AKP Kürt Batağında!

0
806

inan: HDP niye inisiyatif alamıyor? 
Celal Başlangıç: Savaş olduğu sürece siyasetin hareket alanı daralıyor. Şu anda AKP iktidarı başta Erdoğan olmak üzere, Kandil’e saldırdığından daha fazla HDP’ye saldırıyor. İşin gerçeği bu… Çünkü  PKK’ye saldırdığında bu iş biterdi.  Karşımızdaki organizasyon kabul etmek lazım ki artık eski organizasyon değil. Parlemento grubuyla, belediye başkanlarıyla, belediye meclis üyeleriyle, çok daha büyük bir organizasyonla karşı karşıya devlet. Bunu kabullenmek istemiyor. İşte sen artık bunu 25’lerdeki, 38’lerdeki gibi eze eze bitiremezsin. Dünya da o dünya değil. En fazla mülteciler hatırına Avrupa biraz susar. Ama Kürtler oraya göçmeye başladığı zaman ne yapacak Avrupa?

Sinan: HDP’nin elinden gelenin en iyisini yaptığını mı söylüyorsunuz yani?
Celal Başlangıç: Yoo. Daha iyi şeyler yapılabilirdi. Daha dikkatli davranabilirdi. Şartlarının kolay olmadığını da biliyorum. Yine yapısına göre iyi kaldırdı bu işi. Çünkü HDP’de kendi içinde savaş şartlarında örgütlenen yapılardan olduğu için, parti içinde sorunlar var. Parti içinde demokrasi var mı dersen yok! HDP bu kadar büyük bir oy tabanını taşıyacak, bu kadar çok sayıda milletvekiline sahip olacak bir örgütlenme değil. Üyelik hukuku lazım, parti içi demokratik mekanizmanın işletilmesi falan lazım ama savaş şartlarından ona da fırsat bulmak çok kolay değil yani. Türkiye’deki siyasi parti yapılanmaları içinde parti içi demokrasiyi en iyi işletebilen parti her şeye rağmen CHP’dir.. Onun da ne kadar işlettiğini görüyoruz, yarım yamalak halini. Ama parti içi demokrasi açısından şu andaki HDP’ye göre CHP daha ileri noktada.

Sinan: HDP’nin işlevini, misyonunu tamamladığını söyleyebilir misiniz? 
Celal Başlangıç: Yoo, HDP iyi bir örgütlenme modeli aslında. Türkiye’nin de ihtiyacı olan bir model bu üstelik… Bunu geliştirmek, mekanizmayı demokratikleşmek ve Türkiye’nin batısına yaymak lazım….  Tabi sunumda falan hatalar oldu. Öyle bir sunumdu ki ilk başta bu özyönetim modeli, daha 2010’lardan bahsediyorum. Kürtlerin kendi taleplerine yönelikti. Hatta aradık arkadaşları, bunu Diyarbakır’dan yapmayın dedik. İzmir’de, Tekirdağ’da, Rize’de yapın dedik. 

Sinan: Ooo, öyle nazınız geçiyor mu? “Arayıp arkadaşları…”

Celal Başlangıç: (Kahkaha atıyor) Fikrimizi söylüyoruz tabii…

Sinan: Peki fikriniz soruluyor mu?
Celal Başlangıç: Bazen sordukları da oluyor. Kim sorsa anlatırım, öyle bir şeyim yok. Parti üyesi falan değilim ayrıca. Ben bunları yazdım da. Parti içi demokratik yapı falan… Parti üyesi olsam, yazarsam parti hukukuna, disiplinine aykırı davranacağım, yazmasam mesleğime ihanet edeceğim. En iyisi üye olmazsın!

Sinan: Sırrı Süreyya “Bizi tutuklayacaklar” dedi. Böyle bir senaryo öngörüyor musunuz?
Celal Başlangıç: Oraya gidebilir, şu anda ip kopmuş durumda. AKP Kürt bataklığına battı. Bu bataktan nasıl çıkar bilmiyorum. 2011’de de vardı bu. O sırada da BDP’yi kapatmaya kalktılar. Aynı şeyleri tekrar konuşmaktan vallahi sıkılıyorum!

Sinan: 91’de de yaşandı! Meclisten sürüklenerek insanlar… 
Celal Başlangıç: Tabii! Orhan Doğan’ın ensesinden tutarak falan!

Sinan: Buna benzer bir görüntüyle karşılaşma ihtimalimiz?
Celal Başlangıç: Her şey olabilir!

Sinan: Bu kadar sert bir süreç mi bekliyorsunuz?
Celal Başlangıç: Şu anda öyle gidiyor. Ama biliyorsun, barışın en iyi göründüğü anda savaşa dönüşebilir. Ya da savaşın en şiddetlendiği anda barış gelebilir.

Sinan: Sizin sezgileriniz ne yönde?
Celal Başlangıç: Bunda uluslararası etkilerin de önemi büyük. Şu anda sert bir sürece evrilme eğiliminde. Çünkü AKP girdiği yerden çıkamadı. Hazır Avrupa önemli ölçüde gözünü yummuşken her şeyi deneyecek. Şu anda onu yapıyor zaten. Ama bunun ona çok faydası olacağını sanmıyorum. Tabii uluslar arası dengeler biraz daha aleyhine gelişirse, bir yerde durmak zorunda kalacak diye düşünüyorum. Şu anda bütün işleyen süreç PKK’ye dönük. Çok geri gitmeye gerek yok; 16 Ağustos, ilk sokağa çıkma yasağının koyulduğu tarihtir. 16 Ağustostan bu yana herhalde 3 PKK daha çıkarmıştır bu devlet. Ben panellerde konuşurken söylüyorum. Diyarbakır Cezaevi, Bekaa Vadisindeki Mahsun Korkmaz akademisinden daha fazla gerilla yetiştirmiştir. Şimdi aynı sürece girdik. 

Sinan: Devlet ihtiyaç duyduğunda Öcalan kartını yeniden devreye sokar mı?
Celal Başlangıç: Bence devlet Öcalan kartını kullanmaya kalktı ama istediği sonucu alamadı. 5 Nisan’dan sonra da denedi bunu. Bu yüzden bir sekreterya oluşturulmuştu, Öcalan’ın talebiydi. Sekreterya dağıtılmış, Aralık sonunda bir başka cezaevine gönderilmiş. Şunu izah ediyor bu: Bunlar Öcalan’a istediklerini dedirtemediler. Hatta kulağımıza şöyle dedikodular geliyor. Öcalan’ın iktidarın talebine karşı yanıtı “başkanlığımı tartıştırmam, onu benden istemeyin” olmuş. Ne istedilerse. 

Sinan: Bundan sonra Öcalan’ın pozisyonu ne olur
Celal Başlangıç: Buradaki Kürtler de Öcalan’a bakarlar sonuçta. Sözlerini dinlerler ama Öcalan’ın sesini duyabilecekler mi, duyamayacaklar mı? Öcalan’ın sesi duyulmadıkça anlıyoruz ki Öcalan iktidara uygun davranışlarda bulunmuyor.