Müzik-Sen’den Savaş Gençavcı’ya Sorduk: 120 Bin Müzisyen Bir Araya Gelebilir mi?

0
270

Sanat dünyasına yönelik siyasi baskının her geçen gün arttığı günleri yaşıyoruz. Konser yasakları, RTÜK eliyle verilen para cezaları, kitaplara yönelik sansür, sanatsal ifade özgürlüğünü kısıtlayan davalar, Kültür Bakanlığı’nın yardımlarının taraflı dağıtılışı gibi birçok mekanizması olan bu baskıya karşı, sanat dünyası her geçen gün daha savunmasız hale geliyor. Bunda en önemli etkenlerden biri sanatçıların örgütsüzlüğü olsa gerek. Sanat Özgürlüğünü İzleme Platformu olarak Sanat İşkolu Platformu ve Türkiye Yazarlar Sendikası ile başladığımız röportaj serisini Müzik-Sen ile sürdürüyoruz.

Müzik ve Sahne Sanatçıları Sendikası, kısa adıyla Müzik-Sen 34 yıldır müzik sanatçılarının sendikal örgütlenmesi için çalışmalarını yürütüyor. Müzik-Sen son yıllarda özellikle pandemi sürecinde çoğunluğu güvencesiz çalışan müzisyenlere verdiği destek ile daha görünür oldu. Ardından müzisyen Onur Şener’in katledilmesi sırasında yaptıkları açıklamalarla seslerini duyurdular.

Müzisyen sayısının 120 bin olduğu tahmin edildiği ülkemizde, örgütlenme, beraber hareket etme konusunda devasa sorunlarla baş etmeye çalışan Müzik-Sen’in Genel Sekreteri Savaş Gençavcı sorularımızı yanıtladı.

Röportaj: Haluk Kalafat/SÖZ

Müzik-Sen’in tarihçesinden kısaca bahseder misiniz? Ne zaman ve hangi amaçla kuruldu?

Sendikamız müzik ve sahne sanatçılarını bünyesinde toplamış olup, üyelerinin mesleki, ekonomik, sosyal, kültürel hak ve çıkarlarının korunması ve geliştirilmesi amacıyla Eylül 1989 tarihinden bu yana faaliyet gösteriyor.

Üye sayımız düşüyor

Kaç üyeniz var?

Şu an üye sayımız 3325. Ancak EYT Yasası olarak bilinen Emeklilikte Yaşa Takılanlar Düzenlemesi’nin yürürlüğe girişinden beri üye sayımız günbegün değişiyor.

Erken emeklilikle birlikte üye sayınız düşüyor mu yani?

Sendikamızın temel amaçlarından biri sahne sanatçılarının sosyal güvenliğini ve geleceklerini teminat altına almalarını sağlamak veya katkıda bulunmaktır. EYT yasası ile emekliliğe kavuşan müzisyen ve sahne sanatçısı sayısı sistemin geç işlemesi sebebiyle anlık güncelleniyor. Ayrıca sanatçılar arasında resmi web sitemizde yayınladığımız sendikal örgütlenmenin amaç ve yararları yeteri kadar değer bulamadı. Kaldı ki günümüz ekonomik koşullarında sigorta, vergi gibi kalemler çok maliyetli. Bu nedenlerle üye sayımızda artış ümit ettiğimiz şekilde olmayıp aksine geriliyor.

Üyelik şartlarınız neler?

Tüzüğümüzde belirlenmiş üyelik koşulları sitemizde “Müzik-Sen’e üye olmak için gereken belge ve koşullar” başlığı altında bulunuyor.

Savaş Gençavcı

Anayasa’nın 64. maddesine uyulmuyor

Müzisyenlerin örgütlenmesi önünde mevzuatta ne gibi engeller bulunuyor? Örgütlenme önündeki tek engel mevzuat mı?

Aslında örgütlenmenin önündeki tek engel mevzuatlar değil maalesef; ülkemizdeki müzisyenlerin örgütlenme ve kazanım bilincinin de yetersiz oluşu büyük bir engel.

Ebediyete intikal etmiş onursal genel başkanımız sayın Mehmet Çırıka’nın manifestosu dönemin yerel gazetelerinde makaleler şeklinde, hem sendikamıza ait hem de kendi sosyal medya hesaplarında paylaşıldı. Ancak daha kapsamlı çalışması 1998 yılında yayımlanan  “Müzik Sanatçılarının Temel Yasal Hakları ve Uygulamalar”* adlı kitabında mevcut.

Bu konuda sendikamızın rahmetli onursal başkanı Mehmet Çırıka’nın ‘Manifesto’ ve ‘Yaklaşım Paylaşımları’ makalelerinde belirtilen sorunlar halen geçerliliğini koruyor. Bu makaleler ayrıntılı olarak sorunu tarif ediyor.

Bu makalelerde belirtilen sorunlar ve çözüm önerilerini özetlemeye çalışayım.

Ülkemizin de taraf olduğu UNESCO’nun 27 Ekim 1980 tarihli “Sanatçının Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı” sanatçı ve ailelerinin çalışma, sosyal güvenlik ve fikir hakları yönünden özel olarak korunmasını öngörüyordu. 1982 Anayasası’na bu tavsiye kararı doğrultusunda “Sanatın ve Sanatçının Korunması” başlıklı 64. Madde konuldu. Bu amir hükme rağmen, geçen süre içerisinde yöneticilerimiz sanatçılarının temel hak ve sorunlarının çözüme kavuşturulması yolunda duyarlılık göstermedi.

UNESCO Kararı ve Anayasa maddesi kâğıt üzerinde kaldı ve sanatçılar adeta yok sayıldı.

Ayrıca sanatçılar Sosyal Güvenlik Kurulu tarafından gibi farklı bir işkolunda mesela Güzel Sanatlar İş Kolu gibi tek başına değerlendirilip tüm sanatçıların bu iş kolunda faaliyet gösteriyor olması gerekirken, hiçbir alakası olmayan 10 numaralı iş kolunda tanımlanması tam bir faciadır. Çünkü 10 numaralı işkolunun adı Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar. Bu durumun yarattığı olumsuzluklar ayrıca değerlendirilmeli.

Tüm bu konular her ne kadar mevzuat engelinin birer parçası olsa da müzisyen ve sanatçılar, kendi haklarını koruma, geliştirme ve sorunlarının çözümü konusunda bireysel ve örgütlü mücadele verme görev ve sorumluluklarının ya farkında değil ya da konuyu önemsemiyorlar.

Çözüm için Sanatçılar için Güzel Sanatlar iş Yasası ve Güzel Sanatlar Sosyal Güvenlik yasası adı altında özel yasal düzenlemeler yapılmalı ya da mevcut yasalara bu yönde maddeler eklenmeli.

Yasal düzenlemeler yapılıncaya dek, sigortasız çalışma sürelerinin primleri sigortalı tarafından ödenmek koşuluyla sanatçılara 4A (SSK) kapsamında borçlanma hakkı sağlanmalı.

Sendikamız pandemi sürecinde tutunacak dal oldu

Pandemi sürecinde “Dağınıklığımıza ve örgütsüzlüğümüze son verip haklarımız için birleşelim, bütünleşelim” çağrısı yapmıştınız, bu çağrının sonucu ne oldu?

Bir önceki soruda belirttiğimiz gibi bu konuda sanatçılarımızın ufak bir kısmından destek gördüğümüzü söyleyebiliriz. Pandemi sebebiyle tanımlanmasını istediğimiz destek yardımları Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca olumlu sonuçlanmış, daha sonraki aylarda da farklı destekler gerçekleşmişti. İlk etaptaki 34 bin başvurunun 10 binden fazlası tarafımızca değerlendirilmiş, elde olmayan bazı teknik hatalara rağmen destekler müzisyenlere ulaştırılmıştı. Daha ilerki dönemde de gerek Cumhurbaşkanımızın, gerek belediyelerin gerekse çeşitli kuruluşların yardım ve desteklerini iletmek için hiçbir menfaat gözetmeksizin çok çabaladık. Ancak bizim sorumluluğumuz sadece bundan ibaret değil.

Geriye dönük prim borçlanması, yıpranma payı, sokak müzisyenleri, telif hakları, sanatçı kartına bağlı indirim uygulamaları, yurtdışı vizelerinde kolaylık tanınması, EK-modelinin yasal süresinde kısmi sigorta gününün uygulanması, işkolu talepleri vb. gibi daha birçok konuda faaliyet göstermekte ve gerekli iletişimi sağlamaya çalışmaktayız.

Tüm bu konular dikkate alındığında pandemide adeta tutunacak dal gibi görülen sendikamıza ilgi gün geçtikçe azalmakta, neden olarak da taleplerimize karşılık bulamadığımız söylenmektedir. Oysa çok iyi bilinmelidir ki organize olmuş müzisyen sayısı ne kadar fazla olursa sorunların çözümü de o kadar hızlanacaktır.

Sigortasız çalıştırılma en önemli sorun

Müzisyenlerin günümüzde çözülmesi gereken en acil sorunu nedir? Müzisyenlerin diğer sanat alanlarda faaliyet gösteren sanatçılardan farklı, alana özgü sorunları var mı?

Müzisyenlik kendine özgü çalışma saatleri ve zor koşulları olan bir meslektir. Bir müzisyenin olgun sahne yapabilmesi sadece okul bitirmekle gerçekleşmez, nice yıllar eğitimi devam eder. Buna karşın yaşam güvencesi de yoktur. Çoğu müzisyen yasalarımızda mevcut olmasına rağmen yetersiz denetimler sebebiyle sigortalı çalışmaktan uzaktır. Çözülmesi gereken en acil sorun budur. Alana özgü sorunlar elbette vardır. Örnek verecek olursak gece geç saatlere kadar çalışıp sabaha karşı evinize girerken, işe giden insanlarla karşılaşırsınız. Bu durum en hafifiyle ters yaşamdır. Yıllarca ağır gürültü ve duman altında kalarak kulaklarınızdan veya ciğerlerinizden de olursunuz, bel boyun fıtıkları, eklem hastalıkları gibi enstrüman çalmaya bağlı kalıcı fiziksel rahatsızlıklara sahip olabilirsiniz. Alkollü işletmelerde çıkabilecek en ufak bir tartışmada yaralanabilir hatta canınızdan bile olabilirsiniz. Yukarıda saydığımız çözülemeyen sektör sorunları yüzünden rahatlıktan uzak bir hayata sahip olmanız kaçınılmazdır. Ülkede yaşanan en ufak olumsuz bir toplum olayında en göze batan sektör olarak ilk önce müzik susturulur, hâlbuki diğer hiçbir sektörde duraklama olmaz, düşünsenize bir taksiciye ‘Sen işe gitme, bu gün patlama oldu’ şeklinde bir cümle kurabilir misiniz? Ya da bir bakkala ‘Deprem oldu yastayız açmayın bu gün’ diye bastırabilir misiniz? Ama tüm bu durumlarda vurun abalıya cümlesindeki abalı her zaman müzisyenler olmuştur.

Son dönemde can güvenliğinin bile olmadığı, yaşadıklarımızdan belli değil midir?

Müzisyenlere yönelik şiddet

Müzisyen Onur Şener’in öldürülmesi sonrası İç İşleri Bakanlığı’na bir dilekçe yollamış ve taleplerinizi iletmiştiniz. Sonuç alabildiniz mi, en azından yanıt alabildiniz mi?

Dürüst olmak gerekirse bu durumlarda konunun medya tarafından sıkça paylaşılması farkındalığı artırır. Biz üzerimize düşeni yapmaya gayret gösterdik yıldönümünde bir basın açıklaması yaptık. Ancak konu yargıya intikal etmiş hatta sonuçlanıp bir üst mahkemeye başvurulmuş olduğundan, artık yargıya güvenmekten başka çaremiz kalmadı. Fakat konuyu takip etmekte olduğumuzu da belirtmek isteriz. Yolladığımız dilekçeye herhangi bir şekilde direkt yanıt alamadığımızı üzülerek söyleyebiliriz ama konu medyaya yansıyıp dikkatler bu vahşi cinayete kaydıktan sonra bakanlık seviyesinde açıklamaların olduğunu da hepimiz hatırlıyoruz. Buradaki kilit nokta sendikamızın başvurusunun dikkate alınıp alınmaması değildir. Bu tarz saldırılar geçmişte de olmuştur gelecekte de olacaktır. Biz alınması gereken önlemleri gerekli kurumlara ilettik, sorunlar düzelsin bu bizim yeterli olacaktır.

Her müzisyeni davet ediyoruz

Müzik alanında yıllardır çözülemeyen kadim sorunlardan bahsettiniz. Önümüzdeki dönem için yeni bir hareket planınız, öncelediğiniz bir sorun var mı?

Çalışma esasımız ve prensibimiz hiçbir zaman değişmedi. Bizim için en temel sorun sosyal güvenliktir.

Her altı ayda bir olduğu gibi birikerek yığın haline gelen sorunları, talep ve önerilerimizi, yasa taslağı istemlerimizi, dostane çözüm önerilerimizi gereken kurum, kuruluşlar ve siyasi partilerle ayrım gözetmeksizin paylaşıyoruz. Az önce belirttiğim gibi sendika gibi yıllardır kulvarında liderlik etmiş bir sivil toplum kuruluşunun çalışmalarının değer kazanabilmesi için, ülkemizdeki sayısı 120 bin olduğu tahmin edilen müzisyenlerin de destek vermesi gerekir. Yönetim kuruluna ilk geldiğimizde denenmemiş yapılmamış organizasyonlar, sosyal medya kanallarında canlı konserler vs. gibi etkinlikler gerçekleştirerek derdimizi topluma anlatmaya çalıştık ve çok etkili olduğu fikrindeyiz. Bu tarz etkinliklerle sesimizi duyurmaya devam ederek her müzisyeni bu çatı altına davet etmeye devam edeceğiz. Yukarıda belirttiğimiz sorunları da çözüme kavuşturmak için gayretlerimizden geri kalmayacağız.

* Müzik Sanatçılarının Temel Yasal Hakları ve Uygulamalar – Mehmet Çırıka / Asaf F. Ülker – 1998 Müzik Sen Yayını

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz