Kürtlerin Biçtiği Ölçü, Erdoğan’ın Kabul Edemeyeceği Kadar Demokratik!
Sinan: Daha çatışmaya gidilen bir süreçte devlet belli bir noktada Öcalan’la ortak zemin yakalayabilir mi sizce. Kehanet istemiyorum.
Celal Başlangıç: Tüm bu çatışmaların sonucunda masaya oturma vardır. Ama kim hangi noktadan masaya gelecek onu kestirmek zor. Aktör sonuçta öyle ya da böyle masaya gelecek.
Sinan: Peki bu masa kurulduğu zaman ne çıkacak ortaya?
Celal Başlangıç: Şimdi talepleri çok belli.
Sinan: DTK’nın 14 maddelik, “tartışmaya açık” talepleri mi?
Celal Başlangıç: Aslında yeni bir anayasada Kürt kimliğinin tanınması ya da kimliksizlik anayasa anlamında…
Sinan: DTK taleplerini siz bir zemin olarak görüyor musunuz?
Celal Başlangıç: Bu zaten yeni değil ki? Parti programında da olan, anayasa değişiklerinde de gündeme gelen bir şey bu. Çözüm bu aslında. Şöyle diyebiliriz. Türkiye’de Kürtler devleti zora soktu. Ayrı devlet talebi 1993’e kadardı. 93’ten sonra ayrı devlet kurmaktan vazgeçti PKK. 93’e kadar devletin işi kolaydı. Ayrılıkçı diyordu, işin içinden çıkıyordu. Şimdi ne diyeceksin? Özyönetimci terörist mi diyeceksin yani?
Sinan: Özyönetimi bağımsızlık yolunda bir adım olarak ifade ediyorlar diyenler de var?
Celal Başlangıç: O tamamen yalan yanlış bir şey! Ha, ama özyönetimi adam gibi uygulamazsan bağımsızlığa gider o iş. Hatta bağımsızlığa gitmesi için öz yönetime de gerek yok, en katı merkezi devleti uygula, nasılsa bağımsızlık gelir bir gün. Bunlar öyle bir şaşı bakıyorlar ki meseleye, o kadar olur! “Demokrasi olursa memleket bölünür” dediler bir ara. PKK’nin ilk kurşun sıktığı süreçte o kadar güçlenmesi ve daha da aktif hale gelmesi demokrasi koşullarında olmadı ki, 12 eylülün en baskıcı döneminde oldu? Yani onun için bu şaşı bakış düzelmedikçe iş zor. Sonuçta Kürtler dedi ki, “kardeşim ben gitmiyorum buradayım ama kendi kendimi yöneteceğim!”. Bunun için ne yaptı. Kendi yerel yönetimlerinde %85-90-92lerde oy verdi kendini yönetecek insanlara. Döndü parlamentoya soktu %10 barajını da aştı. Adam tek şey istiyor. Bu ülkenin sınırları içinde kalmak ama kendini yönetmek! Kendi valisini seçmek, ana dilinde eğitim istiyor. 14 maddede o olmasın bu olsun önemli değil. sadece imzaladığın Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı Türkiye coğrafyasına uygun hale getir, yeter! Çözmek istiyorsan çözecek yol bulursun!
Sinan: Bu arada Erdoğan tutkulu biçimde başkanlık sistemini istiyor. Eh “seni başkan yaptırmayacağız” dendi ama çatışmalar öyle bir noktaya geldi ki, bir yandan pazarlık masasının kurulmasını da istiyor insanlar? Pekii… “Seni başkan yaptırırız ama…” diye bir cümle mi kurulacak bu kez?
Celal Başlangıç: Namık Durukan’ın da Milliyet’te yayınladığı tutanaklarda da var, 2012’de İmralı’da Öcalan “başkanlık olabilir” diyor. “ABD’deki gibi denge-fren sistemiyle olur” diyor. Tayyip Erdoğan’ın başkanlığına yol açabilecek bir projeye Kürtlerin biçtiği ölçü Erdoğan’ın kabul etmeyeceği kadar demokratik. Kürtlerin oradaki çözümü, Erdoğan’ın “ben böyle kalırım daha iyi” diyeceği nokta. Tam “zavallı Obama noktası” yani Erdoğan’ın deyimiyle ve böyle bir noktada uzlaşmanın zor olduğunu düşünüyorum.
Sinan: Resmin tamamı o kadar da iyimser değil sonuç itibarıyla… Gerçeği gösterme derdinde, gazetecilik yapmaya çalışan biri olarak ne kadar yapabiliyorsunuz bunu?
Celal Başlangıç: En azından iletişim alanındaki gelişmeler eskisine oranla daha geniş yazma şansı veriyor. En azından bir yerde yazma ve sesinizi duyurma şansı bulabiliyorsunuz. Muzaffer ilhan erdostun Şemdinli röportajı diye bir kitabı vardır. Adam 67’de hakkariye askere gidiyor. Giderken de Seyfettin turan, ulus gazetesinin yazı işleri müdür, diyor ki oradan bir röportajla falan gel buraya diyor. Adam 2 sene çalışıyor ve güzel bir röportaj yapıyor. Geldiğinde Seyfettin turan görevden ayrılmış. O röportaj ancak Doğan Avcıoğlu gelip isteyene kadar 2 yıl da adamın evinde bekliyor. Şimdi öyle bir durum yok. Alırsın, siteye koyarsın, duyurabildiğin kadar duyurursun. Bu geniş bir olanak. Basın özgürlüğü dediğimiz hikaye, gazetecinin özgürce yazıp çizmeleri, aklına geleni söylemesi değil, sonuç itibariyle halkın gerçekleri öğrenme hakkından bahsediyoruz. İhlal edilen nokta burası. Ama evvelden de ne düşünüyorsam, bütün riskleri göze alıp yazdım zaten. Konjonktür de bana yardım etti. Tabi merkez medyalarda çalışsaydım pek yapma şansım olmazdı
Sinan: İktidarın bu kadar fazla defekti var. Bir yandan yolsuzluklar, bir yandan çok kötü yönetilen Kürt meselesi, aşırı otoriterleşen bir rejim, ekonomik sorunlar.. ama bunun karşılığında da ortaya çıkan sonuç da belli. Türkiye bunu nasıl aşacak?
Celal Başlangıç: Aşılması zor bir problemle karşı karşıya. Mesela 7 Haziran’dan önce şu soruyu çok sormuştum ben. “AKP iktidarı bırakmaya hazır mı?” diye. 7 Haziran’da gördük ki iktidarı bırakmaya hazır değilmiş. Toplumu korkutarak, bir anlamda mecazi açıdan toplumun başına silahı dayayıp ya beni tek başına iktidar yaparsın ya da tetiği çekerim dedi
Sinan: Peki muhalefet iktidarı almaya hazır mı sizce?
Celal Başlangıç: Muhalefet de hazır değil aslında. Zaten tek faktör yok, çok faktörlü bir iş bu. Bir yandan iktidarın gücünü pervasızca kullanan bir siyasi anlayış var karşımızda. Diğer yandan da silik, sindirilmiş, akıllıca muhalefet edemeyen yapılar var. Bugün CHP’nin, MHP’nin bu haliyle… Zaten bunlara muhalefet demek de zor. Bunlar da Erdoğan’a güç veren yapılar. Geçmişte de Deniz Baykal’ın CHP’si Erdoğan’a güç verdi. Türkiyenin iktidar sorunu olduğu kadar muhalefet sorunu da var. Tüm faktörler bir arada. İktidar kuşatma harekatında halkın bilgi alma hakkını sonuna kadar engelleyecek her türlü pervasızlığı yapabiliyor. Biraz kömür-şeker, sen de nasiplenirsin hikâyesi… Yanlış hatırlamıyorsam 20 milyona yakın insanın banka borcu, kredi borcu var. İnsanlar eksi üzerine bir düzen kurmuşlar. Her ay 200 lira açık verebilirim ama aman düzenim bozulmasın! Muhalefette olanlardan biri de gelip bundan daha iyisini kurma konusunda umut vermiyorsa, o zaman niye düzenini değiştirsin insan. Ya 200 liralık açık 500 çıkarsa bir de? Onun için boyun eğiyor…
Sinan: Bitirdik hayırlısıyla sohbetimizi. Çok teşekkürler.
Celal Başlangıç: Ben teşekkür ederim.
İZLE
“Cut/ Kesik“/ Fatih Akın
OKU
“Ermeni Soykırımı” R. Kevorkian, İletişim Yayınları (Kitaptan bir bölüm)
Terörizmle Mücadelede Sri Lanka Modeli: Tamil Kaplanları/ 21. yy Türkiye Enstitüsü
Cizre’de kim hangi oyunu aynuyor/ Aziz Üstegün
Çözüm Süreci ve “O MGK Toplantısı”/ Ezgi Başaran