Gazeteciliğe henüz öğrencilik yıllarında, 1975’te başlayan Celal Başlangıç, Ege Ekspres, Demokrat İzmir Gazetelerinin ardından 70’lerin sonlarına damgasını vuran efsanevi Politika Gazetesi’nde çalıştı. Bizim kuşak için “Cumhuriyet’in Cumhuriyet olduğu yıllarda”, 1981’de muhabirlikten yazı işlerine, çeşitli sorumluluklarda 1994’e kadar görev yaptı.
90’lar Kürt illerine kâbus gibi çöktüğünde ve dönemin gazete ve gazetecileri derin bir sessizliğe gömüldüğünde o, bölgeyi 1982’den beri en iyi takip eden ve tanıyan gazetecilerin başında geliyordu artık… 88’deki Halepçe Katliamıyla yaşanan büyük göçten, 89’da Yeşilyurt köylülerine dışkı yedirilmesine kadar her önemli olayı nerede olursa olsun, Celal Başlangıç’ın haberlerinden takip ettik.
Meslekte 40 yılı geride bırakan Celal Başlangıç, Türkiye medyasında artık örneğine çok az rastlanan saha gazeteciliğinin en başarılı temsilcisi olarak hâlâ bölgenin nabzını en iyi tutan isimlerin başında geliyor. Kendi deyimiyle “tarafsız değil ama kesinlikle objektif gazetecilik yapan” Celal Başlangıç’la kaçınılmaz olarak Türkiye medyası üzerine ama ağırlıkla Cizre’den Silopi’ye, Nusaybin’den Sur’a bölgede olup bitenler üzerine kapsamlı bir söyleşi yaptık.
Düz bir adam Celal Başlangıç. Sözcüklerini sakınmadan, hızlı ve coşkulu bir tonda, adeta yaşayarak anlatıyor olup bitenleri. Karşımdaki adamın gözlerinde, 41 yıllık bir emek ve birikimle ilgili en küçük bir ego kıvılcımı yok. Onun yerine bilgisini gerçekten samimi bir cömertlikle paylaşma telaşındaki bir gazeteci yaklaşımı var.
Önümüzdeki günlerde yeni bir kitapla karşımıza çıkmaya hazırlanan Celal Başlangıç ile 7 Ocak akşamı Mecidiyeköy’de küçük bir cafede buluştuk. 2 saat süren sohbetimizde itiraf ediyorum, tamamen kendime çalıştım:) Yıllardır sormak istediğim, bilmek istediğim ne varsa sordum. Siz sevgili okuyucular için de hiçbir kolaylığa yer vermedim. Yani bu, öyle “azıcık başından, azıcık ortasından, azıcık sonundan” okuyup, içinden çıkabileceğiniz bir sohbet değil.
Çok önemli şeyler anlattı Celal Başlangıç. Çözüm sürecinin çöküşünü Suruç katliamından 2 gün sonra, 22 Temmuz’da gerçekleşen 2 polisin öldürülmesinden çok daha öncesine bağlıyor… Başlangıç’a göre her şey, Ekim 2014’te uygulamaya konan bir planın tezahürü…
Hayır, hayır, heyecanlanmayın! Filmin sonunu söylemeyeceğim… Küçük bir sır vereyim, “bitti” yazısını gördüğünüz yerde de bitmiyor aslında… Keyifli okumalar… Bu arada, artık biliyorsunuz… Kırmızı linklerde röportajdan fazlası saklı…
İstanbul, Ocak 2016
Röportaj: Sinan Dirlik
Fotoğraflar: Doğuş Kozal