Sinan: Çok büyük gürültü kopardı o kampanya…
İrem Afşin: Evet twitter’ın gücünü biliyorduk başka kampanyalarda falan ama insanın kendi başına geldiğinde durum çok farklı hissediliyor.#nazima1okulgerek hashtagini açtık. Bir saat içerisinde 10 bin tweete falan ulaşınca neye uğradığımızı şaşırdık. Arka arkaya TT olduğu günleri var. Ülkede çok fazla insan bu sorunu yaşıyor Sinan ama benim mesleğimden, çevremden dolayı bir şansım oldu.
#nazima1okulgerek kampanyasının basın yansımalarından bazıları…
Sinan: Kaç otizmli var Türkiye’de?
İrem Afşin: 550 binin üzerinde. Tabii bu 0-14 yaş grubu. Yetişkinler dahil değil. Şu andaki risk oranı 58 erkek çocukta 1. Ortalamada da 68 çocukta 1. Kızlarda daha düşük oran. ABD’nin öngörü ve araştırmalarına göre 2025’te her 2 çocuktan 1’i otizm riski taşıyarak doğacak deniyor ki bu bir taraftan bir kâbus. Ama bir taraftan da iyi bir şey zira sayı arttıkça artık bir şey yapılması zorunluluğu duyulacak.
Sinan: niye artış gösteriyor? Neden kaynaklanıyor bu artış?
İrem Afşin: Aslında birkaç nedeni var. Otizm nörolojik, biyolojik ve psikolojik bir gelişim bozukluğu. Yani üçünden de bir miktar var. O yüzden, tek bir nedeni olmadığı için de tek bir tedavisi yok. Karmaşık bir yapısı var. Beynin algılama ve çalışma sistemi farklı. Ön lobda kanlanma, konuşma merkeziyle kopukluk gibi bir takım şeyler var. Bu işin nörolojik faslı. Biyolojik fasılda ise yiyecekleri tam olarak sindiremeyen bir bağırsak sistemi ve o bağırsak sistemiyle bağlantılı olarak beynin yeterince beslenemiyor olması meselesi var. Bazı yiyecek maddelerine gösterilen aşırı tepki… buğday unundan tut inek sütüne kadar bir sürü gıda maddesine reaksiyon veriyor mesela.
Sinan: Çölyakla benziyor?
İrem Afşin: Aşağı yukarı aynı. Bir çok çölyaklı bebekte otizm belirtileri görülür fakat çölyak diyetine girdikten bir 6 ay sonra otizmle ilgili uzaktan yakından hiçbir ilişki kalmaz. Nazım da yaklaşık 7 yıldır diyette. Hiperaktiviteyi tetikleyen yiyecekler var. Genel olarak artma nedeni şu: kuşaktan kuşağa evrim geçiriyoruz. Beslenme biçimimiz kuşaktan kuşağa değişiyor. Bütün bu çevre faktörleri, yediğimiz GDO lu ürünler problem yaratıyor. Paketlenmiş hiçbir şey yedirmiyorum Nazım’a mesela. Bir takım ağır metallerin yarattığı tahribat var. Normalde her insan vücudunda belli bir miktar ağır metal tutuyor. Ama Otizmlilerde oran çok yüksek. Bir yerden sonra ağır metaller beyine ve beyin çeperine yerleşiyor ki bunlardan bir tanesi civa, diğeri kurşun. Bunlar bizim ülkemizde en fazla bulunan 2 ağır metal. Balığından tut da yağan yağmura varana kadar ağır metallere maruz kalıyoruz. Daha komik, tüllerimiz mesela… Tüller aşağı doğru gergin dursun diye küçük küçük kurşun toplar konurmuş. Normalde sana bana bir şey olmayabilir bunlardan ama otizmliler paratoner gibi. Özellikle istanbul’da yağmurda dolaşmayın deniyor mesela. Biz İstanbul’da hiçbir şekilde deniz ürünü yemeyiz mesela.