Ulvi Yaman: Gürcistan deyince Çaça’dan (ChaCha) bahsetmeden geçmek olmaz. Biraz da Çaça konuşalım mı? Şarap posasından yapıldığını biliyoruz bu anlamıyla ve üretim şekliyle brendi midir vodka mıdır? Nedir? Nasıl içilir, neyle içilir? Çeşitleri nelerdir? Bu arada bana getirdiğiniz Çaça’lar ne kadar özen gösterip azar azar keyifle içmeye gayret ettiysem de maalesef bitti, buradan da ince bir mesaj iletmiş olayım 🙂
Ulaş Gökçe: Çaça, evet, bir meyve brendisidir. Kıbrıs’ın Zivaniya’sı, İtalyanların Grappa’sı gibi, şarap üretiminden sonra geriye kalan posadan yapılır. Fakir köylü şarabı zengine satar, kendi de böyle bir içki içerdi. Her meyveden brendi içtim. Sayısız ülkenin brendisini denedim. Bence Çaça, Alman meyve brendisi (Schnapps) ve Macar Palinka’sı dünyanın en iyi meyve brendileridir. Hemen şunu söyleyeyim. Ben Fransız konyağını severim. Ama sadece bazı markalarını. Gürcü konyağı ise bence Ermeni konyağından da güzeldir. Kırgızistan ve Kazakistan, Gürcistan’dan konyak alkolü alıp fıçılıyorlar. Kazak konyağı güzel olabilir mi? Bence çok ama çok güzel bir konyak yapıyorlar. Yani kabaca Gürcü konyağı veya Gürcü üzümlerinin alkolünden konyak ile Çaça yakın akrabadır. Zivaniya yavan ve acıdır. 65 EUR’ya satılan Grappa yavan ve hiçbir derinliği olmayan bir alkoldür. Tamamen bir ticari manipülasyon ürünü.
Çaça ise gerçekten bir şölendir. İştah açan, bambaşka bir neşe veren, derinliği olan, acılığı olmayan bir brendidir. Son Gürcistan ziyaretimde bir arkadaşıma şarap butiğinde 60 derece Çaça ikram ettiler. Riske girip denedi. 60 derecelik bir alkolün bu kadar rahat içilebileceğine, bu kadar lezzetli olabileceğin hayran kaldı. Çaça, tıpkı Zivaniya ve Grappa gibi üzüm posasının önce fermente edilmesi, sonra distile edilmesiyle elde edilir. Üretim teknolojisi vodkadan farklıdır. Vodka, distilasyonla değil rektifikasyonla üretilir ve tahıldan yapılır. Çaça, tıpkı Grappa gibi, ana içecek olarak pek içilmez. Yemekten önce, yemekten sonra, ayaküstü, yorgunluk atmak için içilir. Çaça, tıpkı Zivaniya ve Grappa gibi, son yıllarda fıçıda da olgunlaştırılıyor. Böylece Çaça daha güzel, daha derin bir içki haline geliyor. Ama itiraf etmeliyim ki beyaz, fıçıya girmemiş Çaça o kadar güzel bir ürün ki herhangi bir içkiyi “adam eden” fıçıya hiç gerek yok. Sadeliği, olduğu gibi çok güzel bir içki. Çaça, tıpkı Zivaniya ve Grappa gibi, tatlılarla içilir. Kıbrıs’ta sucuk üzüm sucuğuyla içilir. Gürcistan’da da üzüm sucuğu Çurçhela Çaça ile çok uyum gösterir.
Ulvi Yaman: Benim atladığım bir şeyler olabilir diye bu soruyu boş bırakıyorum, sizin bu sorular dışında Gürcü şarabı, yemek sofra kültürü, yaşam tarzı konusunda başka anlatmak istediğiniz bir şeyler varsa onları dinleyelim biraz da…
Ulaş Gökçe: Kıbrıslı olsun, Türkiyeli olsun Türkler çok ilginç insanlar. Anlamak zor. Yüzlerini tamamen Batı’ya çevirmiş, eşyanın gereği, Batı’nın hiçbir geleneğinin parçası olamamış insanlar Türkler… Batı musikisinin, felsefesinin, üretim ve yönetişim geleceğinin, siyasi geleceğinin parçası olamamışlar. Bu kadar Batılı olmak isteyip bu kadar başaramamış bir başka insanlar bulmak, herhalde zordur. Bu işin en kötü yanı Batılı olmak isteyip Batılı olamama değil, Doğulu da kalamamak, Doğu’ya yüzünü tümden çevirmektir. Halbuki Doğu dünyanın merkezlerindendir. Doğu’da Farsça, Arapça, Rusça vardır. Gürcistan’dan Ermenistan’a, Özbekistan’dan Lübnan’a, Kazakistan’dan Rusya’ya çok değerli, çok geniş bir coğrafya vardır. Türklerin tamamen unutmak istediği bir coğrafya. İşte bu coğrafya Gürcistan ile başlar. Bu muhteşem dünya, mu ahir kültürel alanın ilk ve çok önemli durağı Gürcistan’dır. Türklerin bu kültürü keşfetmeye başlaması Doğu’yu keşiflerinin ilk adımı olmasını umuyorum. Pandemi öncesi son iki yurtdışı gezimi Tiflis ve Brüksel’e yaptım. Brüksel, cehennemin yeryüzündeki bayisidir: On binlerce bürokrat, para tüketme makinesi AB’nin çirkin onlarca binası, silik, soluk, sinik, tatsız bir şehir. Tiflis? Tiflis ise sanatın, en güzel yemeklerin ve içkilerin, komik insanların, rengin, resmin, müziğin şehri… Nerede Tiflis? Hemen yanımızda. Hem de vizesiz.
Ulvi Yaman: Çok teşekkürler Ulaş Hocam, bir sonraki sohbette hangi dünyevi zevklerden birini seçip konuşuyoruz ve ne yiyip ne içiyoruz?
Ulaş Gökçe: Bir sonraki sohbette bence artık Özbek, Kazak, Kırgız kardeşlerimizi konuşmalıyız. Taşkent mi Paris mi? Taşkent. Almatı mı Berlin mi? Almatı.