AKP Kürt Batağında!

0
781

Sinan: Yayınlarken orasından burasından kesmeyeceğim konuları, dilediğiniz kadar uzatabilirsiniz:)
Celal Başlangıç: Peki o zaman, nedir Kobane? 

Sinan: Suriye’de sınırın dibinde bir Kürt kasabası diye biliyorum ama?
Celal Başlangıç: (Gülüyor) Kobane İttihat Terakki ve Türkiye cumhuriyetinin yüz yıllık günahıdır Sinan! 1916’ya kadar burası Osmanlı toprağı. Berlin- Bağdat demiryolu hattı geçiyor oradan. Karkamış istasyonundan sonra Akçakale ve şimdi o Suruç’un olduğu yere bir istasyon yapalım diyor Almanlar. Ve istasyon yapmaya karar veriyorlar. Orada iki tane pınar var. Su kaynağı, buraya bölgedeki göçebe Kürtler ve Araplar sürülerini getiriyorlar. 

Sinan: Ayn- el Arap?

Celal Başlangıç: Evet  “Arap pınarı” demektir. Eski harflerde Arap Pınar diye geçer hatta. Orada yerleşim birimi falan yok pek. Etrafta Arap göçebeler, Kürt göçebeler falan vardır sadece… Burası Ermeni soykırımında Ermenilerin aktarıldığı önemli bir istasyondur aynı zamanda: Kobane!

Sinan: Vaaayy! Hiç bilmiyordum?
Celal Başlangıç:  15 nisan 1915’de Sivas’tan indirilen 7000 kişilik Ermeni kafilesinin ilk durağı Kobane’dir. Peki nereden geliyor bu isim?

Sinan: Hiçbir fikrim yok?
Celal Başlangıç: Orada hattı yapan şirketin ismi Bahn! Company Bahn! Yani Hat Şirketi! Bu şirket için burada çalışan işçilere verilen bordroda Company’nin kısaltılmışı “Co. Bahn” yazıyor. Kobane işte buradan geliyor. 

Sinan: Kürtçe falan değil yani?
Celal Başlangıç: Alakası yok yahu, bildiğin Almanca! Kobahn! Company Bahn yani! Derken Ermeni tehciri sırasında bu bölgede çok ciddi Ermeni can veriyor. Fatih Akın’ın “Kesik” filminde kastettiği yerler aslında orası. Kobane’nin hikâyesi, Kevorkian’ın yeni Türkçeye de çevrilen 3 ciltlik Ermeni Soykırımı kitabında da var. Kobane’yi de anlatıyor. En son gidilen yer orasıydı. Tel Abyad filan.  Sonradan hat çizilince istasyonun etrafında oranın Kürtleri ve sürülmüş Ermenilerin kurduğu bir hayat başlıyor. İşte dükkanlar açılıyor falan… Hatta bu hat kesinleştikten sonra 1920’de Kobane’de yaşayan Suriye Kürtleri “bizi neden burada Fransızların elinde bıraktınız?” diye Ankara’ya mektup yazıyorlar. 1925 Şeyh Said isyanından sonra da oraya çok kaçan oluyor. Dolayısıyla Kobane, İttihat Terakki ve Türkiye Cumhuriyeti’nin eseridir.. Hatta bir aile buldum, konuşamadık. Ermenistan’a gittiler herhalde. 1915’te Urfa’dan Kobane’ye göçmüşler. IŞİD gelince tekrar Urfa’ya kaçmışlar. O yüzden bir MHP milletvekili 80 bine yakın insan sınırdan girdiğinde “bunları araştırın, Türkiye’den sürülen Ermenilerin akrabaları var mı içinde?” diye, soru önergesi vermişti. Türkler de yedikleri haltı biliyorlar sonuçta. “Gönderdiklerimizin torunları mı geliyor acaba?” derdinde bazıları. Şimdi, burada aslında örgütlenme vardı.  Zaten arkaya bakarsan, Öcalan orada iyi çalışmış işin doğrusu. Şöyle bir fırsatım oldu; 2013’de bizim 78’liler Vakfı’nın dergisi Tükenmez için 90 sayfalık büyük bir Kürt dosyası hazırlamak üzere İran-Irak- Suriye ve Türkiye Kürtleriyle görüştüğümüz 10 günlük bir saha çalışması yaptık. Temel sorumuz da “21. Yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacak mı?” idi. Bu soruya cevap aradık. Çünkü Kürtlerin 1900 ile 2000 arasında kayıp bir yüzyılı var. 1900’lerin başında Kürtler ikiye bölünmüş bir topluluktu.  500 yıllık bölünme. Bir kısmı İran’da bir kısmı Osmanlı İmparatorluğu’ndaydı. Ama 1916’da dörde bölündü. Tam parçalanmadır ve kayıp yüzyıldır.