Yıllar önce yurt dışında yürüttüğümüz bir kampanyanın eğitimleri için, ortak bir tanıdığımızın referansıyla Özlem Hanıma ulaşmış, telefon ve mail trafiği üzerinden projenin detaylarını, süresini konuşup, teklif alıp anlaşmıştık. İki tarafın da yoğunluğundan olsa gerek yolculuk için dış hatlar terminalinde buluşana dek karşılıklı görüşme fırsatı bulamamıştık. Gerek içinde bulunduğum sektörün rahatlığından gerekse kişisel tercihlerimden dolayı çok uzun süre takım elbise giymeyi bırakmış, bırakın “smart casuel”ı, “salaş casual” bir “tarz”la hayatını devam ettiren biri olarak, keten bir şalvar, keten bol bir gömlek, sandaletler ve sırt çantası ile havaalanına geldiğimde, ne yalan söyleyeyim snop, soğuk, mesafeli, suratını buruşturup yargılayıcı gözlerle beni baştan aşağıya süzecek, kuralcı, ortodoks bir profesyonelle karşılaşacağımı düşünüyordum. Oysa sabahın köründe, oldukça şık, güler yüzlü, neşeli, candan, samimi, yerinde duramayan, kıpır kıpır, hoş sohbet birini buldum karşımda. İşini o kadar ciddiye alıyordu ki, yol boyunca tüm enerjisiyle bir yandan sohbet ederken bir yandan işle ilgili sorular sordu, kendine notlar aldı, kendi çalıştığı gibi beni de çalıştırdı. Çok başarılı, sonuçları gayet tatmin edici bir eğitim programı gerçekleştiğini söylememe gerek yok sanırım. İlerleyen yıllarda birkaç projede daha birlikte çalıştık, uzmanlığına giren bir konu olduğunda aradığım ilk ve tek isim oldu zamanla.
Kendisini “imaj ve iletişim danışmanı ve kişisel marka koçu” olarak tanımlayan Özlem Çakır her şeyden önce bir insan sarrafı, doğru sorular sorup, çok ama çok iyi bir gözlem gücüyle karşısındakinin güçlü ve zayıf yönlerini hemen ortaya çıkarabilen, çok iyi analizler yaparak küçük dokunuşlarla, fark edemeyeceğiniz detaylarla oynayarak, üzerinde çalıştığı insanı değiştirebilme yetisine sahip. Üstelik bunu yaparken, karşısındakinin içinde var olan en doğru noktaların altını çizip, belli noktaları daha sonra uzun uzun üzerinden çalışabilmek için silikleştirdiği ve/veya geri plana attığı için yaptığı hiçbir şey eklektik durmuyor, sırıtmıyor. Özellikle birebir çalıştığı, danışmanlık verdiği kişilerde bunu çok açık ve net olarak görebiliyorsunuz. Türkiye ve yurt dışındaki bir çok üst düzey yöneticiye “executive presence” konularında danışmanlık verip daha etkili liderlik yapmalarına yardımcı olurken kişisel marka yolculuklarında özlerine sadık kalarak, değerler,hayat amaçları ve hedefleriyle örtüşen, sahici, kişisel markaların ortaya çıkmasına olanak sağlıyor. Asla yüzeysel, sadece kılık kıyafet seçimleriyle görüntü değiştirme değil Özlem Çakır’ın yaptığı, bu sadece küçük bir parçası yaptığı işin. Kişiye özel kişisel marka stratejileri oluşturup, bu stratejinin gerekliliklerini yerine getirebilmesi için a’dan z’ye her konuda danışmanlık veriyor. Ve tabii ki kurumsal eğitimler vermeye de tüm enerjisiyle devam ediyor.
Yarattığı stratejiler doğrultusunda, kılık kıyafet seçiminden gözlük ve aksesuarlara, beden dilinden sözlü, sözsüz iletişim becerilerine renk seçiminden duruşa, topluluk önünde konuşmaktan presantasyon tekniklerine, fotoğraf çekimi sırlarından mimiklere uygun dokunuşlarla imajınızı değiştirebilecek, güçlendirebilecek bir imaj büyücüsünü kendi ağzından dinleyelim o zaman…