Haksızlığa Uğrayan Tek Bir Madenci Kalmayana Dek Yola Devam!

0
306

“Yerin derinliklerinden geldiler, ellerinde

susmak bilmeyen bir yer altı güneşiyle, ne kadar

diplere bastırılsa o kadar boğulmak bilmez yankısıyla

yüreklerinin.”
Kemal Özer/Zonguldak*

Çıplak ayaklarıyla geldiler yerin derinliklerinden. Soma’dan Ankara’ya yalın ayak yürüdüler. Başkentin ortasına baretleri ile yerleştiler. Biz Fernas işçileri, Somalı madenciler olarak diyoruz ki; eğer haklarımız yoksa kimse varmış gibi bizi kandırmaya kalkmasın. Yok eğer haklarımız varsa, o zaman gereğini yapsınlar. Başka bir seçenek yok. Bizim de direnişten başka yolumuz yok.” dediler.

Ankara soğuktu. Günlerce Kurtuluş Parkı’nda taş üstünde yattılar. Ankara sertti. Gözaltı, darp, ters kelepçelerle sınandılar. Ankara, adı karaydı. Seslerini duymayınca sustular. Çözüm gelmeyince yemeyi, içmeyi bıraktılar. Madenci açlık grevine böyle başladı.

Ankara halkı ise direnene sahip çıkmayı bilirdi. Tekel işçilerine evini, dükkanını açmıştı aylarca. Yüksel direnişçilerine kapısını, sofrasını açmıştı yıllarca. Şimdi de Fernas Madencileri misafirleriydi. Çayını, demliğini, battaniyesini kapan gelmişti yanlarına. Ama madencinin etrafı polis barikatıyla çevrilmişti. Park abluka altındaydı. Açlıklarına ortak olup beklediler ağaçların altında. Soma Katliamında çalışma arkadaşlarını kaybedenler “yaşamak istiyoruz” diyerek direnmeye devam ettiler. Ve evde bekleyen eşlerine, çocuklarına zaferle döndüler. 

Ankara Çayırhan Termik Santrali’nde özelleştirmeye karşı kendisini madene kapatan 500 işçinin direnişi devam ederken Bağımsız Maden-İş avukatı Abdurrahim Demiryürek ile Fernas Direnişi üzerine konuştuk. Ekranlardan göremediklerimizi, duyamadıklarımızı da okuyacağınız sohbetimize, Somalı madencilerin tutsak avukatları Şerafettin Can Atalay ve Selçuk Kozağaçlı’ya bir selam göndererek usuldan başlayayım.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz