Mahallenin sert çocuğu tipler vardır ya hani, elinde değildir adamın, kocamandır, kostaktır, “abi” dir, “baba” dır, hani biri bir köşede sıkıştırıverse seni, sesleneceğin, bir anda ortaya çıkarsa seni sıkıştırana kafa göz girip ortalığı sütliman edeceğine inandığın bir adamdır işte… Emrah Elçiboğa görüntüsüyle, duruşuyla, dokunuşuyla o adamlardan biri… Onunla ilk temas ettiğim günden beri bende yarattığı his o sert, o kocaman adamın içinde küçücük bir çocuğun, yumuşacık şefkatli bir kalbin olduğu bilgisi… Evet bilgi… Çünkü öyle duruyor, öyle yaşıyor, öyle hissettiriyor adam… O yüzden onunla sohbete başlamadan önce koymuştum sohbetin başlığını: “İçinde kar gibi bir bulut saklı!”
“Seninle konuşacağım ama youtube üzerinden değil” dediğimde “Ne o lan? Gözün yemedi mi youtube a çıkartmaya” diye sorması azıcık sinirimi zıplatmış olabilir tabii… Oysa istedim ki onunla demlene demlene, rahat rahat konuşabileyim. Bir de o korkutucu cüssesi, güçlü sesi duyulmadan kursun cümlelerini ki, “nasıl söylediğine” değil, “ne söylediğine” odaklanabilsin insanlar ve benim gördüğüm, benim sevdiğim adamı tanısınlar…
Şimdi alın çayınızı kahvenizi, gelin yamacımıza, sizi çok güzel bir adamla tanıştıracağım. “Aman sana ihtiyacımız yok, biz zaten tanıyor, seviyoruz” diyenlere sözüm: Canım efendim, bir de benden dinleyin o vakit:)
Hadi bakalım, başlıyoruz… Karşınızda Emrah Elçiboğa…
(Okuyucuya not: Röportajlarımızdaki kırmızı linkleri tıklıyorsunuz değil mi?)
Sinan Dirlik, 14 Mayıs 2021