Sinan Dirlik: Gaziantep merkezli bir derneksiniz. İstanbul’daki, Ankara ya da İzmir’deki, Türkiye’nin herhangi bir yerindeki insanlar sizinle nasıl işbirlikleri yapabilirler? Yayılacak mısınız ülke sathına?
Firdevs Çazım: Derneğimiz daha şimdiden Avrupa’ya bile yayıldı diyebilirim, çünkü Avrupa’dan da destek veren çok sayıda gönüllü arkadaşımız var. Türkiye’nin dört bir yanından gönüllü arkadaşımız var. Şu an gönüllü sayımız 100’ü aştı. O yüzden dünyanın, Türkiye’nin neresinde yaşıyor olursanız olun Derneğimizin gönüllüsü olabilirsiniz. Çocuk işçiliği neredeyse biz oradayız.
Sinan Dirlik: Benim çocuk işçiliği konusunda dönüştürülmeye, eğitilmeye, bu sorunu bir sorun olarak içselleştirmeye ihtiyacım var. Benim gibi insanları eğitebileceğiniz eğitim programlarınız var mı?
Firdevs Çazım: Estağfurullah ? Tabii ki gönüllüler için 2 haftalık bir eğitim programımız var. Bu eğitimde çocuk işçiliği nedir, çocuk güvenliği, veriler, tüm bu konularda temel bir eğitim veriyoruz. Çünkü çok hassas bir alanda çalışıyoruz.
Sinan Dirlik: STK larla ilişkim arttıkça yeni yeni kavramlarla tanışıyorum. Daha önce üzerinde düşünmediğim “çocuk güvenliği” konusu bunlardan biri örneğin… Siz çocuklarla doğrudan çalışıyorsunuz ve bu, çocuk suiistimaline de kapı aralayan bir alan… Biraz bundan söz edebilir misiniz?
Firdevs Çazım: Çok yakın bir örnekten bahsedeyim. 23 Nisan’da 400 çocukla çalıştık. 25 eğitimcimiz görev aldı. Çocuk gelişimcileri, öğretmenler, idareciler… Biz öncelikle prova eğitimi adı altında, çocuk güvenliği nedir, nelere dikkat edilmelidir konularını içeren bir ön çalışmaya aldık eğitimcilerimizi. Atölyelerde kullandığımız çeşitli objeler de vardı, çeşitli meslek gruplarını temsil eden, makas vs mesela. Çocuğun o objeyle temas kurduğunda kendine zarar vermemesi ya da psikolojik herhangi bir travma yaşamaması lazımdı. Bu konuda da eğitimler verdik. Çok basit gibi görünse de çocuğun herhangi bir çalışmada her şeyden önce fiziksel olarak güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Sadece fiziksel de değil tabii, psikolojik, sosyal travmaya yol açacak bir ortamın önlenmesi gerekiyor.
Sinan Dirlik: Tabii ağırlıklı olarak fiziksel güvenlikten söz ettiniz ama… Oturduğumuz cafede, tam kahvemizi keyifle yudumlarken satmak üzere mendil uzatan bir çocuğa her zaman çok da kibar, özenli davrandığımızı söyleyemem. Ya da orada çalışan görevliler, bizim konforumuz için o çocukları uzaklaştırırken pek de özenli değiller. Malum, sınıfsal seçiciliğimiz var her ne kadar her birimiz iyi insanlar olduğumuzu söylesek de… Bunun da çocuk üzerinde muhtemelen ağır bir travmaya yol açma ihtimali yüksek… Nasıl davranmalıyım, oturduğum cafede bana mendil satmaya çalışan çocuğa?
Firdevs Çazım: Daha önce sözünü ettiğim çalıştayımızda, Ayşe Şule Çağlar hocamıza aynı soruyu yöneltmiştik. Öncelikle çocuğa onu farklı hissettirmeyecek fakat olumlu bir iletişim kurmanın kapısını aralayacak bir yaklaşım geliştirmemiz gerekiyor. “Hava çok soğuk, ben çok üşüyorum, sen üşümüyor musun?” gibi. Ardından “Ben de küçükken okula gitmediğim zamanlarda aileme yardım ederdim, sen neler yapıyorsun?” diyerek çocuğun açılmasına yardımcı olacak sorular geliştirilebilir. Bu şekilde ilerlersek çocukla iletişim kurmaya başlayabiliriz.
Sinan Dirlik: Evet bizim bu yayındaki görevimiz farklı alanlarda çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşları ile sizleri tanıştırmak. Bundan sonra eğer arzu ederseniz ilginizi çeken sivil toplum kuruluşunun web sitesini ziyaret etmek, sosyal medya hesaplarını takip etmek, çalışmalarına istediğiniz ölçüde destek vermek, onlarla iletişim kurmak size kalmış bir durum. Sözü Firdevs hanıma bırakıyorum:
Firdevs Çazım: Çok teşekkürler. 12 Haziran Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü. Gaziantep, İstanbul ve Ankara’da yürüyüşlerimiz olacak. Çocuk işçiliği farkındalığını artırmak için. Ankara, İstanbul ve Gaziantep te yaşayan dostlarımız yürüyüşe katılarak ya da duyurarak farkındalığa destek verebilirler. Son olarak da bir kez daha vurgulamak isterim. Her çocuk çocukluğunu yaşamalı, daha çocuk, daha eşit bir hayatı hak ediyor çocuklar…
OKUMAK İSTERSENİZ:
Çocuk İşçiliği: Nedenleri, Boyutları ve Küreselleşen Dünyadaki Konumu, Nilgün Tunçcan