AKP Kürt Batağında!

0
787

Cizre’de genç gazeteci ile Avrupa’dan gelen gazeteciler arasında büyük bir delik var: Türkiye’deki Gazetecilik

Sinan: Söyledikleriniz aslında pek çok kişinin, içinde bulunduğumuz aşırı siyasallaşma zemininde söylediği şeyler. Evet bir havuz medyası var. Onun karşısında da tırnak içerisinde muhalif bir basın var tamam. Peki bu kutuplaşmanın içerisinde gazetecilik nerede kalıyor? 
Celal Başlangıç: (Gülerek) Gazetecilik hiç bir yerde değil! Çünkü Gazetecilik diye bir şey kalmıyor. Gazetecilik aslında bir tür muhalifliktir. Muhalefet olsun diye muhalefet yapılmaz ama gazeteciliği gazetecilik gibi yaptığınız zaman buradan bir muhalefet çıkabilir. 

Sinan: Duruş olarak?
Celal Başlangıç: Tabi! Zaten iktidar gazeteleri hiçbir zaman şimdiki gibi satmamıştır. Gelinen noktada gazetecilik yapılacak alan da bırakılmıyor artık. Şöyle bir tercihe zorlanıyorsun: ya yandaş olacaksın ve iktidar ne derse onu yapacaksın. Gerekirse yalan yazacaksın. Şimdi mesela bir bölgede olaylar yaşanıyor değil mi? Oraya doğru dürüst gazete muhabiri gitmiyor ki? Anadolu Ajansı’nın servis ettiği aynı haberi 6 farklı gazete aynı başlıkla basıyor. Üstelik yalan üzerinden kurgulanıyor. Böyle bir yerde gazetecilik yapmaya ihtiyaç yok ki? İktidar sana servis ediyor, sen de basıyorsun. Zaten varlık sebebin iktidara bağlı. Bunlar şimdi resmi gazetenin renklileri gibi

Sinan: Muhabire de ihtiyaç yok o zaman?
Celal Başlangıç: Tabi yok! Zaten gazetelerin muhabir sayısı sıfırlandı. Şöyle bir örnek vereyim. 1 Kasım seçimlerinde ben Cizre- Şırnak- Silopi’deydim. Bir oyu heba ettim gittim. Çünkü sandıkların taşındığı tek yer Cizre’deydi, görmek için gittim. Kürt medyasından genç gazeteciler vardı. Dicle Haber Ajansından, İMC TV’den, Evrensel’den falan… İstanbul’dan, Ankara’dan, ya da Türkiye’nin başka herhangi bir yerinden giden tek gazeteci bendim. Ha bir de Fransız, Alman ve İngiliz gazeteciler vardı. Oradaki yerel ve bölgesel gazeteci arkadaşlarla, Avrupa’dan gelen gazeteciler arasında koskocaman bir kara delik var. İşte bu kara delik şu anda Türkiye’deki gazeteciliğin olduğu yer. Bundan sonra Ortadoğu’daki savaşlarda çıkacak en iyi savaş muhabirleri o bölgeden, Kürt gazetecilerden çıkacak. Çünkü, 20-25 gündür bombardıman altındaki kentlerde, hendeklerin arkalarında gazetecilik yapıyor çocuklar. Öyle polislerin zırhlı araçlarında falan değil..  Tam anlamıyla savaş muhabirliği yapıyor ve haber yetiştiriyorlar. Tabi Kobane’de, Şengal’de de yaptılar. Bu iş yayılıyor giderek. Oradan çok iyi gazeteciler çıkacak ondan eminim. Ama savaş muhabirleri çıkacak! Çünkü Türkiye bu şartlarda barış muhabiri üretemez.

Sinan: O zaman barış gazeteciliği diye bir şey söz konusu olamayacak gibi?
Celal Başlangıç: Açıkçası benim kafamda barış gazeteciliği zaten tartışmalı bir süreç. Akademik, mesleki çalışmalar falan var, bunları mümkün olduğu kadar izlemeye çalışıyorum. Altı doldurulmaya çalışılıyor barış gazeteciliğinin ama bu bana biraz “araştırmacı gazetecilik” gibi lafzi geliyor. Gazeteci zaten araştırmacı olur? Araştırmayan, soruşturmayan adam gazeteci mi olur yahu?  O yüzden bana çok şey geliyor…

Sinan: Çok akademik, çok entelektüel bir arayış gibi mi geliyor? 
Celal Başlangıç: Altı boş geliyor. Altı akademik zorlamalarla doldurulmaya çalışılıyor gibi geliyor. Gazeteci zaten barıştan yana olmalı ki kendi işini yapabilsin.