleyen komşu sonunda dayanamadı.
“Ya ne demezsin! Çok da tınladılar, emin olabilirsin… Güldürmeyin adamı yahu… Sen asıl olaya bak. Nasıl ‘nas’ladılar herkesi? O kardeşiniz orada olduğu sürece bütün yük, bütün o faiz maliyeti hep sizi öpecek artık. Kriz dediğin sonuçta zenginliği bir cepten diğerine aktarmaktan başka ne olabilir? Azınlık bir kesim kaynakları lüpletir, şu fasfakirler de maliyeti, yükü taşır. Adam çevresindeki bir avucu zengin yapayım, bizim mahalle kazansın derken ülkeyi bitirdi.”
“İyi de birader bunları siz mi söylüyorsunuz?”
Kestim sözünü. Sanki başka memleketten buraya gezmeye gelmişler, sanki Alamancılarla muhabbet halindeyim.
“Söyleyin bakalım, içinizde hanginiz şu esnafı, işletmeleri desteklemek adına adamın dağıttığı yüzde 7,5 faizli kredilere çullanmadı? Hanginiz yandaşlara para dağıtmak için tezgahlanan “politika faizi” düşürme numarasından ya da dolar oyunlarından faydalanıp devletin, hazinenin parasını cebe indirmedi? Bu dümenlerden anlamayan halkın cehaletinden hanginiz yararlanmadı? Hadi söyleyin bakalım hiç mi utanmadınız?
Ne oldu şu “nas” meselesi?
‘Faize karşıyız’, ‘nas var’ ayaklarına yatarak devletin kaynaklarını, Merkez Bankası parasını gerçek para maliyetinden çok aşağıya, ucuz mu ucuz bir şekilde piyasaya, yandaşlara aktaran bu iktidarın yaptıkları hani o hep sığındıkları meşhur ‘Ömer adaleti’ne, müslümanlığa ne kadar sığar? Sözde müslümanlar… Halkın parası iç edilirken çok iyi rol yapabiliyorlarmış bunu da gördük.
Hadi söyleyin hanginiz hazine soyma furyasına katılmadı? ‘Deveyi hamuduyla götürme’ hırsıyla hanginiz düşük faizli kredilere saldırıp aldığınız paraları yüzde 40’lara varan yüksek faizlerle özel bankalara mevduat olarak yatırıp, yattığı yerden kazanmadı? Düşünsene yüzde 7,5 maliyetle parayı devletin bankasından alıyorsun yüzde 40 ile özel bankalara yatırıyorsun. Yüzde 32,5 cukka bir ay sonra cepte. Özel bankalar da suçun ortağı sonuçta. Düşük faizli devletin parasını bankacılık fırsatı olarak kullanmadılar mı, sömürmediler mi? İçinizde günahsız kim var? Şeytanın aklına gelse ‘yok bu kadar da abartmayayım’ der…
Hanginiz ‘işimde kullanacağım’ diyerek sözde ‘nefes kredilerini’ alıp o kredilerle kendine ev, arsa, araba almadı? Ha şimdi söyleyin bakalım, hanginiz bu yaz tatilini bu paralarla yapmadı?
Nasıl? Bedava para bulunca işler tatlı mıydı? Kimse anlamadan, çakalca düzenin sağladığı fırsatlardan yararlanmak başınızı mı döndürdü? Havadan para kazanırken iktidarın yaptığı bütün o saçma işleri şimdi doğru mu kabul etmeli? Ya hadi söyleyin bakalım. Üretim yapmadan, hiç bir şey yapmadan, başkasının parasıyla paradan para kazanmanın tadı nasıldı?
Siz şimdi ülkenin tüccarları, ticaret bilenleri mi oluyorsunuz? Çok mu namuslusunuz, bütün bu olan bitende hiç mi payınız yok?
Hadi deyin bakalım, ne zaman vicdanınızı yitirdiniz?