Sinan: Kıbrıs politikasıyla da ilgilenmeye başladığını görüyorum bu arada…
Barbaros Şansal: Yaşayacağım bir ülkede siyasi gelişmeleri tabii takip ederim. Burada taşınmaz sahibi olurken çok dikkat etmek zorundasın mesela. Eşdeğer puanı olmaması, şahıs malı olması, Türk malı olması… Yani gidip emlakçıdan gözü kapalı ev alamazsın Kıbrıs’ta. Hayatımız boyunca biriktirdiklerimizi yatırıyoruz sonuçta. Risk alamazsın. Yarın birisi çıkıp “burası benim malım” diyememeli… Onun için ister istemez Kıbrıs’ın geleceğiyle de, siyasetiyle de ilgileniyor insan. Kıbrıs siyasetiyle ilgili ilk söyleyeceğim şey, Türk Rum fark etmez, Kıbrıslılar kendi geleceklerine bağımsız olarak kendileri karar vermeliler. Kuzeyde gördüğüm gördüğüm gerçek şu: Kıbrıs’taki siyasi yapı bir T.C. zehirlenmesi içinde. Yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma almış yürümüş. Bunu söylediğim için kızıyorlar ama ganimet kültürü bir gerçek ve bunun getirdiği bir yozlaşma hissediliyor. Normal yani bu… Bunun dışında Kıbrıs medyasının durumu dikkat çekici. Türkiye’nin dev medya gücüyle boy ölçüşemediği düşüncesiyle yayın kalitesi ve yayın politikası iyice aşağı çekilmiş durumda. Bu da diziler ve yarışma programları ile Kıbrıs’ın iyice afyonlanmasına neden oluyor. Benim Kıbrıs’taki evimde televizyon yok. Tanıdığım Kıbrıslıların çoğunun evinde de ya televizyon yok ya da televizyon açılmıyor.
Sinan: Güney’e geçtiğinde, iki bölge arasındaki farkı nasıl görüyorsun?
Barbaros Şansal: Valla Güney 20 yıl falan ileride… İmar açısından bahsetmiyorum. Kuzeyde de artık müthiş tesisler, oteller, restaurantlar var. Ama Güney’de insanlar çalışıyor. Sabah 8’de devlet dairesine gittiğinde cevap alabiliyorsun. Hava limanına gittiğinde anında check-in’ini yapabiliyorsun. Kuzeyde bir boş vermişlik havası seziliyor. Bir hantallık seziliyor. Özellikle devlet dairelerinde, belediyelerde falan… Bu da beni üzüyor açıkçası.
Sinan: Ama Güney zaten AB üyesi de, Kuzey de kendisini Avrupa’nın parçası olarak görüyor bir biçimde?
Barbaros Şansal: Yok canım ne Avrupası? Hangi Avrupalıdan bahsediyorsun? Avrupalı vergi mükellefidir. Ben önce ona bakarım. Güneyde öyle değil çatır çatır alıyor. Kuzeydekiler arabaya vergi ödemez, gayrimenkule ödemez, gelir vergisi ödemez, onu ödemez, bunu ödemez. Trafik cezalarını bile bir biçimde tanıdık aracılığıyla yırttıranlar var. E senin doğru dürüst bir vergi sistemin yoksa inayetten başka bir beklentisi kalmaz ki toplumun? Zaten bir aidiyet eksikliği var. Omorfo’da mezarlık var mesela, insanlar bir gün buradan gideceğiz diye ölülerini gömmüyor oraya.. Bir gün buradan gitme düşüncesi yerine, emanet yaşamak yerine sen oraya bir katma değer üretsen, güzelleştirsen, Rum da geldiğinde seninle paylaşacak neticede? Böyle değildi eskiden ama son 10 yılda bayağı bayağı değiştiğini görüyorum. Genç nesil de bir an önce adadan kaçma çabasında. Herkes Polat Alemdar, herkes Murat Boz, herkes manken, herkes model, herkes modacı… Yani bir ilkesizlik ve mesleksizlik orayı da sarıyor…
Sinan: Kıbrıs’ta bir çözüm olacağını düşünüyor musun?
Barbaros Şansal: Çözümden önce Kuzey Kıbrıs’ın önce kendi varlığına inanması gerekiyor. Yani mış gibi, muş gibi yapmayıp “dur!” demesi gerekiyor. Çok yaşlı bir dostumla Kıbrıs’taki maddi imkânlar üzerine sohbet ederken, Kuzey’deki Rum malları konusu açıldı. “Aman be Barbaros bey dedi, zeytini ekmeğe katık ederdik, Rum gelir malını alırsa gene ederik, yaşarık” dedi. O baz hâlâ duruyor. O bazın üstüne bir şeylerin inşa edilme zamanıdır. Fazıl Say ev yapmak istiyor Kıbrıs’ta. Keşke yapsa… Fazıl Say bir ev yapsa, Kuzey Kıbrıs’ın dünyada tanınması için bir şanstır… Böyle çok dostum var Ada’ya gelmek isteyin. Bak, 74 sonrasında Kıbrıs’a Osmaniye’den, Reyhanlı’dan, Rize’den, Karaman’dan, oradan buradan bindirilmiş köy nüfusları yerine nitelikli Türkiyeli insan gitseydi, Kuzey Kıbrıs’a üretim, yatırım ve istihdam açısından çok büyük faydası olurdu diye düşünüyorum. Kıbrıslılar çok aydın, zeki insanlar. TC Merkez Bankası Başkan Yardımcısı bir Kıbrıslı… Türkiye de üç tane Kıbrıslı vergi rekortmeni var ama Kıbrıslı vergi ödemiyor. Olmaz bunlar.
Sinan: Siyasi Partileri falan tanıyor musun Kıbrıs’ta?
Barbaros Şansal: Tabii… Mustafa Akıncı’yı eski zamanından, 2009 bankalar krizinden beri tanırım. Sibel Siber’i bilirim. UBP bana biraz bizim eski ANAP gibi geliyor… Çok renkli ve karışık… CTP biraz HDP gibi de, ama değil. Ama tam manasıyla bizim CHP gibi de değil. Aslında solcu bir parti CTP, fakat sağcı gibi davranıyor… Kıbrıs biraz öyle zaten… Sağcılar solcu, solcular sağcı gibi davranıyor, çok komik… Gençler siyasete çok entegre değil ama Doğuş Derya’nın, Zeki Çeler’in, Armağan Candan’ın mecliste olması umut verici… Onlar sayesinde yasalar değişiyor ama daha değişmesi gereken çok yasa var. Beyaz kimlik, uyuşturu kanunu vs, değişmesi gereken yasalar… Kıbrıs, Türkiye’nin güdümüyle değil, kendi toplumunun ihtiyaçlarına göre yasa yapmalı ve yasaları değiştirmeli artık. Olası bir çözümden önce de kendi aralarındaki ayrı gayrıya bir son vermeliler. Girneli ile Magosalı arasında çekişme varken Türk’e, Rum’a ihtiyaç yok ki?
Sinan: Sevdin mi peki Kıbrıs’ı?
Barbaros Şansal: Çok seviyorum. Gerçekten çok seviyorum.
Ulvi: Sıcağını?
Barbaros Şansal: O kadar sıcak değil be kardeşim.
Sinan: Ne diyorsun asfalt eriyor yahu Temmuz’da?
Barbaros Şansal: Valla bana öyle gelmiyor. Her yer klima zaten.
Sinan: Girne yapış yapış valla! Lefkoşa akşamları neyse de!
Barbaros Şansal: Kale içinde ne işin var? Çıksana yukarıya Karmi’ye.
Sinan: Eee? Kıbrıs erkekleri nasıl?
Barbaros Şansal: Erkek var mı? Bana hiç denk gelmedi.
Sinan: Ha ha ha!
Barbaros Şansal: Ama biseksüeldir Kıbrıs. Ate ve biseksüeldir. Lüzumsuz yasalarla insanlar mutsuzluğa itilmiş. Şimdi çok daha rahat… Zaten normalde insanların eşcinsellikle şunla bunla meselesi yok. İlgilenmiyor.
Sinan: Dedikodunu yapıyorlardır ama?
Barbaros Şansal: Benimle ilgili yapmıyorlar.
Sinan: E korkuyorlardır senden.
Barbaros Şansal: Yok yahu benim hakkımda dedikodu yapsalar bir şekilde kulağıma gelir.
Sinan: O zaman kesin sana, başkaları hakkında yapıyorlardır bak…
Barbaros Şansal: Aman dedikoduya gerek yok ki, Dereboyu’na bir akşam git, her şeyi öğreniveriyorsun. E küçük yer, biraz var tabii dedikoduculukları.
Sinan: Kıbrıs’ta 1 kişinin bildiğini herkes bilir…
Barbaros Şansal: Tabii küçük toplum, bizim eşcinsel camiası gibi. Birimizin öğrendiğini herkes birbirine söyler. Öyle ama Kıbrıs’ta kötü niyetli dedikodu yok bak… Yani iftira dedikodusu yok. Bir iki tane malum gazeteyle site var tabii ama onlara bakma sen.