Can’ı nasıl anlatayım? Bir kitapçıya girip, yeni çıkan kitapları karıştırırken on dakika önce Can’ın da orada olduğu ve benle aynı kitapları karıştırdığı duygusunun ardından sosyal medyada dikkatimi çeken bir kitabı paylaştığını görmek. Ya da bir meyhaneye gidip ikince kez kabak kızartması söylediğimde garsonun “kalmadı abi, sonuncusunu biraz önce verdik” dediğinde aynı mekanda, arka masalardan birinde Can’ın oturduğu duygusunu hissetmek, ya da bir sokakta yürürken takıldığın kaldırım taşında, pencerede, eski bir kapıda, bir duvar yazısında senden önce onun bakışlarının izini görmek, ya da bir kafeye girip kahve içip çıktığında birazdan aynı masada, aynı sandalyede Can’ın oturacağını düşünmek, ya da bir gece vakti uzun zamandır dinlemediğin bir parçayı seçip dinlerken aynı saatte başka bir şehirde, başka bir yerde Can’ın da aynı parçayı dinlediğini bilmek… Aynı yerlerde dolaşıp bir denk gelememe hali, kimi zaman geç, kimi zaman erken orada olmanın saat tutmazlığı…
Paralel evrenlerde ayna zaman diliminde aynı yerlerde olup, aynı ilgi alanlarına sahip olsak da Can ile bugüne dek yüz yüze tanışamadık, ortak arkadaşlar, sosyal medya takipleşmesi, yazdıklarını denk geldikçe okumaktan öteye gidemedi ama öte yandan çok uzun zamandır tanıyormuşum hissi, kardeşim duygusu… Bir rakı masası alacağı ya da benim borcum uzun zamandır baki duruyor.
Yıllardır konuyla ilgilendiğim, keyifle okuduğum, araştırdığım “flanörlük” işine soyunması bu röportajın gerçekleştirilmesinin temel itkisi oldu. Yalnızca flanörlük değil, kitap, müzik, edebiyat, sokaklar çerçevesinde aklıma ilk gelenler konusunda benim keyif aldığım bir sohbet oldu, umarım siz de keyifle okur ve beğenirsiniz…
Can’ın “Lavarla / Alternatif Ankara Hayatı” sitesindeki flanör yazılarına buradan ulaşabilirsiniz…
Ulvi Yaman Mart 2023